Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/30382 E. 2014/30768 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/30382
KARAR NO : 2014/30768
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 10. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2014
NUMARASI : 2013/347-2014/322

DAVA :Davacı, Ümraniye Kaymakanlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile sendika arasında akdedilen 01.01.2012-31.12.2013 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinin uygulanmasının gerektiğinin tespiti ile söz konusu toplu iş sözleşmesine rağmen müvekkil sendikaya üye işçilere imzalattırılan bireysel iş sözleşmelerinde yer alan işçi lehine düzenlemelerin 6356 sayılı Kanunun 36. maddesi hükmü gereği toplu iş sözleşmesiyle birlikte uygulanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulunun 16/02/2012 tarih ve 2012/1 sayılı kararı ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında çalışan işçilerin özlük haklarına ilişkin düzenleme yapılarak, 16/04/2012 tarihinde yürürlüğe konulduğu ve bu düzenleme doğrultusunda davalı vakıf tarafından işçilere belirli iş sözleşmeleri imzalatılarak 01/01/2012 – 31/12/2013 tarihleri arasında geçerli toplu iş sözleşmesi yerine, iş sözleşmesindeki koşulların uygulanmaya başladığını, bu uygulamanın Anayasa’ya ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na aykırı olduğu belirtilerek 01/01/2012 – 31/12/2013 tarihleri arasında geçerli toplu iş sözleşmesinin ve işçilere imzalatılan bireysel iş sözleşmelerinin lehe olan hükümlerinin birlikte uygulanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı cevap dilekçesinde özetle ; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın teşkilat ve görevleri hakkında 633 sayılı KHK’nin 34. maddesine dayanılarak yapılan düzenlemenin Bakanlığın 2012/12 sayılı genelgesi ile yürürlüğe konulduğu, bu düzenleme doğrultusunda vakıf çalışanları ile akdedilen sözleşmelerin daha avantajlı koşullar içerdiğinden çalışanların bu sözleşmeleri serbest iradeleri ile imzaladığını ve toplu iş sözleşmesindeki haklarının saklı kalmasını talep etmedikleri, uygulama sonrası ücret ödemelerinin bakanlığın bilgi sistemi üzerinden yapıldığı ve sistemin başkaca bir ödemeye izin vermediği aksi şekilde bir ödemenin vakıf mütevelli heyetinin sorumluluğuna yol açacağı ayrıca toplu iş sözleşmesinin uygulanması gerektiğine karar verilmesi halinde bireysel iş sözleşmeleri ile çalışanlara sağlanan haklar ortadan kalkacağından çalışanların gelir kaybına uğrayacağı belirtilerek, yürürlükte uygulanan mevzuatın uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, Anayasa’nın 53. maddesi ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 6. maddeleri gereğince; toplu iş sözleşmesindeki hükümlere aykırı olan ve işçinin aleyhine olan iş sözleşmesi hükümleri geçersiz olup bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesine aykırı hükümler içeren vakıf çalışanları ile yapılan iş sözleşmesindeki hükümlerin olduğu gerekçesiyle; işyeriyle taraflar arasında bağıtlanan toplu iş sözleşmesinin uygulanmasının gerektiğinin tespitine, bununla birlikte sendikaya üye işçilere imzalatılan bireysel iş sözleşmelerinde yer alan işçi lehine düzenlemelerinde toplu iş sözleşmesiyle birlikte uygulanmasının tespitine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Toplu İş Sözleşmesinden doğan hakların ihlâli durumunda ortaya çıkacak hak uuyuşmazlığı eda davasına konu yapılabilir. Eda davasının özelliği toplu iş sözleşmesinden doğan hakların taraflardan herbirince yerine getirilmemesi halinde açılabilmesidir. Bununla beraber, eda davası çoğu kez toplu iş sözlemesinin normatif hükümlerinin işveren tarafından ihlali ya da inkarı halinde hakkı ihlal veya inkar edilen işçiler tarafından açılabilir.
6356 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca sendikalar çalışma hayatından, mevzuattan örf ve adetten doğan uyuşmazlıklardan işçi ve işverenleri temsilen; sendikalar, yazılı başvuruları üzerine iş sözleşmesinden ve çalışma ilişkisinden doğan hakları ile sosyal güvenlik haklarında üyelerini de mirasçılarını temsilen dava açmak ve bu nedenle açılmış davada davayı takip yetkisine sahiptir. Toplu iş sözleşmesinin normatif hükümlerinin yorumuna ilişkin davalar ise 6356 sayılı Yasanın 53. maddesinin birinci bendi uyarınca sözleşmenin taraflarından her biri tarafından açılabilir.
Somut olayda, davacı sendikanın 01/01/2012-31/12/2013 tarihleri arasında geçerli toplu iş sözleşmesinin ve işçilere imzalatılan bireysel iş sözleşmelerinin lehe olan hükümlerinin birlikte uygulanması gerektiğinin tespitine yönelik davayı bizatihi sendika tüzel kişiliği adına açtığı görülmekle kendi tüzel kişiliği adına dava açan sendikanın HMK’nın 114/e maddesi uyarınca dava takip yetkisine sahip olmadığı gözetilmeksizin davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken esasa ilişkin hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.