Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/28800 E. 2014/34482 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/28800
KARAR NO : 2014/34482
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı ve karşı davalı, kıdem tazminatı, eğitim gideri alacağı, maddi tazminat, manevi tazminat alacaklarının, davalı ve karşı davacı ise, kıdem tazminatı farkı, fazla mesai ücreti, hafta tatil ücreti, fiili hizmet zammı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davalı ve karşı davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Yargılama giderlerinden sayılan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323 üncü, Avukatlık Kanunu’nun 169 uncu ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1 inci maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin, davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması, hukukun genel kurallarındandır. Konuya ilişkin 6100 sayılı Yasanın 329 uncu maddesinin birinci fıkrası bu ilkeye dayanmaktadır. Değinilen Yasanın 330 uncu maddesi uyarınca, vekâlet ücretine yönelik hüküm fıkrasının taraf lehine kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki taraf ayrı ayrı vekâlet ücretinden sorumlu tutulacak, vekâlet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.
Vekâlet ücretinin, Adalet Bakanlığı tarafından onaylanarak her yıl Aralık ayında Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan Avukatlık Ücret Tarifesine göre belirlenmesi gerekir.
4667 sayılı Yasanın 77 nci maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde, tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3 üncü maddesinde de “Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekâlet ücreti …” biçiminde anılan yasal hükme paralel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere,

gerek Avukatlık Yasası gerekse Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan düzenlemeler, hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanununun hükümlerini bertaraf edici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekâlet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasasındaki “vekâlet ücreti avukata aittir” biçimindeki düzenleme, hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki “bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez” biçimindeki kural ile de doğrulanmaktadır.
Avukatlık (vekâlet) ücreti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323/1-ç maddesinde açıkça belirtildiği üzere yargılama giderlerindendir. Bu itibarla, diğer yargılama giderleri gibi müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı feri haklardandır. Feri hakların sonuçlandırılması ve karara bağlanması, asıl hakkın sonuçlandırılmasına ve karar verilmesine bağlı olacaktır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesine göre, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunludur. Bu nedenle davaların birleştirilmesi durumunda, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekâlet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması gereklidir.
Somut olayda, davalı karşı dava dilekçesi ile 1000 TL’lik alacağının tahsilini talep etmiştir. Mahkeme karşı davanın reddine karar vererek davacı karşı davalı lehine 1100TL vekalet ücretine hükmetmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12. maddesinde, “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre hükmedilecek vekalet ücreti –dava miktarı itibariyle 1.100 TL’nin aşağısında kalmasına rağmen- anılan madde gereği 1100 TL’den az olamayacaktır.
Ancak, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 30.06.2011 tarihli 2011/321 numaralı kararı ile konusu para ile değerlendirilen davalarda hükmedilecek nispî avukatlık ücretinin Tarifeye göre belirlenen maktu avukatlık ücretinin altında kalması durumunda, hükmedilecek maktu vekâlet ücretine de asıl alacağı geçmeyeceği yönünde bir sınırlandırma getirilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden, asıl alacak tutarından fazla maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi sonucunu doğuracak şekilde asgari sınır getirilmesine yönelik tarife kuralının tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenecek nispî avukatlık ücretinin, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten (maktu avukatlık ücreti) az olamayacağına ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12. Maddesinin yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen yürütmenin durdurulması kararı, tarifenin 12. Maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmektedir. Bu durumda vekalet ücretinin asgari bir sınırının bulunmadığı kabul edilerek vekalet ücreti nisbi olarak hesaplanmalıdır. Davacı somut olayda 1000 TL talep ettiğine göre vekalet ücreti 120 TL olmalıdır.
1136 Sayılı Avukatlık Kanunu 168/son maddesi gereği avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınacak olması karşısında, Mahkemece açıklanan hususlar dikkate alınmadan 1100 TL vekalet ücreti takdir edilmesi hatalıdır.

Mahkemece, vekalet ücretini hatalı takdir edilmesi bozma sebebi ise de, yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HMK.nun geçici 3/2. maddesi yollaması ile HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan hükümden “Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.100 TL red vekalet ücretinin davalı karşı davacı …’dan alınarak davacı karşı davalı şirkete verilmesine” paragrafının tamamen silinerek yerine; “Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 120 TL red vekalet ücretinin davalı karşı davacı …’dan alınarak davacı karşı davalı şirkete verilmesine” paragrafının yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.