YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26915
KARAR NO : 2014/40233
KARAR TARİHİ : 25.12.2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 12. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2014
NUMARASI : 2013/260-2014/356
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin 21/10/2011 tarihinde imzaladığı iş sözleşmesi ile davalı şirkette satış müdürü olarak çalışmaya başladığını davalı şirkette görevini başarı ile sürdüren müvekkilinin iş sözleşmesinin 31/07/2013 tarihli ihtarname ile, performans düşüklüğü gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatları ödenerek usulsüz olarak feshedildiğini, davalı şirket tarafından fesihten önce davacının savunmasının alınmadığını, bu nedenle usulen dahi kanuna uygun bir fesih yapılmadığını, bu nedenlerde davalı şirket tarafından fesihten önce davacının savunması alınmadığını, bu nedenlerle davalı şirket tarafından yapılan feshin geçersizliği ile davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının, davalı müvekkil şirkette 22/11/2011-29/07/2013 tarihleri arasında satış müdürü olarak çalıştığını, yani genel müdürden sonra gelen işveren vekili olduğunu, davacının sorumlu olduğu tüm bölgelerdeki şirket satış hedeflerini gerçekleştiremediğini, satış hedefi ile gerçekleşen hedef arasında önemli bir fark olduğunu, düzenli müşteri ve distribütör ziyaretleri yapmadığını, yaptıklarında da verim alamadığını, çalışma programını genel müdür ile paylaşmadığını ve genel müdürü bilgilendirmediğini, genel müdürün kendisini sürekli uyarıp, ikaz etmesine rağmen verimsiz çalışmaya devam ettiğini, ekibini iyi yönetemediğini, görevinin gereğini yerine getirmediğini, iş yerindeki diğer yöneticiler ile geçinemediğini ve özellikle genel müdüre karşı uygunsuz hal ve hareketlerde bulunduğunu, sunulan bu nedenlerden dolayı davacının iş veren vekili olması ve iş güvencesi kapsamı dışında kalması sebebiyle haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davacının işveren vekili olan genel müdürün yardımcısı olduğu bu nedenle davacının iş güvencesi kapsamı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri herşeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. (26.05.2008 gün ve 2007/35929 Esas, 2008/12484 Karar sayılı ilamımız).
Mahkemece davacının davalı işverenlikte satış müdürü olarak çalıştığı, davalı tarafından sunulan organizasyon şemasında davacının doğrudan genel müdüre bağlı olduğu, davalı tarafından sunulan görev tanımında genel müdüre vekalet yetkisinin bulunduğu bu nedenle davacının işletmenin bütünü yöneten işveren vekili genel müdürün yardımcısı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de söz konusu görev tanımının davacıya tebliğ edilmediği, işverence sunulan tek taraflı düzenlenen belgeye itibar edilemeyeceği, buna göre tanıklar dinlenip, ticaret sicil kayıtları araştırılıp, tüm deliller toplanarak davacının iş güvencesi kapsamında olmayan işveren vekili veya yardımcısı olup olmadığı değerlendirilerek karar verilmesi gerekir. Yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.