Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/13722 E. 2014/30799 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13722
KARAR NO : 2014/30799
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 18. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2014
NUMARASI : 2013/760-2014/22

DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin iş akdinin geçerli bir neden olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini ileri sürerek; feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili; davacının pek çok kez sözlü olarak uyarılmasına rağmen, ziyaret etmesi gereken iş yerlerine ziyaret yapmadığını, yükümlü bulunduğu tanıtım görevini gereği gibi ifa etmediğini, bölge müdürlüğüne haber vermeksizin ve izin almaksızın mesai saatlerinde evde bulunduğunu tespit edildiğini bu konuda savunmasının aldığını, davacının bu durumu ikrar ettiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, davacının 04.07.2012 tarihinde ziyaret programı kapsamında bulunması gereken yerlerde değilde evde olmasına karşın, amirlerine görev yerinde olduğunu beyan ettiğinin anlaşıldığı, davacı tarafça 04.07.2012 tarihinde raporlu olduğuna dair belge ibraz edilmiş ise de, söz konusu sağlık raporunun davacı hakkında tutanak tutulduktan sonra alınmış olma ihtimalinin de bulunduğu, davacının amirleri ile yaptığı telefon konuşmasında programı gereği Pendik’te olduğunu söyleyip gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu ve bu şekilde aradaki güven ilişkisini sarstığı gerekçesi ile feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilmiş ve davanın reddine karar verilmiştir.
Ç)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
D)Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/2 maddesi uyarınca “feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir”. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli (veya haklı) olduğunu kanıtlayacaktır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir. (04.04.2008 gün ve 2007/29752 Esas, 2008/7448 Karar sayılı ilamımız).
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması rizikosundan kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih nedeninden de bahsedilemez.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği du¬rumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesinde düzenlenen 6 iş günlük nispi ve bir yıllık mutlak hak düşürücü süre aynı yasanın 25. maddesinde ki haklı nedenlerle bildirimsiz fesihlerde uygulanacak olup, 18 ve devamı maddelerinde düzenlenen geçerli fesih hallerinde uygulanacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Dairemiz geçerli nedenle fesihte bu süreyi, makul bir süre olarak belirlemiş ve işverenin feshe konu geçerli nedeni öğrendikten sonra, fesih hakkını makul süre içinde kullanması gerektiğini, bu süre geçtikten sonra yapılan feshin geçersiz olacağını belirtmiştir(12.9.2005 gün ve 2005/24429Esas,2005/29361Karar sayılı ilamı).
Dosya içeriğine göre tıbbi tanıtım temsilcisi olarak çalışan davacının 04.07.2012 tarihinde programı kapsamında gerçekleştirmesi gereken ziyaretleri yapmadığı ve mesai saatlerinde evde olduğunundan bahisle aynı tarihte tutanak tutulmuştur. Davacının 06.07.2012 tarihinde bu olay nedeni ile savunması alınarak, iş akdi 06.08.2012 tarihinde İş Kanunu’nun 17 ve devamı maddeleri uyarınca feshedilmiştir. Hem fesih bildiriminde hem de tutulan tutanakta, davacının evde olmasına karşın amirlerine programı kapsamındaki ziyaretleri gerçekleştirdiğine dair beyanda bulunduğu yönünde bir ifade yer almamaktadır. Tutanak mümzileri davalı tanığı olarak verdikleri ifadelerde bu hususu dile getirmişler ve davacının evde olmasına karşın ziyaretleri gerçekleştirdiğini söylediğini beyan etmişlerdir. Davacının gerçeğe aykırı beyanda bulunduğuna dair davalı tanık beyanları dışında herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davacı savunmasında “02.07.2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonrasında, 03.07.2012 tarihinde ağrılarının arttığını ve aldığı ilacın etkisi ile uyuya kaldığını sabah uyandığında ise mesaiye geç kaldığını, işverence tutulan tutanağın evinin önünde kendisine tebliğ edildiğini” bildirmiştir. Davacı yargılama sırasında, 04.07.2012 tarihinde 1 gün istirahatli olduğuna dair rapor ibraz etmiştir.
Davacının, 04.07.2012 tarihindeki olaya ilişkin olarak 06.07.2012 tarihinde savunması alınmış olup, iş akdi tam 1 ay sonra 06.08.2012 tarihinde feshedilmiştir. Davalı tarafça iş akdinin geçerli nedene dayalı olarak feshedildiği savunulmuş ise de, yukarıda belirtildiği üzere işverenin feshe konu geçerli nedeni öğrendikten sonra, fesih hakkını makul süre içinde kullanması gerekmektedir. Davacı savunmasını verdikten sonra müteaddit defalar rapor almış ise de, davacının raporlu olması iş akdinin feshine engel teşkil etmeyeceğinden feshin makul sürede yapılmadığı gözetilmeksizin ve yerinde olmayan gerekçelerde yazılı şekilde davanın reddine hükmedilmesi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davalı tarafından gerçekleştirilen feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3. Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat takdiren 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4. Davacı işçinin işe iadesi için davalı işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6. Davacının yapmış olduğu 54.60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacı vekiline iadesine,
Kesin olarak oybirliği ile 23.10.2014 günü karar verildi.