Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/16552 E. 2015/30648 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16552
KARAR NO : 2015/30648
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2013
NUMARASI : 2012/473-2013/692

Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının davalı ,, Otomotiv San.ve Tic. Ltd. Şti. işyerinde 15/06/2007 tarihinde mekanik teknisyeni olarak çalışmaya başladığını, davalının davacının hak ettiği fazla mesai, genel tatil ve hafta tatili alacaklarını alamadığını, davacının 2010 tarihinden itibaren ortakları ve iştigal konusu aynı olan diğer davalı ,, Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti’de çalışmaya devam ettiğini, sigorta primlerinin gerçek ücretler üzerinden gösterilmediğini, iş akdinin davacı tarafından 07/03/2012 tarihinde haklı nedenle sona erdirildiğini iddia ederek, kıdem tazminatı ile fazla çalışma, yıllık izin, hafta tatili ve genel tatil çalışma ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili; davacının davalı işyerinde 15/06/2007 tarihinden itibaren çalıştığını ve iş aktini hiç bir sebep göstermeden 23/01/2012 tarihli noter ihtarnamesi ile feshettiğini, davacının ihtarnamede dava dilekçesindeki iddialarına değinmediğini ve istifa iradesini ortaya koyduğunu, davacının başka firmada çalışmak için görüşme yapması sebebi ile işten ayrıldığını ve davacının iş görüşmesi yaparak görüştüğü firma ile anlaşamaması sebebi ile davalı işyeri ile irtibata geçerek davalı işyerinde tekrar çalışmak istediğini beyan ettiğini, istifa iradesini ortaya koyan davacının kıdem tazminatı alacağı olmadığını, davacının çalışma koşullarında değişiklik yapılmayarak işletmesel sebepler ile davalı işverenliğe ait grup şirketlerden bir diğerine geçişinin yapılmasının esaslı bir değişiklik olmadığından davacı iddialarının yerinde olmadığını, çalışanların maaşlarının ücret bordrolarında göründüğü şekilde ödendiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda avanın kabulü ile kıdem tazminatı ile fazla çalışma, yıllık izin, hafta tatili ve genel tatil ve milli bayram çalışma ücretlerinin davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalılar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Ayrıca hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yükümlülüklerin gerekçeye uygun olarak açıkça belirtilmesi, birden fazla davalı var ise sorumluluklarının belirlenmesi gerekir. Aksi durum infazda tereddüte yol açacaktır.
Davacı taraf, davalı iki şirket aleyhine dava açmış, önce birinde işe girdiğini, daha sonra diğerinde çalışmaya devam ettiğini, şirketler arasında organik bağ olduğunu iddia etmiş, davalılar ise grup şirketleri arasında naklin esaslı değişiklik olmadığını savunmuş, Mahkemece, iki davalı bulunmasına rağmen sorumluluklarının ne şekilde olduğu gerekçelendirilmeden, hüküm altına alınan alacakların davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Mahkemece gerekçede davalıların sorumluluk şekli belirlenmeden, tanınan hakların ve yükümlülüklerin hangi taraf veya taraflara ait olduğu açıkça belirtilmeden özellikle iki davalı olmasına rağmen, davalıdan tahsili şeklinde hüküm kurularak kararın infazında tereddüte yol açacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 02/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.