Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2012/7623 E. 2014/13965 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7623
KARAR NO : 2014/13965
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

MAHKEMESİ : MANAVGAT İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/09/2011
NUMARASI : 2010/392-2011/375

DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarını ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının, davalının babasına ait iş yerinde aşçıbaşı olarak 10/08/2000 tarihinde işe başladığını ve davalıca iş aktinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının bir süre davalının babası M.. K..’ın yanında çalıştığını, M.. K..’ın ölümü ile iş aktinin sona erdiğini, davalının taraf ehliyetinin bulunmadığını, davanın M.. K.. mirasçıları yerine taraf sıfatı olmayan davalı hakkında açılması nedeniyle reddinin gerektiğini, davacının, davalının yanında sadece 20/07/2010 ve 24/08/2010 tarihleri arasında 1 ay 4 gün çalışmasının bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Dava ihbar olunan H.. K.., duruşmada, eşi M.. K..’ın işyeri ile direkt bağlantısı bulunmadığını, davacının 2003 veya 2004 yıllarında çalıştığını hatırladığını, aşçı yardımcısı olduğunu, aldığı ücreti bilemediğini, davacının çalışma koşullarını iş yeri ile irtibatı fazla olmadığından bilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, iş aktinin kim tarafından ne suretle feshedildiğinin izah edilmediği, bu hususta davalının delil bildirmediği ve tanık dinletmediği, dinlenen davacı tanığı S..P..’ın, müteveffa M.. K..’ın ölümünden sonra davalının kendilerine hakarette bulunduğu ve davacı ile kendisini işten çıkardığı yönündeki beyanları dikkate alınarak davacının davalı tarafından sebepsiz yere işten çıkarıldığının kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut olayda, işin yapıldığı yerin Side oluşu, davacının işyerindeki kıdemi, işi, emsal ücret araştırmasında 2000-2200 TL. ücret alabileceğinin bildirilmesi karşısında, Noterlik aracılığı ile düzenlenmiş de olsa iş aktinde yer alan asgari ücret düzeyinin kabul edilemeyeceği, davacının ücretinin aylık net 2000 TL. olarak kabulünün gerektiği anlaşılmaktadır. Hüküm altına alınan alacakların davacı tarafından kanıtlanan aylık net 2000 TL. ücret üzerinden hesaplanması yerine asgari ücretten hatalıdır.
3- Ayrıca, davacının ücretinin hatalı şekilde asgari ücret olarak kabul edilişinin yanında, hükme esas bilirkişi raporunda, fazla mesai çalışması ve hafta tatili çalışması ücretleri açısından davacı şahitleri ile ispatlanan 2006 ve 2007 yılları için hesaplama yapılacağı belirtildikten sonra hesaplamaların 2004 ve 2005 yıllarına ait brüt asgari ücretler esas alınarak yapılması, fesih tarihi 24/8/2010 tarihi olarak kabul edilmesine rağmen 30/6/2010 tarihine kadar geçirli olan brüt asgari ücret 729 TL.’nin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret ve yıllık izin ücreti hesaplamalarında esas alınması, böylece, hesaplamalara ilişkin dönemlerin asgari ücretlerin dahi altındaki miktarlara göre hesaplamalar yapılması hatalıdır.
4- Hafta tatili çalışmasının şahit beyanlarına göre hesaplanmasına rağmen belirlenen hafta tatili ücretinden taktiri indirim yapılmaması hatalıdır.
5- Davacı vekilinin ıslahla artırdığı bir kısım alacakların kabul edilmediği, halde kısa kararda ve gerekçeli kararda davanın kabulüne karar verildiğinin belirtildiği ve gerekçeli kararda reddedilen miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedildiği, bu nedenler ile hüküm içinde çelişki oluştuğu anlaşılmıştır. Bu nedenlerle, kısa kararda ve gerekçeli kararda davanın kısmen kabul edildiğinin belirtilmesi gerekirken, davanın kabul edildiğinin belirtilmesi hatalıdır.
6- Dairemizin önceki kararlarında; fazla çalışma ücretlerinden yapılan indirim, kabul edilen fazla çalışma süresinden indirim olmakla, davalı tarafın kendisini avukatla temsil ettirmesi durumunda reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği kabul edilmekteydi (Yargıtay 9.HD. 11.02.2010 gün 2008/17722 E, 2010/3192 K.). Ancak, işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusunu arttırdığı aşamada, mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı işçi tarafından bilenemeyeceğinden, Dairemizce 2011 yılı itibarıyla maktu ve nispi vekâlet ücretlerinin yüksek oluşu da dikkate alınarak konunun yeniden ve etraflıca değerlendirilmesine gidilmiş, bu tür indirimden kaynaklanan ret sebebiyle davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmesinin adaletsizliğe yol açtığı sonucuna varılmıştır. Özellikle seri davalarda indirim sebebiyle kısmen reddine karar verilen az bir miktar için dahi her bir dosyada zaman zaman işçinin alacak miktarını da aşan maktu avukatlık ücretleri ödetilmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Yine daha önceki kararlarımızda, yukarıda değinildiği üzere fazla çalışma alacağından yapılan indirim sebebiyle ret vekâlet ücretine hükmedilmekle birlikte, Borçlar Kanununun 161/son, 325/son, 43 ve 44 üncü maddelerine göre, yine 5953 sayılı Yasada öngörülen yüzde beş fazla ödemelerden yapılan indirim sebebiyle reddine karar verilen miktar için avukatlık ücretine hükmedilmemekteydi. Bu durum uygulamada hakkaniyete aykırı sonuçlara neden olduğundan ve konuyla ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde de herhangi bir kurala yer verilmediğinden, Dairemizce eski görüşümüzden dönülmüş ve fazla çalışma alacağından yapılan indirim nedeniyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir.
Somut olayda, fazla mesai çalışmasında yapılan taktiri indirimin davanın reddedilen kısmına dahil edilerek davalı yararına olması gerekenden daha fazla vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalıdır. Fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti veya genel tatil ücretlerinde yapılan taktiri indirim miktarları, davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti hesabında dikkate alınmamalıdır. Öte yandan, Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda kabul ve reddedilen miktarlara ve hüküm tarihinde vekalet ücreti açısından geçerli olacak mevzuata göre yeniden hükmolunacak vekalet ücretinin değişebileceği göz önüne alınmalıdır.
7- Hesaplanan yıllık izin ücretinden taktiri indirim yapılmasının yasal dayanağı yoktur. Yıllık izin ücretinde hakkaniyet indirimine gidilmemelidir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29/4/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.