YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27860
KARAR NO : 2014/40106
KARAR TARİHİ : 25.12.2014
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 22. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2014
NUMARASI : 2013/587-2014/63
DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
İş sözleşmesinin geçerli neden olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirten davacı işçi feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Karar süresinde davalı tarafça temyiz eidlmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için fesih bildirimin yapıldığı tarihte aynı işverene ait işyeri veya işyerlerinde fasılalı da olsa iş ilişkisine dayalı kıdeminin en az altı ay olması gerekir.
İşçinin 6 aylık kıdem hesabına deneme ve askıda kalan süreler de dahil edilir. Başka bir anlatımla bu hesapta fiili çalışma süreleri mutlak olarak aranmaz. Aynı Kanunun 66’ncı maddesinde belirtilen çalışma süresinden sayılan haller altı aylık kıdemin sayılmasında dikkate alınacaktır. İşçinin feshe karşı koruyan hükümlerden yararlanabilmesi için, altı aylık kıdem süresini aynı işveren nezdinde iş sözleşmesine dayanan iş ilişkisi içersinde geçirmiş olması zorunludur.
Bireysel veya toplu iş sözleşmesi ile altı aylık sürenin kısaltılması ya da tamamen kaldırılması mümkündür. Çünkü bu hüküm nisbi emredicidir. Söz konusu sürenin, işverenin bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda 17’nci maddedeki ihbar süreleri ile doldurulması mümkün değildir.
Kanunda kıdemin esas alındığı haklarda, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izinlerde kıdem başlangıcı için, iş sözleşmesinin yapıldığı tarih değil; işçinin eylemli olarak işe başladığı tarih göz önünde tutulduğu için iş güvencesine ilişkin kıdemin başlangıcında da işe başlama tarihinin dikkate alınması uygun olacaktır. İşverenin işi kabulde temerrüde düşmesi veya işçinin hastalanması, kıdem süresinin başlangıcını engellemez, kıdem işlemeye başlar. Ancak, işçi, kusuruyla işe geç başlarsa, fiilen işe başladığı tarih, altı aylık sürenin başlangıcı olarak kabul edilmelidir.
Kanun altı aylık kıdemi olan işçilerin iş güvencesinden yararlanacaklarını öngördüğüne göre, bu sürenin fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarihte doldurulmuş olması şarttır. Sürenin bildirim önelleri sonunda dolacak olması, güvenceden yararlanabilmek için yeterli değildir. Dairemizin uygulaması bu yöndedir. (05.05.2008 gün ve 2007/33471Esas, 2008/11128 Karar sayılı ilamımız).
Somut uyuşmazlıkta davacı işçi 05.07.2012 tarihinde davalı işveren nezdinde çalışmaya başladığını, ancak 10.07.2012 tarihinden itibaren sigortalı gözüktüğünü iddia etmiştir. Davalı işveren ise davacının 05.07.2013 tarihinde İstanbul’a geldiğini fakat fiilen çalışmaya başlamadığını savunmuştur.
Çalışma olgusunu ispat yükü davacı işçinin üzerindedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 05.07.2012 tarihinde davalı işveren nezdinde çalışmaya başladığını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki davalı tarafça sunulan ve davacının imzasını içeren işe giriş bildirgesinde işe giriş tarihi 10.07.2012 olarak görülmektedir. Ayrıca yine davacı imzasını içeren 07/2012 ayına ait bordroda; 18 gün normal mesai, 4 gün hafta tatili olmak üzere toplam 22 gün üzerinden ücret tahakkuku yapılmış olup, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının 05.07.2012 tarihinde işe başladığının kabulü hatalıdır.
Davacının 10.07.2012-05.01.2013 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde çalıştığı ve 6 aylık kıdemi bulunmadığı dikkate alınmaksızın, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddi yerine yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4. Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 107.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak, 25.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.