Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2013/15135 E. 2015/10111 K. 11.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15135
KARAR NO : 2015/10111
KARAR TARİHİ : 11.03.2015

MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı ve davalılardan …. Avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01.06.2006 tarihinden beri davalının işyerinde ağır vasıta şoförü olarak çalıştığını, 22.08.2012 tarihinde haklı bir neden olmaksızın iş akdine son verildiğini, davacının davalılara ait işyerinde gece gündüz yoğun bir şekilde çalıştığını, kamyon, tır gibi ağır araçlar kullandığını, ağır malzeme taşıdığını, sürekli aynı işyerinde çalıştığı halde bilgisi ve muvafakati olmadan diğer davalı şirketlerde çalışıyor gösterildiğini, davacının davalılardan … bünyesinde çalıştığını, ancak ekte sunulan delillerden anlaşılacağı üzere aynı gruba … adlı yapıya bağlı diğer davalı şirketlerde çalışmasının gösterildiğini, hatta ücret pusulalarında dahi aynı anda iki davalı şirketin adının işveren olarak yazıldığını, davacının davalı tarafından başka bir şehirde alınan ihale kapsamında işe gönderildiğini, mevcut çalıştığı yere uzak olan bu işyerine gitmesi karşılığında davacıya ilave ücret verileceğinin kararlaştırıldığını, davacının buraya da çalışmaya gittiğini, ancak kararlaştırılan bu ücret verilmediği gibi, davalılardan … adlı şirkette çalışıyor gösterildiğini, davalı olan her üç şirketin … adlı oluşumun içinde olan şirketler olduğunu, … web sitesinde de her üç şirkete yer verildiğini, davacının bilgisi olmadan bu şirketler arasında çalışıyor olarak kuruma bildirildiğini, oysa davacının düzenli olarak aynı adreste, aynı şirkette yani davalı … adlı şirkette çalıştığını, bu nedenle her üç şirketin alacak taleplerinden İş Kanununun 2. ve 6. maddesi uyarınca müşterek ve müteselsil olarak sorumlu bulunduğunu iddia ederek kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsil olarak tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … vekili, davacının müvekkili şirkette kamyon şoförü olarak çalıştığını, davalı şirketin aldığı devlet ihaleleri sonucu ülkemizin birçok yerinde faaliyette bulunduğunu, şirket çalışanlarının da bu nedenle değişik şantiyelerde çalıştığını, davalı şirketin … ili … yol yapım işini aldığını, bu nedenle …’de şantiye kurduğunu, davacının da ..’deki şantiyede 19.07.2012 tarihinde çalışmaya başladığını, davacının anılan yerde iş akdinin feshi tarihine kadar çalıştığını, davacının 2012 Eylül ayında eşi ile birlikte davalı şirkete gelerek maaşının düşük olduğunu, diğer çalışanlardan 100 TL daha fazla ücret talep ettiğini, diğer çalışanlardan 100 TL fazla ücret verilmediği takdirde çalışmayacağını, davalı şirket yetkilisi …’a beyan ettiğini, şirket yetkilisinin davacıya çalışan herkesin ücretinin eşit olduğunu, bu nedenle talebinin kabul edilemeyeceğini beyan ettiğini, bunun üzerine davacının işi bırakacağını söylediğini, davacının işi bırakacağını beyan etmesi üzerine davalı şirket yetkilisi …’ın davacıya muhasebeye gidip istifa dilekçesi vermesini söylediğini ve davacının da ekte sunulan tarihsiz dilekçeyi verdiğini, davacının talebi doğrultusunda iş akdinin feshedildiğini, davacı ile müvekkili arasında herhangi bir sözleşme olmadığını, davacının istifası üzerine iş akdinin feshedildiğini savunmuştur.
