Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/22698 E. 2014/28664 K. 30.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22698
KARAR NO : 2014/28664
KARAR TARİHİ : 30.09.2014

MAHKEMESİ : BURSA 4. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2014
NUMARASI : 2013/623-2014/361

DAVA :Asıl davada olumsuz yetki tespitine itiraz, birleşen davada ise istifaların baskı altında alındığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: B.. R.. işçilerinin, Anayasanın 51 ve Sendikalar Yasasının 22, 25 ve 31. maddelerinden kaynaklanan haklarını kullanarak, 22.03.2012 tarihinden başlamak sureti ile davalı T.. S..ndan istifa ederek müvekkili sendikaya üye olduklarını, işyerlerinde çalışan işçilerin çoğunluğunu sağlayan müvekkili sendikanın 2822 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca 04.05.2012 tarihinde Ç.. B..na yetki tespiti talebinde bulunduğunu, Bakanlığın 15.11.2012 tarih ve 592/13677 sayılı olumsuz yetki tespiti yazısı ile B.. R.. Otomasyon San. Ve Tic. A.Ş’ne ait işyerlerinde 04.05.2012 başvuru tarihi itibariyle çalışan 987 işçinin 380’nin üyeliği ile çoğunluğu sağlayamadığını müvekkiline bildirdiğini, B.. R.. Otomasyon San. Ve Tic. A.Ş işveren vekilinin ve Türk Metal yöneticilerinin, işçileri müvekkili sendikadan istifa ettirerek T.. S..na üye yapmak için yasal olmayan yollara başvurduklarını, baskı ile istifaya zorladıklarını, 20.04.2012 günü 20.30-24.00 saatleri ve 21.04.2012 günü 24.00-02.30 saatleri arasında üretimin durdurularak, işçiler işyerine getirilen noterle baskı ile görüştürülüp istifa ettirildiklerini, Bakanlığın olumsuz yetki tespitinin hatalı olup iptali gerektiğini, tüm bu nedenlerle Ç.. B..nın 15.11.2012 tarih ve 592/13677 sayılı olumsuz yetki tespit yazısının iptali ile müvekkili sendikanın 04.05.2012 başvuru tarihi itibariyle B.. R.. Otomasyon San. Ve Tic. A.Ş’ye ait işyeri adreslerinde kurulu işyerlerinde toplu iş sözleşmesi yapmak üzere çoğunluğu sağladığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Birleşen Davada Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davalı şirket işyerinde işçilerin baskı ile davacı sendikadan istifa ettirildiklerini, yetki için 04.05.2012 tarihinde başvuruda bulunulacağını, işçilerin 20 Nisan’dan itibaren davacı sendikadan zorla istifa etmeye başladıklarını, istifa eden üyelerin ancak bir ay sonra istifalarının hüküm ve sonuç doğuracağını, baskı ile alınan istifaların geçersizliğinin tespitinde hukuki yararlarının olduğunu, iç hukuk haline gelen ILO sözleşmelerinin işverenlerin sendikal özgürlüğe açıkça müdahalesini yasakladığını, sendikalaşma sürecindeki sakatlanan iradeyi fiili karinelerin görünür kıldığını ifade ederek istifaların baskı altında alındığının ve geçersiz olduğunun tespitini istemiştir.
C) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı T.. S.. vekili cevap ve beyanlarında özetle: Davacı sendikanın üye sayısının toplam çalışan sayısının yaklaşık 1/4’ne tekabül ettiğini, bu nedenle işyerinde çoğunluğun sağlanmasının mümkün olmadığını, Bakanlıkça yapılan yetki tespit işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu, bu tür taleplerin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız ve yersiz davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı Ç.. B.. vekili cevap ve beyanlarında özetle: Davacı sendikanın söz konusu işyerlerinde yetki tespiti başvurusunda bulunması üzerine, 18.02.2009 tarihli ve 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5 ve 6 maddesi ile, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen Ek:1 madde ile, işverenler tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan sigortalı ve işyerlerine ilişkin bildirimler doğrultusunda alınan yetki dökümünde söz konusu işyerlerinde 04.05.2012 başvuru tarihi itibariyle 987 işçinin çalıştığı ve bu işçilerden 380 işçinin Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olduğunun tespit edilmesi üzerine 15.11.2012 tarih ve 13677 sayılı olumsuz yetki tespit yazısının sendikaya gönderildiğini, açıklanan tüm bu nedenlerle yapılan yetki tespitinin usul ve yasaya uygun olduğundan ve tespit işleminde idarenin tamamen kusursuz olması nedeni ile davanın reddini savunmuştur.
