Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/11987 E. 2015/27274 K. 05.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11987
KARAR NO : 2015/27274
KARAR TARİHİ : 05.10.2015

MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının 09/05/1990 – 01/11/2010 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, bakiye 45.000,00 TL yıllık izin alacağı için yapılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durdurulduğunu iddia ederek, yıllık izin alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının tüm izin ücretlerinin 10/11/2010 tarihinde davalı bankanın Trabzon şubesi nezdindeki davacı hesabına yatırıldığını, davacının hiçbir hak ve alacağı kalmadığını savunarak, kötüniyetli takip nedeniyle %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektiği gerekçesiyle icra inkar tazminat talebinin reddine hükmedilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçilik alacaklarıyla ilgili olarak yapılmış olan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında icra inkar tazminatına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Yasada gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Özellikle, işçinin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 sayılı İş Kanununun 8 ve 28. maddelerinin işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu likit alacak kavramını açıklamıştır. Yargıtay’a göre; “Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez. Diğer bir anlatımla, icra inkar tazminatı, alacaklının genel mahkemede açtığı itirazın iptali davası sonucunda borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi durumunda alacaklı yararına hükmolunan icra hukukuna özgü bir tazminattır. Borçlunun ne kadar borçlu olduğunun saptanması ve itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesi ön koşuldur. Borçlunun ödeme emrine karşı itirazın yapıldığı andaki durumu itibariyle haksızlığı saptanacak ancak haklı çıkma durumuna uygun alacak miktarı esas alınarak alacaklı yararına icra inkar tazminata hükmedilmesi gerekecektir(HGK. 14.07.2010 gün ve 2010/19-376 E, 2010/397 K, HGK)”.
Görüldüğü gibi likit olma ölçütünde Yargıtay; “Alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olmasını ya da belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması”nı aramaktadır.
Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir.
Somut olayda, davacının kıdemi ve ücreti konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Yıllık ücretli izin alacağı izin defterinin veya eşdeğer bir belgenin sunulması ile belirlenebilecektir. İşçinin yıllık izin hakkı özünde tartışmalı olmayıp, aksine işveren işçinin ne kadar yıllık izin hakkının bulunduğunu belirleyebilecek durumdadır. Bu nedenle işverenin borçlu olduğunu düşündüğü kısım dahil tüm miktara itiraz etmesi işvereni kısmen kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatı ödeme yükümlülüğü altına sokacaktır. Açıklanan nedenlerle takibe konu asıl alacak miktarı likit olduğundan, kabulüne karar verilen ve takibe konu edilen 10.000 TL alacak bakımından icra inkar tazminatının kabulü gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalıdır.
3-Davacı bilirkişi raporundan sonra itirazın iptali davasına konu ettiği miktar dışında kalan kısım için ıslah talebinde bulunarak bu kısmın tahsilini talep etmiş olup, dava, bu miktar yönünden artık alacak davası niteliğindedir. Bu talep hakkında tahsil hükmü kurulması gerekirken hak düşürücü sürenin geçirilmesi gerekçesine dayanılarak talebin reddi isabetsizdir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 05/10/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, icra inkar tazminatı noktasında toplanmaktadır.
Davacının icra takibinde bulunduğu alacağının tamamını hak etmediği yönünde davalı tarafından itirazda bulunulmuştur.Davacının yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığı konusunda davalının yemin teklifi üzerine; davacının 2010 yılına ait 15 günlük yıllık iznini kullandığının anlaşılmasına ve sonuç olarak davalının itirazında kısmen haklı çıkmış bulunmasına göre, mahkemenin icra inkar tazminatı isteğinin reddi kararının bu yönüyle doğru olduğu ve hükmün onanması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyorum. 05.10.2015