Davalı … yetkilisi, davacının şirketlerinde çalışmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … inşaat yetkilisi, davacının şirketlerinde çalışmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, sigorta sicil evrakı incelendiğinde; davacının davalı …. de çalıştığı, diğer davalı şirketlerde bir çalışmasının bulunmadığı anlaşıldığından davalılar ….’ye karşı açılan davanın reddine, tanıklar …, …, … ve …’un beyanlarından; davacının iş akdine ücretin artırılması talebinin kabul edilmemesi üzerine kendisinin son verdiği gerekçesiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatları taleplerinin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davacı ve davalı … şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalı …’nin tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalılar arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, bu bağlamda işçilik alacaklarından davalıların birlikte sorumlu tutulup tutulamayacağı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Organik bağ ilişkisinde, işveren sıfatı olan tüzel kişinin, işçinin iş sözleşmesinden veya iş kanunundan doğan haklarını kullanmasının engellenmesi için temsilde farklı kişiliklere yer vermesi söz konusudur. Bu durumda tüzel kişinin bağımsızlığı sınırlanır ve organik bağ içinde olunan kişi ile özdeş kabul edilir.
Bu anlamda;
1-Hakkın kötüye kullanılması (Tüzel kişilik hakkının kötüye kullanılması)
2-Kanuna karşı hile,
3-İşçiye zarar verme (Haklarının alınmasını engelleme)
4-Tarafta muvazaa (Hizmeti kendisine verdiği halde başka bir kişiyi kayıtta işveren olarak gösterme)
5-Namı müstear yaklaşımı nedeniyle dolaylı temsil söz konusudur.
Bu durumların söz konusu olduğu halde, tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenler sorumlu tutulmaktadır.
Organik bağ ise, şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından anlaşılır.
Somut olayda;
Dosya içeriği incelendiğinde; davacı tanıkları tarafından, davacının davalı olarak gösterdiği şirketlerin aynı şahsa ait şirketler olduğu, davalı şirketlerin birden fazla şantiyesinin bulunduğu, davacının davalı şirketin …, … ve … şantiyelerinde çalıştığının ifade edildiği anlaşılmıştır.
SGK kayıtlarından her ne kadar davacının sadece davalı …. Şirketinin değişik sicil numaralı işyerlerinde çalıştığı görülmekte ve sigorta kayıtlarında diğer davalı işyerleri bulunmamakta ise de, bilirkişi raporunda da temas edildiği üzere dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan Eylül 2010 ücret pusulası fotokopisinde firma unvanının … olduğu, ancak pusulanın hemen altında … kaşesinin basılı olduğu anlaşılmaktadır.
Yine dosyada bulunan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi incelendiğinde, … ortaklarının …, … ve … olduğu, … ortaklarının da yine aynı şekilde …, … ve … olduğu anlaşılmıştır.
Yine Ticaret Sicil Gazetesinden … kurucusunun … olduğu tespit edilmiştir.
… – … – Grubumuz hakkında konulu internet çıktısı yazıdan da … İnşaatın da aynı gruba dahil olduğu anlaşılmaktadır.
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketlere ait ticaret sicil kayıtları da getirtilerek, davalılar arasında organik bağ bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa bütün davalıların alacaktan birlikte sorumlu olmaları gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile iki davalı hakkındaki davanın reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı vekili, ağır vasıta şoförü olarak çalışan müvekkilinin işine 22.08.2012 tarihinde haklı bir neden olmaksızın son verildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının istifası üzerine iş akdinin feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tanıkların beyanlarından davacının iş akdine ücretin artırılması talebinin kabul edilmemesi üzerine kendisinin son verdiği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan el yazısı davacı işçiye atfen isim ve imza içeren dilekçenin istifa dilekçesi olarak değerlendirilmesi olanaklı değildir.
Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı yanında fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının da tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacının fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacakları da hesaplanmış ve mahkemece fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmiştir. Bu bağlamda tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde işçinin ücret alacaklarının ödenmemesine dayalı eylemli haklı feshinin varlığının kabulü ile kıdem tazminatı alacağının tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.