Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/31546 E. 2014/31662 K. 28.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/31546
KARAR NO : 2014/31662
KARAR TARİHİ : 28.10.2014

MAHKEMESİ : UZUNKÖPRÜ 1. ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2013
NUMARASI : 2012/358-2013/634

DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ücretli izin alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, işveren tarafından haksız olarak iş akdinin feshedildiğini, fazla mesai, genel tatil, yıllık izin ücretlerinin ve 2002, 2003 ve 2004 yıllarına ait ücretlerinin ödenmediğini belirterek davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacı ile Belediye arasında hizmet akdine dayanan bir ilişki bulunmadığını, davacının ihale ile belediyeden üstlendiği işi hizmet akdi ile bağlantısı olmaksızın kendi nam ve hesabına yürüttüğünü, hak ediş ücretinin belediye fen memurunca düzenlendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararı süresi içerisinde davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Uyuşmazlık işçi ücretlerinin ödenmesi, hükmedilen alacaklara faiz yürütülüp yürütülmeyeceği ve davalı yararına hükmedilen vekalet ücretinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikle, 4857 sayılı İş Kanununun 37 nci maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
4857 sayılı Yasanın 32 nci maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.
Uzun süre ücretlerinin ödenmediği iddiası karşısında, işverence cevap dilekçesinde dayanılmak kaydıyla yemin teklifi hakkının olduğu hatırlatılmalı ve gerekirse bu yönde usulü işlemler tamamlandıktan sonra sonuca gidilmelidir. Dairemizce, çok uzun süre ücret ödenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtilerek, hakimce resen yemin teklifinde bulunulabileceği de kabul edilmektedir (Yargıtay 9.HD. 18.10.2004 gün 2004/7006 E. 2004/23275 K).
Somut olayda, Hizmet Tespiti Davası ile davacının K.. B..na ait işyerinde davalı işyerinde 13/04/1994-26/07/1999 ve 27/10/1999-20/09/2004 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmiştir. Mahkemece hizmet tespiti kararındaki gibi davacı işçinin asgari ücret ile çalıştığı kabul edilmiştir. Davacı 2002, 2003, 2004 yıllarına ait ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiş ise de, mahkemece gerekçesi açıklanmaksızın sözü edilen isteğin reddine karar verilmiştir. Yukarıda ilke kararında açıklandığı üzere işveren işçinin ücretini ödediğini yöntemince ispatlaması gerekecektir. Dosya içine sunulan hizmet tespiti davası dosyası içindeki belgelerden Ziraat Bankası yazısı ile davacı işçiye 2002, 2003, 2004 yıllarında yapılan ödemeler gösterilmiş olup, bu belgeler ile davalı tarafından ödemeye ilişkin sunulacak başka belgeler olursa birlikte değerlendirilerek, davacının talep ettiği yıllara ait ücretlerinin ödenip ödenmediği denetime olanak verecek şekilde incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur.
3- Bundan başka, davacı dava konusu alacakları için dava ve ıslah dilekçesi ile faiz isteğinde bulunmuş olmasına karşın faize karar verilmemesi de hatalı olmuştur.
4- Öte yandan, Mahkemece davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.320,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine hükmetmiştir. Mahkemece davalı yararına red edilen alacak miktarı 1457 TL olup Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 12. maddesine göre “ (1)Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Şu kadar ki asıl alacak miktarı 3.666,66 TL’ye kadar olan davalarda avukatlık ücreti, tarifenin ikinci kısmının, ikinci bölümünde, icra mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücrettir. Ancak bu ücret asıl alacağı geçemez.” Somut olayda red edilen alacak miktarı 3.666 TL’den az olması sebebi ile davalı yararına 440 TL vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.10.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.