YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14754
KARAR NO : 2015/27697
KARAR TARİHİ : 07.10.2015
MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Yerel mahkemece verilen kararın taraflar avukatları tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 19.11.2012 gün ve 2010/29174 Esas, 2012/38195 Karar sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, “…davacının, imzaladığı 16.05.2006 tarihli ibraname baskı altında alınan ve irade fesadı nedeniyle geçersiz olan belgelerden olup, itibar edilmemiştir. Zira mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 30/2-son cümlesi ve yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 38/2. maddesi bu gibi hallerde korkutmanın varlığını kabul etmektedir. Bu nedenlerle Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığının bozma ilamına uyulmamış ve mahkememizin 21.04.2010 tarihli kararında direnilmesi kanaatine varılmıştır” gerekçesi ile bozmaya karşı direnilmiştir.
Direnme kararının süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiş olup, Dairemizin 6352 sayılı kanunun 40. maddesi ile eklenen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ikinci maddesi uyarınca öncelikle inceleme yetkisi olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Yerel mahkemece verilen kararın taraflarca temyizi üzerine, Dairemiz tarafından, “Davacı, ücretlerin düşürülmesine ilişkin bu belgenin irade fesadı yaratacak şekilde ve baskı altında alındığını ileri sürmüş olup buna ilişkin her hangi bir delil toplanmamıştır. Yerel mahkemece, işçi ücretlerinden İş Kanunu 62. maddesi uyarınca indirim yapılamayacağı gerekçesiyle dava kabul edilmişse de İş Kanunu 22. maddesi göz önüne alındığında gerekçe yerinde değildir. Emsal nitelikteki İş Mahkemesinin 2009/121 E-752 K sayılı dosyası farklı bir gerekçeyle bozulmuş olup, mahkemece ücretlerin düşürülmesine ilişkin belgede irade fesadı olup olmadığı araştırılarak sonuca gidilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır ” gerekçesi ile bozma kararı verilmiştir.
Yerel mahkemece “Somut olayda her ne kadar, kamu kurumu niteliğinde bulunan belediye işveren durumunda ise de, işverenden gelen talepler çerçevesinde işçinin hareket etmediği durumlarda işçi aleyhine sonuçlar ortaya çıkacağı aşikardır. Aksi taktirde hayatın olağan akışı içinde hiçbir işçi, günlük yevmiyesi 39,924 TL’den 28,00 TL’ye düşürmeyi sağlayacak belgeyi imzalamaz. Dolayısıyla davacının, imzaladığı 16.05.2006 tarihli ibraname baskı altında alınan ve irade fesadı nedeniyle geçersiz olan belgelerden olup, itibar edilmemiştir. Zira mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 30/2-son cümlesi ve yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 38/2. maddesi bu gibi hallerde korkutmanın varlığını kabul etmektedir. Bu nedenlerle Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığının bozma ilamına uyulmamış ve mahkememizin 21.04.2010 tarihli kararında direnilmesi kanaatine varılmıştır” gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Davacı işçinin sendika üyesi işçi olarak davalı belediyede çalışırken 05.04.2004 tarihinde üyelikten istifa ettiği ve yevmiyesi 39,92 TL iken 28.00 TL’ye düşürüldüğü, İş Kanunu’nun 22. maddesine uygun değişikliğin gerçekleştirilmediği, aynı uygulamanın çok sayıda işçi için yapıldığı, 15.5.2006 tarihinde ve davacı işçinin çalıştığı sırada düzenlenen ibranamenin geçersiz olduğu görülmekle direnmenin doğru olduğu, yerel mahkemesince bu hususun düzeltildiği anlaşıldığından, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ek ikinci maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 07/10/2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.