YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2652
KARAR NO : 2013/4179
KARAR TARİHİ : 04.02.2013
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı vekili, davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, ikramiye, kömür yardımı ve fazla mesai ücret alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın … LTD. Şirketi yönünden husumetten reddine, … şirketi yönünden ise kısmen kabülüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılar vekilleri tarafından birlikte temyiz edilmiş olup, mahkemece davalı … LTD. Şirket vekiline verilen kesin süre içinde ek temyiz gider ve harcını yatırmadığından ek karar ile temyizden vazgeçtiğine dair karar verilmiş ve dosya Dairemize bu şekilde gelmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı … A.Ş. de çalışmakta iken, iş akdinin sonlandırıldığını, işyerinin el değiştirmesi ile birlikte ilk işverenin sorumluluğun ortadan kalkması amaçlanarak işçinin işten çıkışının yapıldığını, daha sonra işçinin diğer davalı … şirketine girişinin yapıldığını, bu işverenin Nisan 2008 tarihine kadar işçilerin talep edilen haklarını ödemeyi sözlü olarak taahhüt ettiğini, ancak ödemediğini, daha sonra 1 yıl içinde 4 taksit olarak ödemeyi taahhüt ettiğini, fakat gerçek alacağının çok altında bir miktar teklif ettiğini, bunun da kabul edilmemesi üzerine ancak 12 taksitte ve briket olarak ödeyebileceğini bildirdiğini, bu teklifin kabul edilmemesi halinde ise işten çıkarılacakları ve alacaklarının hiç ödenmeyeceği tehdidinde bulunduklarını, davalılar arasında İş Kanunu 6. maddesi anlamında bir işyeri devrinin söz konusu olmadığını, ilk işveren … A.Ş.nin işçinin çıkışını vererek tazminatlarını hesapladığını, ancak kendi ödeme gücü olmadığından işyerini kiraladığı 2 nolu davalı firmadan olan kira alacaklarından bu tazminat ve işçilik alacaklarının ödenmesini istediğini, işyeri kayıtları incelendiğinde … A.Ş.nin işçilere ödemesi gereken tazminat ve işçilik alacaklarının … ŞİRKETİNİN borcundan mahsup edilmek suretiyle … A.Ş nin işçilerin tazminat ve işçilik alacaklarını bu firmaya ödemiş olduğunun sabit olduğunu, bu nedenle alacaklarının tahsili için her iki davalı aleyhine dava açmak zorunda kaldıklarını, ayrıca ödenmeyen işçilik alacakları olduğunu belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, ikramiye, kömür yardımı ve fazla mesai ücret alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … şirket vekili, üçlü mutabakat gereği işyeri devri söz konusu olduğunu, işçinin çalışmasını devam ettirdiğini, ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti talebinde bulunamayacağını, fazla mesai hakkının bulunmadığını, ikramiye ve kömür yardımına ilişkin bir uygulama olmadığını, sözleşmede hüküm bulunmadığını, ayrıca her alacak kalemi için zamanaşımı definde bulunduğunu beyan ederken, diğer davalı vekili ise davacı işçinin halen kendi işyerlerinde çalıştığını, dolayısıyla kendisinden ihbar, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti talep edemeyeceğini, fazla çalışma yapmadığını, kömür yardımı ikramiye alacağına ilişkin şirketle yapılan iş sözleşmesinde hüküm bulunmadığını, ayrıca önceki işverenle davalı şirket arasında yasanın tanımladığı anlamda bir işyeri devri söz konusu olmadığını, davacının şirket yanında 25.01.2008 tarihinde çalışmaya başladığını, dava açıldığı tarih itibariyle dava konusu alacakların doğmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda son alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, davalılar arasındaki devirden itibaren 2 yıl geçmiş olması, davacı işçilerin … Şirketinde çalıştırılmaya asgari ücretten başlatılmış olmaları, devir anında işçilerin ihbar kıdem tazminatları ile yıllık izin ücretlerinin hesaplanarak bordrolaştırılmış olması ve her iki şirket ticari kayıtlarına geçmiş olması, davalılar arasındaki borç üstlenilmesine ilişkin protokolde işçilerin … AŞ deki feshe dayalı alacaklarının miktarının belirlenerek bunun … Şirketi tarafından kira