YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12895
KARAR NO : 2014/30955
KARAR TARİHİ : 24.10.2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2014
NUMARASI : 2012/803-2014/49
DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılardan T.C. Sağlık Bakanlığı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01/10/2002 tarihinden itibaren asıl işveren olan T.C. Sağlık Bakanlığı ‘ na bağlı Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastahanesinde yemekhane görevlisi olarak çalışmaya başladığını, sigorta kayıtlarının taşeron şirket olan C.. Taahhüt Pazarlama Şirketi adına yapıldığını, Dev Sağlık İş Devrimci Sağlık İşçileri Sendikasına üye olduğunu ve sendikanın aldığı karara bağlı olarak hizmet akdi devam ederken imzalatılmak istenen ibranameyi imzalamadığını, iş akdini bu nedenle 14/07/2012 ‘ de kötüniyetli olarak feshedildiğini, fesih bildiriminin yapılmadığını ancak işe başlatılmayarak eylemli olarak feshin yapıldığını, yıllardır işini gereği gibi yerine getirdiğini, ortada fesih için neden olmadığını, sendikal hareket nedeniyle feshe maruz kaldığını, taşeron şirketlerin değişmesine rağmen aralıksız olarak sürekli aynı işte aynı işyerinde çalıştığını iddia ederek işe iadesini ve sendikalar kanunu md 31 gereği 1 yıllık ücretten az olmamak kaydı ile tazminat ve boşta geçen süreye ait 4 aylık tazminatı talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı T.C. Sağlık Bakanlığı vekili, davacının davalı şirket çalışanı olduğunu, ücret zesaire tüm ödemeleri şirketin karşılığını, kendisinin ihale makamı durumunda olduğunu, işçilere ait tüm kanuni yükümlülüklerin yükleniciye ait olduğunu, davacıyı işe alma ya da çıkarma yetkisinin hastahaneye ait olmadığını, bu nedenle davada taraf ehliyetinin bulunmadığını, asıl işveren olarak kabul edilse dahi işe iadesinin alt işveren ait olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Canlar şirketi vekili, ihaleyi kazanarak işi üstlendiğini,kısa süreli olarak işçileri çalıştırdığını, iş akdinin ihalesi kaybetmiş olmaları ve işi başka bir şirketin üstlenmesi nedeniyle sona erdirdiklerini, sendika üyeliğiyle alakalı bir fesih olmadığını, 1 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğin , husumet itirazının olduğunu, davacının asıl işveren yanında işe iadeyi talep ettiğini, emsal davaları husumet nedeniyle kazandıklarını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı T.C. Sağlık Bakanlığı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
Mahkemece yapılan yargılama sonunda tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmeden, hangisinin neden dolayı üstün tutulduğuna ilişkin gerekçeler dahi açıklanmadan sadece “dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgeler incelenmiş, dosya konusunda uzman bilirkişiye verilerek rapor alınmış, alınan bu rapor dosya içeriğine, bilimsel verilere, yasa ve usule uygun bulunarak itibar edilerek davanın kabulü yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur” şeklindeki soyut açıklama ile gerekçesiz olarak hüküm kurulması hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 24.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.