Davalı Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası vekili cevap ve beyanlarında özetle: Açılan davada kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, söz konusu uyuşmazlığın tarafı pozisyonunda olmadıklarını, taraf olarak gösterilmelerinin 6356 sayılı Yasanın 43. maddesi hükümlerine de uygun olmadığını, ayrıca diğer iddialarında yasal dayanaktan yoksun olması nedeni ile davanın reddini savunmuştur.
Davalı Ç.. S..nın ise davayı takip etmediği gibi kendisini de bir vekil ile temsil ettirmediği anlaşılmıştır.
D) Birleşen Davada Davalı İsteminin Özeti:
Davalı işveren vekili; davalı şirketin diğer taraflar arasındaki yetki mücadelesinin dışında olduğunu, neden davalı olarak gösterildiğinin anlaşılamadığını, davacı sendikadan yaşanan istifaların davalı şirketle bir ilgisinin olmadığını, istifaların noterlik işlemi ile gerçekleştirildiğini, davacının iddialarının asılsız olduğunu, işyerinde yapılan toplantıların rutin olduğunu, müvekkili şirketin husumete ehil olmadığını, dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119’daki şartları taşımadığını, davacı sendikanın bu davayı açmakta yetki ve ehliyeti de olmadığını, davacı sendikanın Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına aynı konuda şikayette bulunulduğunu, ses kaydı var ve aleyhe ise izinsiz kaydedilmiş olacağından delil niteliği taşımayacağını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, sonuç ve istem kısmının davacıya açıklattırılması gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı sendika vekili; noter huzurunda düzenlenen belgelerin resmi belge niteliği taşıdığını ve bunlar aleyhine ancak sahtecilik davası açılabileceğini, davacı sendikanın bu davada taraf ehliyeti olmadığını, davanın da baskı uygulayan kişiye karşı açılması gerektiğini, davacı sendikanın hukuki yararı olmadığını, yüzlerce kişiye baskı uygulanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
E) Mahkemenin ilk kararı Dairemizin 2013/7669 Esas 2013/24930 Karar sayılı ilamı ile özetle ve sonuç olarak “1-Öncelikle davalı Türk Metal Sanayicileri Sendikası bir işveren sendikası olup yetki tespit davasının tarafı değildir. Nitekim bu doğrultuda olmak üzere yeni 6356 sayılı Kanun’da yetki tespit davasının mahkemece işveren sendikasına veya sendika üyesi olmayan işverene ihbar edileceği düzenlenerek işveren sendikasının yetki tespit davasının yasal tarafı olmadığı da vurgulanmıştır. Bu sebeple mahkemece davalı Türk Metal Sanayicileri Sendikası hakkında davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davacının bu yöne ilişkin temyizleri yerinde değildir.
Somut olayda; davacı sendikanın 04.05.2012 tarihinde B.. R.. Otomasyon San. Ve Tic. A.Ş Organize Sanayi Bölgesi Kırmızı Cad. 3. Sok. No: Nilüfer – BURSA ; TOSB-Taysad Organize Sanayi Bölgesi 1. Cad. 14. Sok. No: Çayırova-KOCAELİ adreslerinde yer alan işyerlerinde yetki tespit talebinde bulunduğu, 15.11.2012 tarihli olumsuz yetki tespiti ile işyerinde çalışan işçi sayısının 987 olduğu, bunlardan 380 tanesinin davacı sendika üyesi olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı Sendika vekili, özetle kendilerinden istifaların sendikal baskılar ve tehditler neticesinde olduğunu, bunlarda işçilerin iradelerinin sakatlandığı ifade edip ayrıca 04.05.2012 tarihinde kendilerinin çoğunluğu sağladığını iddia etmiştir.