ve pomza bedelinden işçilere ödeneceğinin taahhüt edilmiş olması, yapılan ödemelere ilişkin ibranamelerin … AŞ ye ibraz edileceğinin hüküm altına alınması ve dava açan işçiler dışındaki işçilere … AŞ de doğmuş tazminat ve yıllık izin ücreti ödemelerinin yapıldığının tespit edilmesi, devirden hemen sonra başlayarak 2 yıl geçtikten sonra 28.02.2010 tarihine kadar işçilerin tamamının iş akdinin sona erdirilmiş olması, … Şirketinin iş akdini sona erdirdiği işçilerin tazminatlarını hesaplarken asgari ücretten ve sadece kendi yanındaki çalışma dönemini dikkate almış olması, devralan … Şirketinin sermaye miktarı ve sonrasında gelişen olaylar dikkate alındığında, bu işçilerin tazminat ve diğer haklarını gerek devir anında ve gerekse sonrasında ödemesinin imkansız olduğu, nitekim işçilerin tamamının … Şirketindeki iş akitleri sona erdikten sonra, işyerinin işçisiz olarak 3. bir şirket aracı kılınarak tekrar davalı … AŞ ye geçmiş olması, bu durumun aradan 2 yıllık sürenin geçmiş olması nedeniyle kıdem tazminatı dışındaki tüm işçilik alacaklarının tahsilini imkansız hale koyması karşısında da aynı sonuca yani taraflar arasındaki ilişkinin işyeri devri olmadığı, ilişkinin işyeri devri olarak kabul edilmemesi karşısında, diğer davalı … Şirketi açısından davanın husumetten reddi gerektiği, davacı işçilere 2003 yılı sonuna kadar dini bayramlarda birer maaşları tutarında bayram ikramiyesi ödendiği, yine kömür yardımı yapıldığı, bunun işyeri uygulaması (iş şartı) haline geldiği, 2004 yılından sonra ise davalı işverenin tek taraflı tasarrufu ile kaldırıldığı, işçinin yazılı muvafakatinin bulunmadığı, İş Kanunu 22. maddesi anlamında işverenin iş şartı haline gelmiş işyeri uygulamalarını tek taraflı tasarrufu ile kaldıramayacağı dikkate alınarak, zamanaşımı itirazı da dikkate alınarak ikramiye, kömür yardımı ve fazla mesai alacağının bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Taraflar arsasındaki uyuşmazlık, davalılar arasında İş Kanunu’nun 6.maddesi anlamında bir işyeri devrinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 6. maddesinin 1. fıkrasında göre “işyeri veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer”. Aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, “yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır” ve 4. fıkrasına göre de “Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz. Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerin yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır”. Bu madde emredici bir hükümdür ve madde gerekçesi dikkate alındığında, işyeri veya işyerinin bir bölümünün devri kavramının yorumunda 1977/187 sayılı yönerge, 19.06.1998 tarih ve 98/50 sayılı yönerge değişikliği ve Avrupa Adalet Divanının 11.03.1993 tarihli “…” davasına ilişkin kararında belirtilen kıstasların dikkate alınması gerekir. Yönerge ve karar esas alındığında devir, bir ekonomik bütünlüğü olan işletme veya işyeri ya da işyerinin bir kısmının kendi kimliğini koruyarak devrini ifade eder. Bütünlük ise, ekonomik bir faaliyetin icrası ve her birisi için ayrı ayrı belirlenmiş amaçlar doğrultusunda organize edilmiş insan ve eşyalardan oluşan bir bütünlük olarak algılanmalıdır. Kimliğini muhafaza edecek şekilde bir ekonomik bütünlüğün devredilip devredilmediği, her somut devir olayında ayrı ayrı incelenmelidir. Bu değerlendirmede,
c) İşyeri yada işletmenin türü,
d) İşletmenin maddi malvarlığını oluşturan bina ve menkul gibi araçların devredilip devredilmediği,
c) Devir anındaki işletmenin gayri maddi varlığını oluşturan aktifin değeri
d) Personelin devralınıp alınmadığı,
e) Müşteri çevresinin devredilip edilmediği, değişip değişmediği,
f) Devirden önce ve sonra işyeri ya da işletmede icra edilen faaliyetin benzerlik gösterip göstermediği,
g) Bu faaliyetlerin icra edilmesinde kesintinin süresi, gibi kriterler önem kazanır. Bunların bir veya birkaçı faaliyetin türü, üretim ve işletme metotlarına göre farklı ağırlıkta önemli olabilir.
