Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/22827 E. 2015/34430 K. 03.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22827
KARAR NO : 2015/34430
KARAR TARİHİ : 03.12.2015

MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işveren bünyesinde 01.10.2004-31.10.2011 tarihleri arasında ustabaşı olarak aylık net 1.700,00 TL ücret ile çalıştığını, iş akdinin davalı işverence gerekçesiz ve tazminatsız olarak haksız şekilde feshedildiğini, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca haftanın 5 günü 08.00-18.00 saatleri arasında, cumartesi günleri ise 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını ve fazla mesailerinin ödenmediğini, ortalama ayda 1 pazar günü çalıştığını ve hafta tatili karşılığının ise kesinlikle ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkilinin üretim faaliyetini gerçekleştirdiği fabrikasında işçi olarak diğer işçiler gibi 837,00 TL ücret ile çalıştığını, 01.10.2004 tarihinde işe başladığını, son zamanlarda işyeri amirinin talimatlarını yerine getirmekte sorun çıkarttığının tespit edildiğini, yaşanan tartışmaların işyeri düzenini ve disiplini bozduğunu gören müvekkilinin, davacının görev aldığı bölümü değiştirmeyi davacıya önerdiğini, davacının kendisine teklif edilen görevi kabul etmeyerek işyerini terk edip, agresif tavırla hem amirine hem de müvekkili şirketi tehdit ettiğini, davacının bu tavırlarına rağmen müvekkilinin davacının kıdem ve ihbar tazminatının yanmaması ve davacının maddi sıkıntıya düşmemesi için tazminatlarının hesaplanıp ödendiğini, ödeme karşılığı ibraname imzalaması istenen davacının bu teklife hoş olmayan bir tavırla reddettiğini, bir daha dönmemek üzere iş yerinden ayrıldığını, davacının kapalı olan fabrikada pazar günleri çalışmasının mümkün olmadığını, işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, haftalık 45 saatin aşılmadığını, davacının işçilik alacaklarının dava açma tarihinden geriye doğru 5 yıl öncesi için zaman aşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş akdinin haklı nedenle fesih edildiğini ispat külfetinin davalı işverende olduğu, cevap dilekçesinde belirtildiği gibi davacının talimatları uymadığı konusunun belgelenip ispatlanamadığı, işyerinin farklı bir bölümünde çalışma teklifinin yasaya uygun olarak belgeyle ispatlanamadığı, buna rağmen yasal tazminatlarının hesaplanıp kendisine ödendiğinin belirtilmesinin de kendi içinde çelişik olması karşısında akdin haksız olarak işverence fesih edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dosya içeriğine göre davacı 01.10.2004-31.10.2011 tarihleri arasında çalıştığını ileri sürmüştür. Maddi açıdan hükümü bağlar. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 01.10.2004-10.11.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı kabul edilmiştir. Mahkemece, talep edilen işçilik alacaklarının hesabında davacının talebini aşar şekilde SGK kayıtlarındaki hizmet süresinin esas alınması 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralına aykırıdır.
3-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı aylık 1.700,00 TL net ücret aldığını ileri sürmüş, davalı ise davacının ücretinin asgari ücret olduğunu savunmuştur. Mahkemece emsal ücret araştırması yapılmış ve davacının net 1.000-1.100 TL arası ücret alabileceği bildirilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile emsal ücret dikkate alındığında, davacının ücretinin aylık net 1.100,00 TL olarak belirlenmesinin dosya kapsamına uygun düşeceği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, talep edilen işçilik alacaklarının söz konusu ücrete göre hüküm altına alınması gerekirken, aylık ücretin net 1.700,00 TL olduğunun kabulü hatalıdır.
4-Davacı, ayda ortalama bir Pazar günü çalıştığını ileri sürerek hafta tatili alacağını istemiştir. Mahkemece taleple bağlılık kuralına aykırı olarak davacının tüm hafta tatillerinde çalıştığının kabulü isabetsizdir.
5-Davalı işveren davacıya banka yoluyla 11.11.2011 tarihinde 7.463,16 TL kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin ödeme yaptığını savunmuştur. Dosyada banka kayıtlarının tamamı bulunmamaktadır. Mahkemece davacının banka kayıtlarının tamamı getirtilerek bu konuda inceleme yapılmaksızın ve davacıdan diyecekleri sorulmaksızın eksik inceleme ve yeterli olmayan araştırma ile hüküm kurulması ayrı bir bozma nedenidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.