Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2013/14098 E. 2015/10105 K. 11.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14098
KARAR NO : 2015/10105
KARAR TARİHİ : 11.03.2015

Davacı, kıdem tazminatı ile ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK.nun 435.maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla Tetkik Hakimi M.K. tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi. gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 20/05/2009 tarihinden iş akdinin haksız olarak fesih edildiği 18/06/2012 tarihine kadar İzmit- Derince Bölgesinde ilaç mümessili olarak çalıştığını, davalı iş yerinde ilaç mümessillerinin doktor ziyaretlerine uygulanan çalışma sistemi Sağlık Bakanlığı Genelgesi ile yasak olmasına rağmen davalı işverenin davalı mesai saatleri içerisinde doktor ziyaretine zorladığını, dava konusu olayda da sisteme farklı girişler yapılmış olup bu hususun davacıdan değil iş yerinde uygulanan, Kuşman Programı nedeni ile davalı işverenin davacıyı zorlaması ve Hastane ve Bakanlık uygulamasından kaynaklandığını, dolayısı ile davacının iddia edildiği gibi gerçeğe aykırı beyanda bulunmasının söz konusu olmadığını, yapılan tüm iş ve işlemlerin işverenin bilgisi dahilinde olduğunu, yine davacının feshe konu davranışının taraflar arasındaki iş ilişkisini olumsuz bir şekilde etkilemediğini ve iş akdinin İş Kanunu 25/II maddesine göre fesih yetkisi verecek ağırlıkta da olmadığını, ayrıca davalı işverenin İş Yasası 26. Maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren 6 günlük süre içinde iş akdini fesih etmesi gerekirken iş akdini 18 gün sonra fesih ettiğini ve 6 günlük hak düşürücü süreyi de geçirdiğini, iş akdinin haksız ve geçersiz bir şekilde fesih edildiğini, kıdem ve ihbar tazminatının ödenmediğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren vekili, davacının sorumluluğu dahilindeki bölge içinde yer alan D.. Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapmakta iken buradan ayrılarak özel K..Marmara Hastanesinde göreve başlayan doktor Kaya Baştürk’ü tayin tarihinden sonra 03,26 Nisan, 03 ve 24 Mayıs 2012 tarihlerinde D..Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ziyaret raporu düzenlediğinin tespit edildiğini, ayrıca Kuşman raporlama sisteminin veri kaynağının tanıtım temsilcilerinin kendisi oluşturduğundan sistemin sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi ve şirket çalışma stratejilerinin rasyonel bir şekilde saplanabilmesi için tıbbi tanıtım temsilcilerinin günlük çalışma raporlarının gerçeği birebir yansıtır şekilde düzenlemeleri gerektiğini, ayrıca davacının gerçeğe aykırı günlük ziyaret raporu düzenlemesinin doğruluk ve bağlılık ile bağdaşmayan bir davranış olarak haklı fesih nedeni olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davalı iş yerinde tıbbi tanıtım temsilcisi sıfatıyla görev yaptığı, iş akdinin sorumluluğu dahilindeki bölge içerisinde yer alan hastanede görev yapmakta olan bazı doktorların ziyaret etmesi gerektiği halde ziyaret etmediği ve ziyaret etmiş gibi göstermek suretiyle gerçeğe aykırı beyanda bulunması nedeniyle feshedildiği ancak dinlenen tanık anlatımlarında da tıbbi tanıtım temsilcilerinin Kuşman isimli özel programla ziyaret edecekleri doktorların belirlendiği, zaman zaman doktorların tam gün yasasından sonra hastanelerde çalışmalarından ve mesai saatleri içerisinde ziyaret edilememelerinden kaynaklı sıkıntılar yaşadığının belirtildiği ve dinlenen tanık anlatımlarında da bu sebeple iş akdi feshedilen tıbbi tanıtım temsilcilerinin bulunduğu ve davacı tanığı B.. T..’ın beyanında da bu nedenle iş akdinin feshedildiği, ancak tazminatlarının da ödenmiş olduğunun beyan edildiği, davacının söz konusu eyleminin tıbbi tanıtım temsilcilerinin çalışma düzenini ve ziyaret düzenini belirleyen programdan kaynaklı bir takım aksaklıklardan kaynaklanabileceği ve dosya kapsamında söz konusu davacının eyleminin de somut olarak ispatlanamamış olduğu, kaldı ki davacının söz konusu eylemi gerçekleştirdiği kabul edilse dahi davacının bu eyleminin davalı işveren açısından davacıyla iş ilişkisinin sürdürülmesindeki güven ilişkisini zedelemesi nedeniyle haklı fesih boyutunda olmasa da, geçerli fesih nedeni kabul edilebilecek nitelikte bir eylem olduğu ve bu nedenle de kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Davalı vekili cevap nedenleri ile kararı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
Sadakat borcu, bir başkasının menfaatini koruma ve buna zarar verecek davranışlardan kaçınma borcudur(TBK. Mad. 396/1). İş sözleşmesini diğer sözleşmelerden farklı kılan taraflar arasındaki bağımlılık ilişkisi nedeni ile sadakatin varlığıdır. Sadakat bağı işveren işçiyi gözetme, işçiye ise işverenin menfaatlerini koruma, zarar verebilecek her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğü yükler.
İşçinin 4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir.
İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
İşçinin iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlu olarak ihlal ettiğini işveren ispat etmekle yükümlüdür.
Yan yükümlere itaat borcu, günümüzde dürüstlük kuralından çıkarılmaktadır. Buna göre, iş görme edimi dürüstlük kuralının gerektirdiği şekilde ifa edilmelidir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesih sebebi, işçinin kusurlu bir davranışını şart koşar(Dairemizin 28.04.2008 gün ve 2007/34009 Esas, 2008/10347 Karar sayılı ilamı).
Dosya içeriğine göre tıbbi tanıtım temsilcisi olan davacının görevi kapsamında bölgesinde iki ay içerisinde 4 kez hastanede ziyaret yapmadığı halde ziyaret yapmış gibi rapor düzenlediği anlaşılmaktadır. Davacının davranışı sadakat borcunun açık ihlali olup, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranıştır. Aslında güven ilişkisinin zedelendiği mahkemenin de kabulündedir. Ancak mahkeme davacının doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışı, geçerli neden olarak değerlendirilmiştir. Doğruluk ve bağlılığa uyamayan, güveni kötüye kullanan ve sadakat borcunu ihlal eden davacının iş sözleşmesinin feshi haklı nedene dayanmaktadır. Davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.