Davacı sendika ve davalı sendika arasında B.. R.. Otomasyon San. Ve Tic. A.Ş işyerlerinde yetkili sendika olmak için sıkı bir rekabet olduğu ve söz konusu işyerlerinde sendikaların örgütlenme süreci içinde üye sayılarında da karşılıklı olarak yoğun dalgalanmalar yaşandığı görülmektedir. Bilindiği üzere, yetki tespit davalarının kamu düzeni ile yakın ilişkisi bulunmaktadır. Davacı sendikanın hem diğer iddialarıyla beraber ve hem de onlardan bağımsız olarak tespit konusu işyerlerinde çoğunluğu sağladığını ileri sürdüğü dikkate alındığında mahkemece tüm deliller toplandıktan ve özellikle dosyada bulunmayan tespit konusu işyerlerinde başvuru tarihlerinde çalışan işçileri gösterir kayıtlar Sosyal Güvenlik Kurumundan getirtildikten sonra bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
F ) Birleşen Bursa 5. İş Mahkemesinin 2012/132 esas 2013/478 karar sayılı ilk kararı 22. Hukuk Dairesinin 2013/30027 Esas 2013/25648 Karar sayılı ilamı ile özetle ve sonuç olarak “Davacı tarafından ileri sürülen iddialar yetki tespitine itirazda tartışılıp değerlendirilmelidir. Davalı şirket işyerine ilişkin yetki tespitine itirazın ise Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2013/7669 Esas ve 2013/24930 karar sayılı kararla bozulduğu ve mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır. Temyiz incelemesi yapılan bu dosyanın söz konusu yetki tespitine itiraz dosyasıyla birleştirilerek o dosya üzerinden birlikte görülmesi gerekirken bunun yapılmaması hatalıdır.”gerekçesiyle bozulmuştur.
G) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı Bakanlık işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ğ) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
H) Gerekçe:
1-Sendika üyeliğinin kazanılmasına ilişkin 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 22. maddesinde, “Sendikaya üye olmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz. İşçi veya işverenler aynı zamanda ve aynı işkolunda birden çok sendikaya üye olamazlar. Birden çok sendikaya üye olunması halinde, sonraki üyelikler geçersizdir.
Bir işyerindeki işçiler yardımcı işte çalışsalar bile ancak işyerinin bağlı olduğu işkolunda kurulu sendikaya üye olabilirler.
İşçi sendikasına üyelik, işçinin beş nüsha olarak doldurup imzaladığı ve notere tasdik ettirdiği üye kayıt fişini sendikaya vermesi ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile kazanılır. Üyelik başvurusu, sendika tarafından en çok otuz gün içinde reddedilmediği takdirde üyelik istemi kabul edilmiş sayılır. Haklı bir sebep gösterilmeden üyeliği kabul edilmeyen işçinin, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemede dava açmak hakkı vardır. Mahkemenin kararı kesindir.
Üyeliği kesinleşen işçinin üye kayıt fişinin birer nüshasının sendikaca on beş gün içinde Ç.. B..na ve işçinin çalıştığı işyerinin bağlı bulunduğu Bölge Müdürlüğüne gönderilmesi zorunludur. Üye kayıt fişinin bir nüshası da işçinin kendisine verilir.
İşveren sendikası üyeliği, üç nüsha üye kayıt fişinin doldurulup imzalanması ve sendikaya verilmesi ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile kazanılır. Üyelik başvurusu sendika tarafından en çok otuz gün içinde reddedilmeyen işverenin üyelik istemi kabul edilmiş sayılır. Haklı bir sebep gösterilmeksizin üyeliği kabul edilmeyen işverenin üçüncü fıkradaki usule göre dava açmak hakkı vardır. Üye kayıt fişinin birer nüshası, sendikaca on beş gün içinde Ç.. B..na ve işverenin işyerinin bağlı bulunduğu Ç.. B.. Bölge müdürlüğüne gönderilmesi zorunludur.” denilmiştir.
Sendika üyeliğini etkileyen hallerin düzenlendiğini 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 24. maddesinde, “İşçi sendika veya konfederasyonlarının yönetim, denetleme ve disiplin kurullarında görev almalarından dolayı işyerinden ayrılan işçilerin bu göreve getirildikleri anda üyesi bulundukları sendikalardaki üyelik sıfatları devam eder.
Sendikalara üye olmak hakkına sahip olanlardan mevzuat gereğince bir işletme veya kurumun yönetim kurullarında veya benzeri kurullarında işveren, işveren vekili ve işçi temsilcisi sıfatıyla bulunanların da sendika üyeliği devam eder.
Askerliği meslek edinmemiş bulunan askeri şahısların bu Kanuna göre sahip bulundukları hak ve yükümlülükler silah altında bulundukları süre için askıda kalır.
