YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/753
KARAR NO : 2012/32547
KARAR TARİHİ : 01.10.2012
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, işveren tarafından haksız olarak işten çıkarıldığını, yakacak yardımı ve ikramiyelerinin ödenmediğini belirterek, kıdem-ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret, ikramiye ve yakacak yardımı alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, fesihten sonra davacının alacakları için bono düzenlendiğini ve bono ile alacakaların ödendiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, bono ile ücret ödemesi yapılamayacağından bonolara itibar edilmeyip davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün taraflarca temyizi üzerine Dairemizce, feshe bağlı alacaklar için bono düzenlenebileceğinden buna göre karar verilmesi gerekçesiyle hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak hüküm kurulmuş ve hükmün tekrar temyizi üzerine, Dairemizce, bonoların takibe konulup konulmadığının araştırılıp bonolar davacının elinde ise, senedin her zaman tahsili mümkün olduğundan bonolar dikkate alınmadan hüküm kurulması gerekçesiyle karar bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak bonoların davacı elinde olduğu sonucuna varılıp önceki gibi davanın kısmen kabulü yönünde 6,98 TL kıdem tazminatı alacağı hüküm altına alınmıştır.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK.’un 426/A maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.
İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı tespit edilmelidir.
Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı saptanır.
Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre tespit olunur.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik konusunda karar verilir.
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde, kısaca kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre saptanır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, 5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği HUMK.’un 426/A maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Yukarıdaki ilkeler ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı gözönüne alındığında somut olayda, yerel mahkeme hükmündeki miktarların kesinlik sınırında bulunduğu anlaşılmıştır.
F) Sonuç:
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan temyize konu edilen miktar karar tarihi itibari ile 1.540,00 TL kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalının temyiz isteminin HUMK.’un 426/A, 432 maddeleri uyarınca REDDİNE, 01.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.