İşletmenin maddi ve gayri maddi malvarlığı unsurlarının devri, işletmenin devrinin kabulü için önem teşkil edecektir. Ancak bu unsurların devir kapsamında yer almaması, işletme devrinin reddi sonucuna götürmemelidir. Ağırlıklı olarak işgücünün önem arzettiği bazı hizmetlerde, işçilerin tamamı ekonomik bütünlüğü oluşturabilir. Bu tür bir faaliyette yeni işletme sahibi, hem selefinin icra ettiği faaliyetlerin aynısını sürdürüyor, hem de önceki işverenin ilgili faaliyeti için kullandığı işçilerin sayı ve uzmanlık yönü itibari ile önemli sayılabilecek bir kısmını da devralarak çalıştırmaya devam ediyorsa, devralınan ekonomik bütünlüğün kimliğini koruduğu söylenebilecektir. Adalet Divanı işyeri veya işyerinin bir bölümü kavramını tarif etmeyerek, onun yerine ekonomik bütünlük kavramını merkez olarak kabul etmektedir. Ekonomik bütünlük, mal veya hizmet yönetimine teknik amacın izlendiği fonksiyon görebilen bir organizasyon bütünlüğüdür.
4857 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde yazılı olan “hukukî işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımnî bir anlaşma da yeterli görülmelidir.
İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı şekilde işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkânı vermez.
İşyerinin devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup, işyeri devri çalışma koşullarında değişiklik anlamına da gelmez. Dairemizin kökleşmiş kararlarına göre işyeri devri işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanımaz. İşyeri devrinin çalışma koşullarını ağırlaştıran bir yönü olup olmadığı belirlenmelidir (Yargıtay 9.HD. 27.10.2008 gün 2008/ 29715 E, 2008/28944 K.).
Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
Dosya içeriğine göre davalılar arasında 16.01.2008 tarihli devri sözleşmesi imzalamışlardır. Anılan sözleşme ile “sözleşmeye ekli tapu ve haritalarda belirtilmiş mülkiyeti veya kullanım hakkı …’a ait alanlar ile araçlar, iş makineleri ve tesisler işletilmek üzere … Ltd. Şti’ne kiralanmış, sözleşmenin 14. Maddesinde “işbu sözleşmenin ekinde yer alan işçi listesinde belirtilen elemanların … firmasına sözleşme tarihi itibariyle devirlerinin yapılacağı ve bu tarihten önceki özlük hakları …’ın uhdesinde kalmak şartıyla … firması her kişi ile sözleşme imzalayacağı” hükmüne yer verilmiş, aynı maddede sözleşme tarihinden geçerli olmak üzere işçilerin tüm hak ve sorumluluklarının … firmasına ait olacağı belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davalılar arasında işyerinin maddi varlığını oluşturan bina ve menkul gibi araçları ile devredildiği, müşteri çevresinin değişmediği ve iş gücünü oluşturan personelinde sözleşme kapsamında yer aldığı anlaşılmaktadır. Devir ile işletme veya işyerinin ekonomik bütünlüğünü oluşturan kimliğini koruduğu anlaşılmaktadır. Teknik ve hukuki anlamda davalılara arasında bir işyeri devri sözkonusudur. Sözleşmede, devredilen işçilerin devir tarihindeki kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izinlerinin bilançoya bağlanması, devralan tarafından kıdemlerinin sıfırlanarak ödenmesinin öngörülmesi, devralan tarafından bazı işçilere bu haklarının ödenmesi ve ücretleri düşürülerek yeni iş sözleşmesi imzalanması, devir olgusunu ortadan kaldırmaz. Bu nedenle mahkemenin aksi yöndeki gerekçesi isabetli değildir. Davacının feshe bağlı, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağının, devir tarihi itibari ile fesih gerçekleşmediğinden bu tarih itibari ile hüküm altına alınması olanağı yoktur. Kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacaklarını talep koşulları oluşmadığından, reddi yerine yazılı şekilde hüküm altına alınması hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı neden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.