Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2014/10897 E. 2014/14908 K. 08.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10897
KARAR NO : 2014/14908
KARAR TARİHİ : 08.05.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 22. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2013
NUMARASI : 2013/781-2013/208

DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta sonu ve resmi tatil ücreti, dini bayram ücreti, yıllık izin ücreti ile prim alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, dava hakkında görevsizlik kararı vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait 34 ….. plakalı ticari takside şoför olarak 2001 yılından beri çalıştığını, günlük tahsilatın % 30 unu davalının davacıya verdiğini, bunun da en az 60 TL olduğunu, sigortasının yapılmadığını, davacının da tarım Bağ kur primi ödediğini, iş akdinin haklı ve geçerli bir neden olmaksızın sona erdirildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davalının esnaf olması ve takside çalışanın 3 kişiden az olması sebebiyle iş kanunu hükümlerinin uygulanamayacağını, taksiyi davalının 30.06.2006 tarihinde satın aldığını bu sebeple 2001 yılından beri çalıştığı iddiasının mesnetsiz olduğunu, işçi olarak çalışmadığını, araç plakasını kiralamak sureti ile kiracı olarak taksi plakasını işlettiğini, savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, taraflar arasında hizmet akdinin unsurlarından bağımlılık ve ücret unsurlarının bulunmadığı, sabit bir ücret ile çalışmadığı, tanık beyanları, SSK hizmet kaydının yapılmamış olması, davalı tanığının beyanını dikkate alarak davacının taksiyi davalıdan kiraladığı aralarında hasılat kirası ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davacı davalıya ait ticari takside şöför olarak hizmet akdine dayalı şekilde çalıştığını iş akdine haksız son verildiğini iddia ederek işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı ise taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğunu savunmuştur.
Mahkemece savunmaya değer verilerek görevsizlik kararı verilmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava “iş mahkemesi sıfatıyla” açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda asliye hukuk mahkemesi tarafından, verilecek bir ara kararı ile davaya “iş mahkemesi sıfatıyla ” bakmaya devam olunur.
Davanın, İş Kanunu kapsamı dışında kalması halinde, Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırıdır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesi uyarınca, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanununun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümleri uygulanmaz.
507 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde “İster gezici olsun ister bir dükkân veya bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar, ticarî sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına kayıtları gerekmeyen, ayni niteliğe (sermaye unsuru olsun olmasın) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin 1 inci maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu kanun hükümlerine tabidir” denilmektedir.
507 sayılı Kanun, 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 76 ncı maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin ikinci cümlesi ile diğer yasaların 507 sayılı Yasaya yaptıkları atıfların 5362 sayılı Yasaya yapılmış sayılacağı açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinde 507 sayılı Yasaya yapılan atıf, 5362 sayılı Yasaya yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede esnaf ve sanatkâr tanımı değiştirilmiştir. Yeni yasanın 3 üncü maddesine göre esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak belirtilmiştir. 507 sayılı Yasada yazılı olan “geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin” sözcüklerine yeni yasada yer verilmemiştir. Yeni yasanın değinilen hükmü karşısında, 21.06.2005 tarihinden sonraki dönem açısından İş Kanununun kapsamı belirlenirken, “geçimini münhasıran bu işten sağlama” ölçütü dikkate alınmamalıdır.
5362 sayılı Yasadaki düzenleme ile esnaf ve tacir ayrımında başka ölçütlere yer verilmiş olup, kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlük yapanların da ekonomik sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aşmaması ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekecektir. 507 sayılı Yasa döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi kişilerin de bu yeni ölçütler çerçevesinde esnaf sayılmama ihtimali ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran düşük gelirli taksi ve minibüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir. Dairemizin 2008 yılında vermiş olduğu kararlar bu doğrultudadır (Yargıtay 9.HD. 28.4.2008 gün 2008/ 3568 E, 2008/ 10904 K.).
5362 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkâr faaliyeti kapsamında kalan işyerinde üç kişinin çalışması halinde, 4857 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin (ı) bendi uyarınca, bu işyeri İş Kanununun kapsamının dışında kalmaktadır. Maddede üç işçi yerine “üç kişi”den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri 4857 sayılı Yasaya tabi olacaktır.
Somut olayda dosya içeriğinde mevcut davalının araç sahibi, davacının şöför olarak imzaladığı belge de “ 01.04.2001- 30.04.2012 yılları arasında şöför olarak çalıştığım 34 TAS 94 plakalı ticari taksiyi ve taksimetreyi çalışır ve aktif olarak teslim ettim. ” şeklinde yazılıdır. Davalı vekili bu belgenin davalının yaşından ve okuma yazmasının tam olmamasından faydalanarak kötüniyetle imzalatıldığını savunmuş ancak savunmasını kanıtlayacak bir delil sunmamıştır.
Yine davacı tarafından sunulan 01.04.2001 tarihli, davacının personel olarak imzaladığı, işverenin 34 TAS 94 plakasının gösterildiği sözleşmede; davacının çalışma süresi 15 saat ücreti brüt 354.60 TL ve taksi şöförü olarak iş kanunu hükümleri çerçevesinde çalışacağı kararlaştırılmıştır.
34….. plakalı ticari taksinin sahibi 30.06.2006 tarihinden beri davalı C.. B..’ dır.
Davalı tarafından dosyaya yazılı bir kira sözleşmesi sunulmamıştır.
Davacı tanıkları davacının yaklaşık 10 yıldır sadece davalıya ait ticari taksiyi kullandığını, ne kadar maaş aldığını bilmediklerini ancak taksilerde ki genel uygulamanın günlük yevmiye şeklinde olduğunu, şoförün günlük topladığı paranın %30′ unu alıp gerisini mal sahibine verdiğini ifade etmişlerdir.İşçi ile işveren arasında ücretin ödeme şekli birçok şekilde kararlaştırılabilir. Mahkemece, taraflar arasında işçi-işveren ilişki olduğu halde ücretin ödenme şekli nazara alınarak taraflar arasında hizmet ilişkisinin bulunmadığı kabul edilemez.
Davalı tanığının anlatımlarından da taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğu sonucuna varılamaz.
Dosya içeriğinde mevcut yazılı sözleşmeler, davacı tanıklarının anlatımları ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında hizmet akdi ilişkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Ancak hizmet akdi ilişkisinin İş Kanunu’ndan mı yoksa Borçlar Kanunu’ndan mı kaynaklandığı tespit edilmelidir.
Davacı hem 507, hem de 5362 sayılı Kanun döneminde çalışmıştır.Bu sebeple davalının her iki yasa dönemi açısından ayrı ayrı esnaf tanımı içinde olup olmadığının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan yasal ilke kararımız doğrultusunda davalının esnaf olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre görev hususunun düşünülmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile taraflar arasında kira ilişkisi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.05.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.