Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2013/6122 E. 2013/15147 K. 20.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6122
KARAR NO : 2013/15147
KARAR TARİHİ : 20.05.2013

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı vekili, davacı işçinin fark ücret, ikramiye, fazla mesai Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının ücretlerinden 4857 sayılı İş Kanunu’nun 62. Maddesi uyarınca ücretten indirim yapılamayacağı gerekçesi ile fark ücret ve ikramiye alacağının kabulüne, diğer isteklerin reddine dair verilen kararın davalı vekili temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19.11.2012 gün ve 2010/27213 Esas, 2012/38192 Karar sayılı kararı ile “mahkemece, işçi ücretlerinden İş Kanunu 62. maddesi uyarınca indirim yapılamayacağı gerekçesiyle dava kabul edilmişse de İş Kanunu 22. maddesi göz önüne alındığında gerekçenin yerinde olmadığı, emsal nitelikteki …4. İş Mahkemesinin 2009/121 E-752 K sayılı dosyası farklı bir gerekçeyle bozulmuş olup, mahkemece ücretlerin düşürülmesine ilişkin belgede irade fesadı olup olmadığı araştırılarak sonuca gidilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, “davacının sendikalı işçi olarak çalışmakta ve işyerinde uygulanan TİS hükümlerinden faydalandığı, Sendikalar Kanunu gereği TİS ile belirlenen ücretten indirim yapılmasının mümkün olmadığı, Yüksek Mahkemenin kararlarının da bu yönde bulunduğu, ücretin indirilmesi yönünde işveren ile sendika arasında imzalanmış bir protokol de bulunmadığı, davacı tanıklarının ibranamenin ve sendikadan istifanın işten çıkarılma tehdidi ile alındığını açıkça belirtikleri, davalı tanıklarının beyanlarının da iddiayı doğruladığı, her ne kadar tarafların muvafakati ile ücretin düşürülmesi her zaman mümkün ise de; somut olayda davacı sendikalı işçi olduğundan muhatabın işçi değil sendika olması gerektiği, ayrıca mevcut beyanlar karşısında ücretin karşılıklı anlaşma ile düşürüldüğünü söylemenin mümkün olmadığı, İş Kanunu’nun 22. Maddesinde çalışma koşullarında esaslı değişikliğin ancak durumun işçiye yazılı olarak bildirilmek suretiyle yapılabileceği, ücretin düşürüleceğinin işveren tarafından davacıya yazılı olarak bildirildiğini gösteren bir belge bulunmadığı, mevcut belgenin de müfettişin uyarısı üzerine sonradan düzenlendiğini bizzat davalı tanıklarının beyan etmeleri karşısında ibranameye itibar edilemeyeceği” gerekçesi ile bozmaya karşı direnilmiştir.
Direnme kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Dairemizin 6352 sayılı kanunun 40. maddesi ile eklenen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ikinci maddesi uyarınca öncelikle inceleme yetkisi olduğu anlaşılmakla Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Dairemizin “mahkemece, işçi ücretlerinden İş Kanunu 62. maddesi uyarınca indirim yapılamayacağı gerekçesiyle dava kabul edilmişse de İş Kanunu 22. maddesi göz önüne alındığında gerekçenin yerinde olmadığı, emsal nitelikteki …4. İş Mahkemesinin 2009/121 E-752 K sayılı dosyası farklı bir gerekçeyle bozulmuş olup, mahkemece ücretlerin düşürülmesine ilişkin belgede irade fesadı olup olmadığı araştırılarak sonuca gidilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile verilen karara karşı yerel mahkemece “davacının sendikalı işçi olarak çalışmakta ve işyerinde uygulanan TİS hükümlerinden faydalandığı, Sendikalar Kanunu gereği TİS ile belirlenen ücretten indirim yapılmasının mümkün olmadığı, Yüksek Mahkemenin kararlarının da bu yönde bulunduğu, ücretin indirilmesi yönünde işveren ile sendika arasında imzalanmış bir protokol de bulunmadığı, davacı tanıklarının ibranamenin ve sendikadan istifanın işten çıkarılma tehdidi ile alındığını açıkça belirtikleri, davalı tanıklarının beyanlarının da iddiayı doğruladığı, her ne kadar tarafların muvafakati ile ücretin düşürülmesi her zaman mümkün ise de; somut olayda davacı sendikalı işçi olduğundan muhatabın işçi değil sendika olması gerektiği, ayrıca mevcut beyanlar karşısında ücretin karşılıklı anlaşma ile düşürüldüğünü söylemenin mümkün olmadığı, İş Kanunu’nun 22. Maddesinde çalışma koşullarında esaslı değişikliğin ancak durumun işçiye yazılı olarak bildirilmek suretiyle yapılabileceği, ücretin düşürüleceğinin işveren tarafından davacıya yazılı olarak bildirildiğini gösteren bir belge bulunmadığı, mevcut belgenin de müfettişin uyarısı üzerine sonradan düzenlendiğini bizzat davalı tanıklarının beyan etmeleri karşısında ibranameye itibar edilemeyeceğii” gerekçesi ile direnilmiş olup, yerel mahkemece dayanılan gerekçelerin Dairemiz uygulamasına uygun düştüğü, bu nedenledirenmenin doğru olduğu, yerel mahkemesince bu hususun düzeltildiği anlaşıldığından, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ek ikinci maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 20.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.