Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/14326 E. 2014/30784 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14326
KARAR NO : 2014/30784
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2014
NUMARASI : 2013/180-2014/68

DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili davacının Genel Müdür Yardımcısı olması nedeniyle iş güvencesi kapsamı dışında bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının şirketi tek başına temsile yetkili olmadığı, fesihten önceki organizasyon şemasında davacının genel müdür yardımcılarından biri olarak görünse de fesihten sonraki döneme ait organizasyon şemalarının bulunmadığı, işçi alma ve çıkarmada davacının tek yetkilinin olmadığı gerekçeleri ile iş güvencesi kapsamında olduğu ve feshin geçerli nedene dayandığından ispatlanamadığından bahisle davanın kabulüne ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Karar süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, işveren vekiline temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir(26.05.2008 gün ve 2007/35929–2008/12484 sayılı karar).
Dosya içeriğine göre davalı şirkette Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin geçerli nedene dayalı olarak feshedildiği savunulmuştur. Davacının Genel Müdür Yardımcısı olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının iş güvencesi kapsamında olup olmadığının belirlenmesi bakımından işletmenin bütününü tek başına sevk ve idare etmesi ya da işçi alma ve çıkarma yetkisine sahip olması önemli değildir. İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilinin yardımcısı olması yeterlidir. Öte yandan, işletme yönetiminin sonucu olarak yapılan işbölümü nedeniyle görev ve sorumluluk alanının sınırlanmış olması da iş güvencesi hükümlerinin kapsamı dışında kalmak açısından “işveren vekili yardımcısı” niteliğini etkilemez. Mevcut olgulara göre davacı işveren vekili yardımcısı olduğundan iş güvencesi hükümleri kapsamı dışında kalmaktadır. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-)Yerel Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)Davanın REDDİNE,
3-)Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-)Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 54.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500.- TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 23.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.