YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3104
KARAR NO : 2014/36415
KARAR TARİHİ : 01.12.2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2013
NUMARASI : 2012/711-2013/249
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı aleyhine açılan ve İstanbul 12. İş Mahkemesi’nin 2011/670 E. sayılı dosyası üzerinden görülen işe iade davasının ilk celsede kabul edilerek 22.02.2012 tarih ve 2011/670 E., 2012/43 K. sayılı kararı ile hükme bağlandığını, kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 11.10.2012 tarih ve 2012/15202 E, 2012/34121 sayılı kararı ile onandığını ve kesinleştiğini, davalı bankadan süresi içinde işe başlatılmasına, başlatılmaması halinde kararda hükmedilen tazminat ile iş sözleşmesinin haksız olarak feshedilmiş olması nedeniyle hak kazandığı kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağının ödenmesinin talep edildiğini, davalı bankanın 5 aylık brüt aylık ücret tazminatı ve en çok 4 aya kadar ücret ve diğer hakları ile avukatlık ücreti yargılama giderlerini banka hesabına yatırdığını, ancak kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağını ödemediğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının feshin geçersizliğine ilişkin olarak açtığı tespit davasının lehine kesinleştikten sonra hak edişlerinin ve iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti sonrası davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminat miktarları hesaplanarak tam ödenmiş olduğundan söz konusu alacak kalemlerine ilişkin davacının hiçbir alacağı kalmadığını, davacı işçinin kıdem tazminatına esas brüt ücretinin 10.948,24.- TL olduğunu, davacı işçi tarafından talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, taraflar arasında bulunan iş sözleşmesinde davacı işçiye yol ve yemek ücreti gibi herhangi bir ek ücret ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığını, davacı işçinin yıllık izinlerinin tamamını eksiksiz olarak kullandığını, bu nedenle yıllık ücretli izin alacağının bulunmadığını, davalı bankadaki kıdeminin 5 yıl 2 ay 12 gün olan davacı işçinin işe iade davası sonrası kıdem süresi 5 yıl 6 ay 12 gün olmuş ise de kıdeminde yeni bir yıllık izin hak edişi oluşturacak bir değişiklik olmayacağını, davacı işçinin 5 yıl üzerinde 70 günlük izne hak kazandığını, tüm izinleri kullanan davacı işçinin bakiye yıllık izin alacağı kalmadığını, yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatı bakımında uygulanması gereken faiz türünün yasal faiz ve faiz başlangıç tarihinin ise temerrüt tarihi olan dava tarihi olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının talebinin haklı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili yasal süresi içinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Yasanın 225 nci maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak konular yemin konusu olamaz (6100 sayılı Yasa Md. 226).
Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf da yemin teklif edebilir. Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır (6100 sayılı Yasa Md. 227-228).
Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır. Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.
Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez
Yemin edecek taraf gerçek kişi olup, yeminden evvel ölür veya fiil ehliyetini kaybederse yemin teklif edilmemiş sayılır. Yemin, bizzat tarafa teklif olunur ve tarafça eda yahut iade olunur. Taraflardan biri tüzel kişi yahut ergin olmayan veya kısıtlı bir kimse ise onlar adına yapılmış bir işleme ilişkin vakıanın ispatı için yemin, tüzel kişiyi temsile yetkili kişi veya organ yahut kanuni mümessil tarafından eda ya da iade olunabilir (6100 sayılı Yasa Md. 229 ilâ 232).
Yasanın 233 üncü maddesi uyarınca, yemin mahkeme huzurunda eda olunur. Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker. Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir. Değinilen madde gereğince yemin, “Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?” şeklinde yöneltilir ve yemin teklif edilen kimse tarafından “Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” denilmek suretiyle eda edilmiş sayılır.
Yasanın 234 ve devamı maddeleri gereğince, okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler, yemin hakkındaki beyanlarını yazıp imzalayarak yemin ederler. Okuma ve yazma bilmeyen sağır veya dilsizler, işaretlerinden anlayan bir bilirkişi aracılığıyla yemin ederler.
Yemin edecek kimse, mahkemeye gelemeyecek kadar hasta veya özürlü ise hâkim, bulunduğu yerde o kimseye yemin ettirir. Bu sırada isterlerse taraf vekilleri ve karşı taraf da hazır bulunabilir. Mahkemenin yargı çevresi dışında oturan kimse, yemin için davaya bakan mahkemeye gelmek zorundadır. Ancak, yemin edecek kişi, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile yemin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 237 ve müteakip maddeleri uyarınca, hâkim, eksik olan noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı gördüğü soruları yemin eden kimseye sorabilir. Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder. Yemin eda edildikten sonra, yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza davası, esas dava bakımından bekletici sorun yapılamaz.
Somut olayda, davalı vekili yıllık izin ücreti ile ilgili olarak yemin teklifinde bulunmuş ise de, bu talep mahkemece 20.11.2013 tarihli oturumda “ davalı taraf yıllık izin kullandırıldığını belgelerle kanıtlamak zorunda olduğundan yeniden rapor alınmasına ve yemin teklifine ilişkin talebinin reddine karar verildi.” gerekçesi ile reddedilmiş ise de, yemin delilinin başvurulacak son delil olduğu gerçeği göz ardı edilmiştir. Mahkemece yapılacak iş davacı tarafa yeminle ilgili usuli işlemleri yapması için gerekli yasal süre verilerek sonucuna göre karar vermektir. Yemin teklifinin usule aykırı olarak reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.