Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/18476 E. 2014/23738 K. 08.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18476
KARAR NO : 2014/23738
KARAR TARİHİ : 08.07.2014

MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2013/434-2014/122

DAVA :Davacı, eğitim gideri ve cezai şart alacaklarının ödetilmesine
karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili bankanın 4603 sayılı kanun ile özelleştirilmeye hazırlanmasını teminen yeniden yapılandırma sürecine alınarak KİT statüsünden çıkarıldığını, 4603 sayılı kanunda yer alan hükümler dışında, sektörde faaliyette bulunan diğer tüm özel bankalar gibi Bankalar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümleri ile genel hükümlere göre faaliyette bulunacak olan, sermayesinin % 74,9’u hazineye ait anonim şirket statüsünü haiz olup, çalışanların 4857 sayılı iş kanuna tabi olduğunu, müvekkili bankanın belirlediği norm kadro ve ihtiyaç çerçevesinde personel istihdamını dahili mevzuatı doğrultusunda yaptığını, davacı bankanın bu çerçevede uzman yardımcısı, servis görevlisi ve banko görevlisi unvanları altında istihdam yapmak üzere sınav ilanı yaptığını, sınav sonuçlarının açıklandığını, kazanan adaylar arasında yapılan mülakat sonucu başarılı olanların eğitime tabi tutularak bankada istihdam edilmeye başlandığını, davalının çalışmaya başladığı gün itibariyle bankaya “T. H.. Bankası AŞ Genel Müdürlüğünün 19/07/2008 tarihinde açtığı sınavı kazanmamı müteakip, tarafıma verilen (59817) sicil numarası ve uzman yardımcısı unvanı ile Bankacılık ve görevimin gerektirdiği yetkinlikleri kazanmak, mesleki ve kişisel gelişim ve davranışlarımı geliştirmek için bankaca verilecek eğitimlere katılmayı, eğitimler sonrası bankanın belirleyeceği göreve herhangi bir nedenle başlamaz ve göreve başladıktan sonra 5 yıl içinde bankadan istifaen ayrılır ya da bankaca iş sözleşmem iş kanunu hükümleri doğrultusunda haklı nedenle feshedilir ise bankaya (eğitim- konaklama bedelini ve 15.000,00 TL’yi) 5 gün (iş günü ) içinde nakden ve defaten ödemeyi, verilen süre içinde ödemeyi yerine getiremediğim taktirde, talep edilen tutarı, faizi ve sair masrafları ile birlikte ödemeyi, doğacak ihtilaflarda Ankara Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkisini kabul ve taahhüt ederim” ifadesinin yer aldığı taahhütnamesini imzalamak suretiyle eğitim gideri ve 15.000,00 TL ödemeyi taahhüt ve kabul ettiğini, ancak davalının taahhütnamesine aykırı olarak işe başladığı tarihten yaklaşık 12 ay sonra bankadaki görevinden ayrıldığını, böylece davalının bankaya karşı serbest iradesi ile vermiş olduğu taahhütnameyi çok kısa bir süre içinde ihlal ettiğini, eğitim bedeli ile 15.000 TL’yi ödeme yükümlülüğünün ortaya çıktığını, davacıya bu konuda ihtarname tebliğ edildiğini, verilen 10 günlük süre içinde ödemediğini iddia ederek eğitim gideri olarak 1.636,90 TL ve 15.000 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı işverenin, yazılı sınav ya da mülakat öncesi sınava girenlere sınavı kazanmaları halinde dava dilekçesinde bahsi geçen taahhütnameyi imzalayacakları yönünde bir ilan ya da söylemlerinin olmadığını, söz konusu taahhütnamenin davalının hür ve serbest iradesi ile gerçekleşmediğini, davalının bir anlamda taahhütnameyi imzalamaya mecbur bırakıldığını, davalının işbaşı yapacağı gün olan 24.11.2008 itibariyle davacı tarafından işe alınmanın şartı olarak davalı ve diğer sınavı kazananların önüne birtakım ağır yükümlülükler içeren matbu bir taahhütname konulduğunu ve bu taahhütname imzalanmadığı takdirde kimsenin işbaşı yapamayacağı ihtaratı (bir anlamda tehdidi) yapıldığını, o an için davalının yazılı sınav ve mülakatı geçmiş olması ve bu durumda tüm aile, eş ve dostunun haberdar olması ve bunun mutluluğunu yaşadığı bir anda böyle bir taahhütnamenin önüne konulması esnasında imzalamama durumunda uğrayacağı manevi acı ve işsizlik oranının bu denli yüksek olduğu dönemde uğrayacağı maddi kaybı düşünerek sırf bulduğu işi kaybetmemek için istemese de iradesi dışında imzalamak zorunda kaldığını, davacı banka çalışanlarının iş kanununa tabi olduğunu, sözleşme hürriyetinin İş Kanununun temel ilkelerinden olduğunu, BK madde 19’a da atıfla, dava konusu taahhütnamenin cezai şart içerdiğini, BK uyarınca iş sözleşmelerinde cezai şartların ancak sözleşme ve irade serbestisi kapsamında olduğu takdirde kabul edilebileceğini, söz konusu taahhütnamenin tek taraflı olduğunu, sadece davalıya cezai şart öngördüğünü, işveren lehine tek taraflı yüklenilen cezai şartın geçersiz olduğunu, davalı ve diğerlerine verilen seminerin eğitim olarak da yorumlanamayacağını, davalının çalıştığı bir dönemde verilen iç eğitim olduğunu, işe alınmadan önce yapılan bir eğitim olmadığını, davalı adına düzenlenmiş fatura vs. belge olmadığını, sağlanan eğitime karşılık fesih hakkının kısıtlandığı sürenin uzunluğunun cezai şartın geçerliliğini etkileyen bir unsur olduğunu, bu sürenin 5 yıl olarak belirlendiğini, bu durumun hakkaniyete uygun düşmediğini, davalının 7 günlük bir eğitim sürecinden geçirildiğini, ancak buna karşılık 15.000 TL cezai şart, eğitim masrafları ve 5 yıl feshetmeme yükümlülüğü altında bırakıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece bozma ilamına uyularak, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, işçi tarafından tek taraflı olarak taahhüt edilen cezai şart koşulunun geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bozmadan önce mahkemece verilen kararda eğitim gideri talebinin hüküm altına alınmasının davacı yararına usulü müktesep hak teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, bozmadan önce mahkemece verilen karar ve bozma ilamı kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, eğitim giderinin bozmadan önceki kararda kabul edilmesi ve bozma dışı bırakılması karşısında davacı yararına usulü kazanılmış hak olmuştur.
Bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda mahkemece eğitim gideri talebinin reddedilmesi hatalı olup, davacının usulü kazanılmış hakkının ihlali sonucunu doğurmuştur. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 08.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.