YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9536
KARAR NO : 2014/2583
KARAR TARİHİ : 30.01.2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2013/175-2013/402
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılardan T.. B.. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili davalı .. Tıbbi Malz. San. Tic. Ltd. Şti.’nin davalı T.. B..’nın taşeronu olduğunu, müvekkilinin T.. B..’nın bünyesindeki Arnavutköy Devlet Hastanesinde laboratuvar teknikeri sıfatıyla çalıştığını, 10/06/2010 tarihinde dava dışı taşeron Ene Medikal Ltd. Şti.’ye bağlı olarak davalı T.. B..’na ait hastanede çalışmaya başladığını, taşeronun değişmesi sonucunda davalı ..Tıbbi Malzeme Ltd. Şti’ne bağlı olarak 03/05/2012 tarihinden itibaren istihdam edildiğini, 08/04/2013 tarihine kadar aralıksız çalışmaya devam ettiğini, davalılar arasındaki alt-üst işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunu beyan ederek feshin geçersiz olduğunun tespiti ile davacının T.. B.. nezdindeki işine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı T.. B.. vekili müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, davacı ile müvekkili Bakanlık arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının taşeron firmanın elemanı olduğunu, hastane ile davalı şirket arasında davacının iddia ettiği gibi asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığını, davalı T.. B..’nın bazı hizmetlerin yürütülmesi için ihale kanunu kapsamında hizmet satın aldığını, ihale makamı konumunda bulunduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili müvekkili şirketin T.. B..’na bağlı Arnavutköy Devlet Hastanesinin laboratuvar hizmet alım işini ihale ile üstlendiğini, davacının 03/05/2012 tarihinde çalışmaya başladığını, ihalenin sonradan başka bir yükleniciye devri ile 08/04/2013 tarihinde iş sözleşmesinin de aynı zamanda sona ermesi de dikkate alınarak kendisi ile imzalan belirli iş sözleşmesinin 2’nci maddesi uyarınca herhangi bir bildirim yapılmadan iş akdinin kendiliğinden sona erdiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davalı T.. B..’na ait asıl işin alt işverene devredildiği bunun mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davalılar arasında muvazaalı bir ilişki bulunduğu, davacının iş sözleşmesinin yazılı fesih bildirimi yapılmadan feshedildiğinden feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davacının davalı T.. B.. bünyesindeki işine iadesine, diğer davalı şirket yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı T.. B.. vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kötüye kullanılmasını önlemek için, ilişkinin kurulma şartlarına, muvazaa ölçütlerine ve bunlara aykırılığın yaptırımına yer verilmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmıştır.
Aynı maddenin yedinci fıkrasında “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” kuralına yer verilmiştir.
4857 sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen hükümleri ekonomik ve teknolojik gelişmelerin bir zorlaması olarak, işletmelere alt işverenlere iş gördürme imkânı tanırken, işçilerin korunması amacıyla önemli güvenceler ve sınırlamalar da içermekte, bu istihdam modelinin İş Hukukunda temel bir kural değil, bir istisna olarak değerlendirildiğini ortaya koymaktadır.
Buna göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerliliği kanunda belirtilen unsurları taşımasına bağlıdır. Maddenin yedinci fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisine ilişkin örnekleme yoluyla muvazaa kriterlerine yer verilmiş ve ilişkinin muvazaaya dayanması halinde alt işveren işçisinin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem göreceği düzenlenmiştir.
Dosya içeriğine göre davalı şirketin davalı bakanlığa ait hastanenin laboratuvar hizmet işini ihale ile üstlendiği, davacının bu işte davalı şirketin işçisi olarak laboratuvar teknikeri unvanı ile çalışmakta iken iş sözleşmesinin yazılı fesih bildirimi olmaksızın ve haklı bir nedene de dayanılmaksızın sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece feshin geçersizliğine karar verilmiş olması dosya içeriğine uygundur.
Ancak 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36/III maddesinde “Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri” sınıfı tanımlanmış olup, 10.07.2003 tarihinde 4924 Sayılı Kanunla “Bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler, lüzumu halinde bedeli döner sermaye gelirlerinden ödenmek kaydıyla, Bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre hizmet satın alınması yoluyla gördürülebilir.” Şeklinde fıkra eklenmiştir. Somut olayda da laboratuvar hizmetinin hizmet satın alınması yoluyla gördürüldüğü anlaşıldığından, kanuna uygun ve muvazaaya dayanmayan bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemece davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığı sonucuna varılmış olması doğru değildir.
Ayrıca davalı T.. B.. harçtan muaf olmasına rağmen aleyhine harca hükmedilmesi de hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1- Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının davalı .. Tıbbi Malz. San. Tic. Ltd. Şti’ne ait işyerindeki işine İADESİNE,
3- Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4- Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6- Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7- Davalı T.. B.. harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yapılan harç masrafı 48,60 TL’nin davalı ..Tıbbi Malz. San. Tic. Ltd. Şti.’den, 40,35 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Kesin olarak, oybirliğiyle 30.01.2014 tarihinde karar verildi.