Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/26972 E. 2015/36157 K. 21.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26972
KARAR NO : 2015/36157
KARAR TARİHİ : 21.12.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 12. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2014
NUMARASI : 2013/83-2014/376

Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacı işçinin iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini, Üsküdar 3. İş Mahkemesi’nin …. Sayılı dosyasında işe iade davası açtığını Mahkemece feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verildiğini, bu kararın Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin …. Sayılı ilamı ile 5 aylık ücret olarak belirlenen tazminat miktarının işçinin 4 aylık ücreti olarak belirlenmesi suretiyle kesinleştiğini, fakat işverence Bakırköy 3. Noterliğinin 18/09/2012 günlü ve 21648 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile işe başlatma talebinde bulunduğu halde işe başlatılmadığını ileri sürerek kıdem, ihbar ve işe başlatmama tazminatları ile boşta geçen süre ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının kesinleşen mahkeme kararına istinaden 18/09/2012 günlü ve 21648 yevmiye numaralı ihtarname ile işe başlama talebinde bulunduğunu, talepte bulunurken adresini…….şeklinde bildirdiğini, davalı şirketin ise davacının 15/10/2012 tarihi itibariyle işe başlamasına karar vererek, Beşiktaş 4. Noterliğini 04/10/2012 tarih ve 28100 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle ile davacıyı işten ayrılmadan önceki işine tüm hak ve menfaatleri aynen korunarak davet ettiğini, davacının ihtarnamesinde belirttiği adresine işe iade daveti gönderildiğini, bu adresin davacının kendi gönderdiği işe iade talepli ihtarnamede yer alan adres olduğunu, dolayısıyla adresinin yanlışlığının davalı şirketin sorumluluğunda olmadığını, davacının mezkur adrese işe davet edilmesinin doğru bir süreç olduğunu, davacının işe gelmediğini ve hiç bir şekilde şirketle iletişime geçmediğini ve görevine başlamadığını bu haliyle müvekkil şirket tarafından gerçekleştirilen feshin geçerli hale geldiğini, işe davete rağmen davacının icabet etmediğini savunarak haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı iş veren tarafından, işe davet ihtarnamesinin gönderildiği adresin, davacının işe başlatılmasını talep ettiği ihtarnamesinde belirttiği adres olduğunu, ihtarnamenin tebliğ edilmemesinden iş vereni sorumlu tutmanın mümkün olmadığı, davacı işçinin doğru adres bildirmemesinin işe başlama konusunda samimi olmadığını gösterdiği bu nedenle işverence yapılan feshin geçerli bir feshin sonuçlarını doğurduğu gerekçesiyle; davacının kıdem, ihbar tazminatı istemlerinin kabulüne, diğer alacak taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı yasal süresi içerisinde taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; feshin geçersizliği sonrası işe başlatılmasını isteyen davacı ile işe davet eden işverenin samimi olup olmadığı, davacının işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücret alacağına hak kazanıp kazanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Objektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen madde, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanılmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Keza 6100 Sayılı HMK.’un 28/1 maddesine göre “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar”. Tarafların iyiniyeti veya kötüniyetini(Y. İBK. 14.2.1951 gün ve 17/1), taraflarca ileri sürülmese dahi dosyadan anlaşıldığı takdirde hakim resen dikkate alacaktır.
Feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası, işçinin işe başlatılması için başvurusu ile işverenin işe davetinin de dürüstlük kuralı kapsamında samimiyet noktasında sorgulanması gerekir.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. Aynı şekilde işverenin işe davete dair beyanının da ciddî ve samimi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.
Feshin geçersizliği ve işe iade kararına rağmen başvurmayan veya başvurup davete rağmen başlamayan işçinin, geçersizliğine karar verilen iş sözleşmesinin feshi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 21/5 maddesi uyarınca geçerli hale gelir ve işçi geçerli hale gelen fesihten dolayı o tarihteki ücret ve süre üzerinden kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanır.
Dosya içeriğine göre feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası kesinleşen kararı tebliğ alan davacı, 18/09/2012 günlü ve 21648 yevmiye numaralı ihtarname ile yasal süresi içinde işe başlatılma talebinde bulunmuştur. Davalı işveren tarafından Beşiktaş 4. Noterliğini 04/10/2012 tarih ve 28100 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile de, yasal süresi içerisinde davacının işe iade talebinin kabul edildiği bildirilmiş ve bu yönde düzenlenen çağrı davacının işe iade talep ihtarnamesinde gösterilen adresine gönderilmiştir. İşçinin işe iade başvuru dilekçesinde gösterdiği adreste tanınmadığının anlaşılması üzerine tebligat yapılamadığı ve işe iade kabul beyanını içeren ihtarnamenin de davacıya tebliğ edilemediği açıktır.

İşçinin işe iade başvuru dilekçesinde ikamet etmediği adresi göstermesine rağmen süresinde işe başlatılmadığını ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup, davacının işe iade yönündeki başvurusunun samimi olmadığı gerekçesiyle talep edilen boşta geçen süre ücret alacağı ile işe başlatmama tazminatı yönünden davanın reddedilmiş olması doğrudur.
Ancak hükme esas bilirkişi raporunda kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanırken, işverenin tarafından başlatılamamaya bağlı olan 4 aylık boşta geçen süre eklenmiştir. Yukarda açıklandığı gibi, işçinin gerçek amacı işe başlamak olmadığından işverence yapılan fesih 4857 Sayılı İş K.’nun 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur.
Bu nedenle mahkemece davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulü isabetli ise de, anılan tazminatlar hesap edilirken hizmet süresinin ve ücretinin geçersiz sayılan ilk fesih tarihine göre belirlenmesi gerekirken 4 aylık boşta geçen süre eklenerek hesaplama yapılması hatalıdır.
3. HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Ayrıca hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yükümlülüklerin gerekçeye uygun olarak açıkça belirtilmesi gerekir. Aksi durum infazda tereddütte yol açacaktır.
Mahkemece hüküm fıkrasında kıdem tazminatına uygulanan faizin fesih tarihinden itibaren yürütüleceği belirtilmesine rağmen geçersizliğine karar verilen fesih tarihi açıkça belirtilmeyerek kararın infazında tereddütte neden olunduğu gibi, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücret alacağı talebi reddedilmesine rağmen hüküm fıkrasında reddine dair hüküm kurulmaması da usul ve yasaya aykırıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.