YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9635
KARAR NO : 2014/3175
KARAR TARİHİ : 04.02.2014
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 04.02.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
29.05.2012 günü ve sonrasında çalışanların bir kısmı tarafından davalı işyerinde gerçekleştirilen eyleme davacının katılıp katılmadığı ve eylem sebebiyle davalı işverence gerçekleştirilen feshin haklı veya geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ışığında somut olay incelendiğinde;
Davacı işçinin üyesi olduğu sendika ile davalı şirket arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin devamı esnasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verilen bir teklifle hava iş kolunun grev yasağı kapsamına alınmak istenmesi üzerine bu teklifin yasalaşmasını engellemek isteyen ilgili sendikanın 28.05.2012 günü saat 22.48’de mensuplarına “Çok acil, tüm muhalefet partilerinin karşı çıkmalarına, basın açıklamamızda tüm üyelerimizin karşı çıkışına rağmen grev hakkımıza yasak getiren yasanın 29.05.2012 yarın TBMM de çok büyük bir hızla gündeme alınacağı bilgisi alınmıştır. Bu haber sonrası tüm normal vardiyalı ve uçuş üyelerimiz bu ağır hak kaybı ihtimali ile 29.05.2012 tarihinde, lokal saatle 03.00-24.00 arası kendilerini göreve hazır hissetmeyeceklerini bildirmişlerdir. Grev haktır, kaybedersek ömür boyu kaybedeceğiz, Toplu İş Sözleşmesi de Yüksek Hakemde budanacaktır. Şimdi haklar için ailemiz için çocuğumuz için birlikte ve birlikte” yazılı mesajı gönderdiği, davacı işçinin bu çağrıya uyduğu, akabinde de işverence iş akdinin feshedildiği ve süresi içerisinde eldeki işe iade davasının açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Anılan eylem sonucu Türk Hava Yollarına ait 233 seferin iptal edildiği, çok sayıda seferin gecikmeli olarak yapıldığı ve binlerce yolcunun mağduriyet yaşadığı hususları ile tam olarak somutlaştırılmış olmamakla birlikte bu durumun oldukça yüksek değerde bir zarara sebebiyet verdiği de açıktır.
İşçilerin, ortak ekonomik ve sosyal menfaatlerini ilgilendiren konularda tepkilerini toplu eylem yoluyla ifade etme haklarının bulunduğu tartışmasızdır. Ancak, bu hakkın sınırsız bir şekilde kullanılması düşünülemez. Her hak gibi bu hakkın kullanılmasında da ölçülülük ilkesine uyulmalıdır.
İşyeri ve yapılan işin niteliği dikkate alındığında, işin durması veya önemli bir ölçüde aksaması hizmetin sürekliliğini ve güvenliğini olumsuz etkileyecek niteliktedir. Bu sebeple ölçülülük ilkesi bağlamında eylemin süresi de önem arz edecektir. Eylemin süresi itibariyle ölçülülük ilkesinin ihlal edilip edilmediğinin belirlenmesinde eylemin yöneldiği muhatap ve amaç, kamu yararı, işin ve işyerinin özelliği göz önünde bulundurulmalıdır.
Eyleme katılan işçilerin, hava iş kolunda getirilmek istenen grev yasağının kendi haklarını tehdit ettiğinden bahisle, kamuoyu oluşturmak amacıyla protesto eyleminde bulunmak, uğrayacakları olası mağduriyetler konusunda dikkat çekmek, bir anlamda yasama organınca yapılmak istenen değişikliği engellemek gibi meşru bir amaç güttükleri de bellidir.
İşçilerin seslerini ve haklılıklarını ülke gündemine taşımak işlevini aşacak biçimde uzun süreli çalışmaktan kaçınmaları ve hizmeti esaslı şekilde aksatarak önemli ölçüde zarara neden olmaları hâlinin ise yukarıda belirtilen ölçülülük ilkesiyle bağdaşmayacağı izahtan varestedir.
Somut olaya dönüldüğünde; olay günü gerçekleştirilen iş bırakma eylemi nedeniyle davalı işyeri olan Türk Hava Yollarında yürütülen işin önemli derecede aksadığı, eylemin yirmi saat sürdüğü, 233 seferin iptali ile bir çok seferin rötarlı gerçekleşmesine buna bağlı olarak da çok sayıda yolcunun mağduriyetine neden olduğu, kesin rakam çıkartılmış olmamakla birlikte önemli miktarda olacağı kesin olan olası zarara ve ondanda önemlisi uluslararası uçan bir havayolu şirketi için çok daha önemli olan marka değerine zarar verdiği ve özellikle eyleme sebebiyet veren tasarrufun yasama organına ait oluşu karşısında talebin davalı işverence karşılanmasının mümkün olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde gerçekleştirilen eylemde ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği kabul edilmelidir.
Açıklanan gerekçelerle davacının söz konusu davranışı, fesih için haklı sebep niteliğindedir. Ancak, fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre Disiplin Kurulu Kararı alınmadan yapılacak feshin haksızlığı kabul edildiğinden bu gerekliliğe uyulmadan gerçekleştirildiği anlaşılan fesih haklı değildir.
Öte yandan, Disiplin Kurulu Kararının alınmamış olması feshi haksız hale getirmekte ise de, Yargıtay uygulamasına göre geçerli sebebi ortadan kaldırmadığından, davalı işverence yapılan feshin geçerli sebebe dayandığı kabul edilerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, işe iade isteminin kabulüne ilişkin hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini düşündüğüm için onama yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum. 04.02.2014