YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/32028
KARAR NO : 2014/35431
KARAR TARİHİ : 25.11.2014
MAHKEMESİ : ANKARA 14. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2014
NUMARASI : 2012/1229-2014/594
DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ile % 40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı şirket, davalının şirketi 32.000,00 TL zarara uğrattığını, bu nedenle iş akdi feshedilen davalı aleyhine 22 Ağustos 2006 tarihinde Ankara 5. İcra Dairesinin 2006/10915 sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini ve davalı tarafından bu takibe itiraz edilerek durdurulduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının % 40 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının çektiği ihtarname ile dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların asılsız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulü ile davacı tarafından yapılan icra takibine davalının itirazının kısmi iptaline takibin 3094,38 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
Mahkemenin kararı davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 27.6.2012 tarih ve 2650-24750 sayılı ilamıyla eksik inceleme gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama ve araştırma sonunda bu kez davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptali ile takibin 4.842,00 TL. asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili süresinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere, yapılan araştırmanın hükmüne uyulan bozma kararına uygun olmasına göre davalı işçi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Bilindiği üzere; 6100 Sayılı HMK’da ( keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda) “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir.
Usuli kazanılmış hak kavramı anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yaptığı bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay HGK. nun 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı, 31.05.2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10.05.2006 gün ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı).
Somut olayda, Mahkemenin davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptali ile takibin 3.094,38 TL. asıl alacak üzerinden devamına ilişkin ilk kararı davalı vekilinin temyizi üzerine özet sonuç olarak “…3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonuca gidilmesi gerektiği …” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda “ davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptali ile takibin 4.842,00 TL. asıl alacak üzerinden devamına “ karar verilmiştir.
Mahkemece yeniden hüküm kurulurken “ usuli kazanılmış hak “ nedeni ile ilk kararı temyiz eden taraf, somut olayda davalı aleyhine bozmadan önceki kararda hüküm altına alınan miktardan fazlasına karar verilemez.
Açıklanan nedenlerle Mahkemece ilk kararda “ takibin 3.094,38 TL. asıl alacak üzerinden devamına “ karar verildiği halde bozmadan sonra “ takibin 4.842,00 TL. asıl alacak üzerinden devamına “ karar verilmesi davalı lehine miktar itibarı ile oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın , yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA , peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.