Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/28212 E. 2016/1353 K. 20.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/28212
KARAR NO : 2016/1353
KARAR TARİHİ : 20.01.2016

MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ

Davacı-karşı davalı, ihbar tazminatının, davalı-karşı davacı, genel tatil ücreti, izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, asıl davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı Talebinin Özeti:
Asıl davanın davacısı (aynı zamanda birleşen davanın ve karşı davanın davalısı) olan işveren vekili asıl davada, işçi …’ın ihbar önellerine uymadan iş sözleşmesini haksız olarak feshettiğini ileri sürerek, ihbar tazminatı alacağını talep etmiştir.
Karşı dava ile birleşen davanın davacısı (aynı zamanda asıl davanın davalısı ) olan işçi .. vekili birleşen davada, işçi…’ın genel tatil günlerinde çalışmasına rağmen bu çalışmasının karşılığının ödenmediğini, işçi …’ın çalıştığı süre boyunca hiç yıllık izin kullanmadığını, kullanmadığı izin ücretlerinin de işveren tarafından ödenmediğini ileri sürerek, 2.000 TL genel tatil ücreti ile 2.000 TL izin ücretinin işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İşçi … vekili 22/11/2011 tarihinde işverene karşı açtığı karşı davada, işçi …’ın genel tatil günlerinde çalışmasına ve fazla çalışma yapmasına rağmen bu çalışmalarının karşılığının işveren tarafından ödenmediğini ileri sürerek, 2.000 TL fazla çalışma ücreti ile 1.000 TL genel tatil ücretinin işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Karşı dava ile birleşen davanın davalısı olan işveren vekili, işçi …’ın fazla çalışma yapmadığını, genel tatil günlerinde çalışmadığını, yıllık izinlerinin tamamını kullandığını savunarak, karşı davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davanın davalısı olan işçi … vekili, iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı olarak feshedildiğini savunarak, asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihbar önellerine uyulmadan ve haklı bir neden olmaksızın feshedildiği, işçinin fazla çalışma yapmasına ve genel tatil günlerinde çalışmasına rağmen bu çalışmaların karşılığının işveren tarafından ödenmediği, davacının yıllık izinlerinin bir kısmını kullanmadığı ve kullanılmayan izinlerin ücretinin işveren tarafından ödenmediği gerekçeleriyle;
1- İşveren tarafından, işçi aleyhine açılan asıl davanın kısmen kabulüne,
2- İşçi tarafından işveren aleyhine açılan karşı davanın kısmen kabulüne,
3- İşçi tarafından işveren aleyhine açılan birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, işçi … vekilinin tüm temyiz itirazları ile işveren vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, fazla çalışma ücretinin doğru olarak hesaplanıp hesaplanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işveren vekilinin ıslaha karşı süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı defi ve tanık beyanları gözetilerek işçi …’ın haftalık 21 saat fazla çalışma yaptığı belirtilmiş ve 06/12/2008-25/04/2010 tarihleri arası dönem için, haftalık 21 saat fazla çalışma üzerinden fazla çalışma ücreti hesaplanmıştır.
Yine hükme esas alınan raporda, isabetli olarak işçi…’ın 21/11/2006-25/04/2010 tarihleri arasında 3 yıl 5 ay 4 gün süreyle işveren şirkete ait işyerinde çalıştığı saptanmıştır.
Fazla çalışma süresinin hesabında, bilirkişi tarafından beyanlarına itibar edilen işçi tanıklarından …’in işverene ait işyerinde 13/02/2008-26/04/2009 tarihleri arasında, diğer tanık Döne Karakoç’un ise 20/10/2006-14/12/2008 tarihleri arasında çalıştığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, fazla çalışma süresinin tespitinde beyanlarına itibar edilen tanıkların, işçi ile birlikte çalıştığı dönemler için fazla çalışma süre ve ücretinin hesaplanması gerekir. Çünkü tanıklar, ancak işçi ile birlikte çalıştığı dönemler için işçinin çalışma şeklini, günlük ve haftalık çalışma süresini bilebilecek durumdadırlar. Tanıkların, işçi ile birlikte çalışmadığı dönemler için işçinin çalışma şekline, günlük ve haftalık çalışma sürelerine ilişkin beyanlarına itibar edilmesi mümkün değildir.
Mahkemece yapılması gereken, tanıkların işverene ait işyerinde çalıştığı süreler nazara alınarak, işçinin fazla çalışma süre ve ücretini yeniden bilirkişiye hesaplattırmaktır. Tanıkların, işçi ile çalışmadığı dönemler için de fazla çalışma ücreti hesaplanması ve bu şekilde fazla miktarda fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınması hatalıdır.
3- Öte yandan, taraflar arasında işverenin işçi aleyhine açtığı ve ihbar tazminatı alacağını talep ettiği asıl dava, işçinin işveren aleyhine açtığı ve genel tatil ücreti ile izin ücreti alacaklarını talep ettiği birleşen dava ve son olarak işçinin işveren aleyhine açtığı ve fazla çalışma ücreti ile genel tatil ücreti alacaklarını talep ettiği karşı dava olmak üzere üç dava vardır.
Asıl dava 22/07/2010 tarihinde, birleşen dava 17/12/2010 tarihinde ve karşı dava ise 22/11/2011 tarihinde açılmıştır.
Mahkemece asıl davada hüküm altına alınan ihbar tazminatı alacağına isabetli olarak, asıl dava tarihi olan 22/07/2010 tarihi nazara alınarak faiz yürütülmüştür.
Ancak, mahkemece karşı dava ve birleşen davada hüküm altına alınan alacaklara karşı dava ve birleşen dava tarihleri nazara alınarak faiz yürütülmesi gerekirken, asıl dava tarihi olan 22/07/2010 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.