İşçi sendikası üyesi işçinin geçici olarak işsiz kalması veya sendikanın faaliyet alanı içinde kalmak şartı ile başka bir işe geçmesi sendika üyeliğini etkilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Sendika üyelinin sona ermesine ilişkin Sendikalar Kanunu’nun 25. maddesinde ise; “İşçi veya işveren, sendikada üye kalmaya veya üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
Her üye önceden bildirimde bulunmak suretiyle üyelikten çekilebilir. Çekilme bildirimi noter huzurunda münferiden kimliğin tespiti ve istifa edecek kişinin imzasının tasdiki ile olur. Çekilme bildiriminin birer örneği noterlikçe en geç üç işgünü içinde ilgili işverene, sendikaya, işyerinin bağlı bulunduğu Bölge Müdürlüğüne ve Ç.. B..na gönderilir. Çekilme notere başvurma tarihinden itibaren bir ay sonra geçerlidir. Çekilenin bu bir aylık süre içerisinde başka bir sendikaya üye olması halinde yeni sendika üyeliği bu sürenin bitimi tarihinde kazanılmış sayılır.
Sendika üyesi işçi sayısının tespiti yönünden; İşyerinde faaliyet gösteren sendikadan istifa eden işçilerin bir aylık bekleme süresi dolmadan, bir başka sendikaya üye olmaları mümkün bulunmadığından, bu ikinci sendikadan istifa için, verilen dilekçe üye olma isteğinin geri alınması olduğundan, bu sürede tekrar eski sendikalarına dönmeleri halinde üyelikleri kesintisiz devam etmiş sayılmalıdır. ( Yargıtay 9.HD 1996/ 22309E , 1996/ 24442 K sayılı 27.12.1996 tarihli ilamı , Yargıtay 9.HD 2006/12170E, 2006/12308K sayılı 2.5.2006 tarihli ilamı )
Somut olayda tüm dosya kapsamı ve ekinde sunulan üye kayıt , çekilme fişleri incelendiğinde davacı Birleşik Metal Sendikasından Nisan ayında çekilen işçilerin çekilmeden itibaren bir ay sonra sendika üyeliklerinin düşeceğinin gözetilmediği ; Mart ayında davalı T.. S..ndan çekilen işçilerin yine bir ay süre sonunda sendika üyeliklerinin sona ereceği ve bu süre içinde Birleşik Metale üyelik başvuruları olsa da bir aylık sürenin sonunda Birleşik Metal üyeliklerinin başlayacağının gözetilmediği, hükme esas alınan rapor ekinde sunulan listede her hangi bir sendikaya üyeliği bulunmayan işçilerin üyelikleri hususunda sağlıklı değerlendirme yapılmadığı ,
Ayrıca bazı işçilerin çekilme fişleri bulunmasına rağmen üyelik fişlerinin sunulmadığı, bazı işçilerin aynı tarihli farklı sendikalara üyelik ve çekilme fişlerinin bulunduğu görülmekle, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda yeterli inceleme yapılmaksızın kurulan hüküm hatalıdır.
2- Bir kısım işçinin üye kayıt fişini sendikaya vermesinin ardından ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulünden önce üyelikten çekildiği görülmüştür.
İşçinin beş nüsha olarak doldurup imzaladığı ve notere tasdik ettirdiği üye kayıt fişini sendikaya vermesinin ardından ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulünden önce üyelikten çekilmesi halinde ; üyelikten çekilme iradesi bozucu yenilik doğurucu hak olması, irade beyanı karşı tarafa varmış olmakla sonuçlar doğuran hukuki bir durum olması sebebiyle üyelik isteğinin geri alındığının kabulü gerekir.
Mahkemece davacı ve davalı sendikalara ait üye kayıt ve çekilme fişlerinin asılları getirtilerek yetki tespit tarihine göre yukarıdaki ilkeler doğrultusunda denetime elverişli olacak şekilde başvuru tarihinde çalışan işçilerin ve üyelerin isim isim listelenmesi ve sendika üyelerinin üyelik tarihi ile varsa üyelikten ayrılma neden ve tarihlerinin, başka sendikalara üyelikleri söz konusu ise bunlara ilişkin üyelik tarihleri ve varsa üyelikten ayrılma neden ve tarihlerinin gösterir rapor doğrultusunda yeniden inceleme yapılması gerekmektedir.
3- Davacı stajyer olarak çalışanların da çoğunluk hesabında dikkate alındığını ileri sürmüştür.
Mahkemece gerektiğinde tespit öncesi döneme ait aylık hizmet bordroları getirtilerek davacının temyiz dilekçesinde isimlerini belirttiği kişilerin ve davalı işveren tarafından dosyaya sunulan 29.01.2013 havale tarihli dilekçesi ekinde sunduğu listede part time öğrenci oldukları belirtilen kişilerin başka yerde eğitim alıp almadıkları, gerçek anlamda stajyer olup olmadıkları, iş yerindeki çalışmalarının staj mı, iş ilişkisi mi olduğu araştırılmaksızın hüküm kurulması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.