Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/14329 E. 2014/30782 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14329
KARAR NO : 2014/30782
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2014
NUMARASI : 2012/452-2014/15

DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili; davalı tarafça müvekkilinin iş akdinin haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini, davacının ikale sözleşmesini özgür iradesi ile imzalamadığını, ibraname ve ikale sözleşmesinin imzalandığı sırada davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı işverence davacıya hangi haklardan yoksun kalacağının da açıklanmadığını ileri sürerek; davacının işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili; davacının iş akdinin ikale sözleşmesi ile son bulduğunu ve bu nedenle işe iade talebinde bulunamayacağını savunarak; davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, davacının bakiye ihbar tazminatı ile prim alacağı bulunduğu, davalı tarafça ikale sözleşmesi kapsamında kararlaştırılan ilave ödemenin yapılmadığı gibi eksik ödemede bulunulduğu dolayısıyla davacı lehine makul yararın sağlanmadığı gerekçesi ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Ç)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
D)Gerekçe:
İşçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi ve feshin geçersizliğini isteyebilmesi için, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi gerekir. İşçi ve işveren iradelerin fesih konusunda birleşmesi, bir taraf feshi niteliğinde değildir. İş Kanununda bu fesih türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren bir açıklamanın (icap) ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma sözleşmesi (ikale) kurulmuş olur. Bozma sözleşmesinin şekli, yapılması, kapsam ve geçerliliği Borçlar Kanunu hükümlerine göre saptanacaktır. Buna karşılık iş sözleşmesinin bozma sözleşmesi yoluyla sona erdirilmesi, İş Hukukunu yakından ilgilendirdiği için ikalenin yorumunda iş sözleşmesinin yorumunda olduğu gibi genel hükümler dışında İş Hukukunda yararına yorum ilkesi göz önünde bulundurulacaktır.
Bozma sözleşmesinin Borçlar Kanunun 23-31. maddeleri arasında düzenlenmiş olan irade fesadı hallerinin bozma sözleşmeleri yönünden titizlikle ele alınması gerekir. Bir işçinin bozma sözleşmesi yapma konusundaki icap veya kabulde bulunmasının ardından işveren feshi haline özgü iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak istemesi ve yasa gereği en çok bir ay içinde işe iade davası açmış olması düşündürücüdür.
İş ilişkisi taraflardan her birinin bozucu yenilik doğuran bir beyanla sona erdirmeleri mümkün olduğu halde, bu yola gitmeyerek karşılıklı anlaşma yoluyla sona erdirmelerinin nedenleri üzerinde de durmak gerekir. Her şeyden önce bozma sözleşmesi yapma konusunda icapta bulunanın makul bir yararının olması gerekir. İş ilişkisinin bozma anlaşması yoluyla sona erdirildiğine dair örnekler 1475 sayılı İş Kanunu ve öncesinde hemen hemen uygulamaya hiç yansımadığı halde, iş güvencesi hükümlerinin yürürlüğe girmesinin ardından özellikle 4857 sayılı İş Kanunu sonrasında giderek yaygın bir hal almıştır. Bu noktada, işveren feshinin karşılıklı anlaşma yoluyla fesih gibi gösterilmesi suretiyle iş güvencesi hükümlerinin dolanılması şüphesi ortaya çıkmaktadır. Bu itibarla irade fesadı denetimi dışında tarafların bozma sözleşmesi yapması konusunda makul yararının olup olmadığının da irdelenmesi gerekir. Makul yarar ölçütü, bozma sözleşmesi yapma konusunda icabın işçiden gelmesi ile işverenden gelmesi ve somut olayın özellikleri dikkate alınarak ele alınmalıdır.
Somut olayda, davacının iş akdinin karşılıklı anlaşma yolu ile sona erdirilmesi yönündeki teklifin (icabın) davalı işverenden geldiği ve taraflarca imzalanan ikale sözleşmesinde davacıya kıdem ve ihbar tazminatlarının yanı sıra 10 brüt maaş tutarında bir ek ödeme yapılmasının da kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vekilince, müvekkilinin ikale sözleşmesini özgür iradesi ile imzalamadığı iddia edilmiş ise de, bu iddiayı ispatlayan herhangi bir delil ortaya konulmamıştır.
Her ne kadar mahkemece, davalı işverence davacıya eksik ödemede bulunulduğu, dolayısı ile makul yararın sağlanmadığı gerekçesi ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiş ise de; taraflarca imzalanan ikale sözleşmesinde öngörülmüş olan makul yarar ile diğer alacakların ödenmemesinın açılması muhtemel başka bir davanın (alacak davası) konusu olabileceği bu durumun ikale sözleşmesini geçersiz kılmayacağı gözetilmeksizin, davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4. Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 79.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak, 23.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.