YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/25913
KARAR NO : 2016/695
KARAR TARİHİ : 13.01.2016
MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
Davacı, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, izin ücreti ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı Talebinin Özeti:
Davacı vekili, hizmet sözleşmesinin davacının fazla çalışma yapmasına, genel tatil ve hafta tatili günlerinde çalışmasına rağmen bu çalışmaların karşılığının işveren tarafından ödenmemesi nedeniyle işçi tarafından haklı olarak feshedildiğini, kıdem tazminatının ödenmediğini, davacının yıllık izinlerini tam olarak kullanmadığını, izin ücretlerinin ödenmediğini, maaşlarının eksik ödendiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, izin ücreti ve ücret alacaklarını talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, her iki davalı arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını, davacı işçinin istifa etmek suretiyle hizmet sözleşmesini feshettiğini, davacının ibraname imzalamak suretiyle işvereni ibra ettiğini, fazla çalışma yapıldığının, genel tatil ve hafta tatili günlerinde çalışıldığının davacı tarafından ispat edilemediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, hizmet sözleşmesinin davacı işçi tarafından bir kısım işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle haklı olarak feshedildiği, işçinin fazla çalışma yapmasına, genel tatil ve hafta tatili günlerinde çalışmasına rağmen bu çalışmaların karşılığı olan ücretlerin işveren tarafından ödenmediği, yine işveren tarafından davacının bir kısım maaşlarının eksik ödendiği, davacının yıllık izinlerini tam olarak kullanamadığı ve izin ücretlerinin ödenmediği gerekçesiyle, talep olunan tüm alacakların hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda kabulüne ya da kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık, fazla çalışma ücretinin doğru olarak hesaplanıp hesalanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Parça başına veya yapılan iş tutarına göre ücret ödenen işlerde, fazla çalışma süresince işçinin ürettiği parça veya iş tutarının hesaplanmasında zorluk çekilmeyen hallerde, her bir fazla saat içinde yapılan parçayı veya iş tutarını karşılayan ücret esas alınarak fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma ücreti hesaplanır. Bu usulün uygulanmasında zorluk çekilen durumlarda, parça başına veya yapılan iş tutarına ait ödeme döneminde meydana getirilen parça veya iş tutarları, o dönem içinde çalışılmış olan normal ve fazla çalışma saatleri sayısına bölünerek bir saate düşen parça veya iş tutarı bulunur. Bu şekilde bulunan bir saatlik parça veya iş tutarına düşecek bir saatlik normal ücretin yüzde elli fazlası fazla çalışma ücreti, yüzde yirmibeş fazlası ise fazla sürelerle çalışma ücretidir. İşçinin parça başı ücreti içinde zamsız kısmı ödenmiş olmakla, fazla çalışma ücreti sadece yüzde elli zam miktarına göre belirlenmelidir.
Somut uyuşmazlıkta davacının aylık garanti ücret ve km başına prim ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacı çalışma saatleri arttıkça, alacağı ücrette prim nedeniyle artmaktadır. Bir anlamda davacı yüzde usulü gibi çalışmaktadır. Bu tür ücretle çalışmada fazla mesai ücretinin sadece zamlı kısmı hesaplanmalıdır. Davacı bu çalışma düzeninde yapmış olduğu fazla çalışmanın zamsız kısmını almıştır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık beyanları nazara alınarak davacının haftalık 18 saat fazla çalışma yaptığı belirtilmiştir. Bilirkişinin bu tespiti isabetlidir. Ancak, yukarıda da belirtildiği üzere davacı yalnızca saat ücretinin zamlı kısmına hak kazanmaktadır.
Bir örnekle konuyu izaha çalışalım; işçinin normal (zamsız) saat ücreti 10 TL olsun, işçi bir saat fazla çalışma yaptığında bu bir saatlik fazla çalışma için işçiye (= 10 TL x 150/100 =) 15 TL ödenmelidir. Bu miktarın, 10 TL’lik kısmı zamsız kısım 5 TL’lik kısmı ise zamlı kısımdır. Ancak, somut olay açısından bu örnek değerlendirildiğinde, işçi bu 15 TL’nın 10 TL’nı (yani zamsız kısmını) ödenen primler ile zaten almaktadır. Dolayısıyla, davacıya sadece 5 TL (yani zamlı kısım) ödenmelidir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının yaptığı bir saatlik fazla mesai karşılığı hem zamsız kısım hem de zamlı kısım hesaplanmıştır.Yukarıdaki örnekten hareketle, bilirkişi her bir saatlik fazla çalışma için 5 TL hesaplaması gerekirken, 15 TL hesaplamıştır.
Bu nedenle, mahkemece hatalı bilirkişi raporuna itibarla fazla çalışma ücreti alacağının fazla miktarda hüküm altına alınması isabetsizdir.
3- Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık, talep edilen alacakların hesaplanması sırasında, alacak brütten nete dönüştürülürken SGK (SGK işçi payı ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca işsizlik sigortası primi) kesintilerinin yapılmasının gerekip gerekmediği ve bu bağlamda hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan alacaklardan bu kesintilerin yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Talep edilen alacaklardan, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve izin ücreti sigorta primine esas kazançlardan (gelirlerden) olup, hesaplama tarihi itibariyle bu alacaklar brütten nete çevrilirken %14 oranında SGK işçi payı ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca % 1 oranında işsizlik sigortası priminin kesilmesi gerekir.
Hesaplanan alacaktan gelir vergisi kesintisi yapılabilmesi için öncelikle vergi matrahının belirlenmesi gerekmektedir. Gelir vergisi matrahının tespiti için ise brüt alacaktan SGK (SGK işçi payı ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca işsizlik sigortası primi) kesintilerinin yapılması gerekir. Buna göre, gelir vergisi matrahı, brüt alacaktan SGK (SGK işçi payı ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca işsizlik sigortası primi) kesintileri yapıldıktan sonra kalan miktar olmaktadır.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarıda bahsi geçen alacaklar brütten nete çevrilirken, sadece gelir vergisi ile damga vergisi kesintisi yapıldığı, %14 oranında SGK işçi payı ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca % 1 oranında işsizlik sigortası primi kesintilerinin yapılmadığı anlaşılmıştır.
Hesaplanan alacakların nete çevrilmesi sırasında SGK kesintileri yapılmayarak, işveren aleyhine fazla miktarda genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve izin ücreti alacağının hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.