YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6254
KARAR NO : 2014/10779
KARAR TARİHİ : 31.03.2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2011
NUMARASI : 2009/126-2011/967
DAVA :Davacı, yıllık izin ücreti, prim alacağı, fazla mesai ücreti, hafta tatil ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı taraf vekili; müvekkilinin çalışma süresinin 01.03.1998- 16.01.2009 tarihleri arası olup, son görevinin idari işler uzmanı olduğunu, iş akdinin işveren tarafından kötüniyetli ve haksız olarak feshedildiğini, iş akdinin feshi tarihine kadar dönemdeki çalışmasının karşılığı primin kendisine ödenmesi gerekirken ödenmediğini, müvekkilinin her gün saban 08.30 da işe başladığını, ara dinlenmesi yapmaksızın çalıştığını, çalışmanın işin gereği çoğunlukla 24.00’te sona erdiğini, haftanın 7 günü ve resmi tatillerde de aynı şekilde çalıştığını, davalı işverenin bu fazla çalışmaya ilişkin ücretlerin bir kısmını ödediğini, gerçek fazla çalışma sürelerinin ödenmediğini, bir kısmının ödendiğini, fazla çalışma gün ve saatlerinin işyeri kayıtları ve işe giriş çıkışta basılan kart uygulamaları ile belli olduğunu bildirerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla ödenmeyen prim (ikramiye) alacağı, fazla çalışma ücreti, genel tatil alacağı, yıllık ücretli izin alacağı ile hafta tatili çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı taraf vekili; müvekkili şirkette bir takım çalışanların yıllık hedefler ve anılan hedeflerin tutturulma oranları doğrultusunda belirli tutarlarda prime hak kazandıklarını, anılan primin haftalık, ya da aylık olarak değil, yıllık hedefler üzerinden belirlendiğini, prime hak kazanmak için belirlenen hedef yılının sonunda şirkette çalışıyor olmak gerektiğini, hedef yılı sona erdiğinde ve hedeflere göre elde edilen oranların hesaplanması aşamasında işyerinde çalışmayan bir personel için prim ödemesi yapılmasının mümkün olmadığını, prime hak kazanmanın koşulunun prim yılı sonunda belirlenen hedefin tutturulması ve halen işyerinde çalışıyor olunması olduğunu, hedef oranlarının belirlendiği tarihte işyerinde çalışmakta olan davacının hedef yılını doldurmadığı ve hedeflerdeki başarı oranlarının tespit edildiği süreçte işçi işveren ilişkisinin bulunmadığını, davacının prim alacağına hak kazanmasının mümkün olmadığını, davacının iş sözleşmesinin feshinin geçersizliği ve davacının işe iadesi talebiyle işe iade davası açtığını, bu davanın halen derdest olup, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, bu dava sonucunda davacının lehine sonuçlanması halinde prime hak kazanıp kazanmayacağının hesaplamaya tabi tutulacak olduğunu, davacının işçilik alacakları yönünden müvekkili şirketi ibra ettiğini, müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını yazılı olarak belirttiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı yasal süresi içerisinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında davacının prim alacağının hesabı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı fesih tarihine kadar olan prim alacaklarının ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı ise davacının fesih tarihi itibari ile prim alacağına hak kazanamadığını savunmuştur. Mahkemece davacının prim alacaklarının kabulüne karar verilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde davacının prim alacağının tespitinde puanlama sisteminin ortalama 100 puan üzerinden brüt kazancın esas alındığı anlaşılmakta ise de bu puana karşılık gelen brüt ücret tespitinin afaki şekilde brüt 3.100 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Hâlbuki dosyaya davalı tarafından sunulan ve davacının prime hak kazanma esasını ortaya koyan prim gösterge çizelgesine göre davacının 100 puan alması halinde hak kazanabileceği miktar brüt 2.300 TL olarak belirlenmiştir. Davacının prim alacağına esas brüt ücret tutarının 2.300 TL üzerinden hesaplanması gerekirken 3.100 TL üzerinden hesaplanması hatalıdır.
3- Taraflar arasında davacının fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ücretlerine hak kazanıp kazanamadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatillerde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen alacağın ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma yapılıp yapılmadığı, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatillerde çalışılıp çalışılmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışıldığının ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha çok çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının, hafta tatili ile ulusal bayram genel tatillerde çalışıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda; davacı taraf haftanın 7 günü, tüm ulusal bayram ve genel tatillerde, 08.30-24.00 saatleri arasında, ara dinlenmesi olmaksızın çalışıldığını iddia etmiştir. Davalı taraf ise davacının fazla mesai yaptığında bunun bordroda gösterildiğini ve ücretlerinin ödendiğini, ayrıca işe giriş çıkışların kayıt altına alındığını, davacının bordroda gösterilenden daha çok mesai yapmadığını savunmuştur.
Davacı tanığının birisi davacı ile aynı işyerinde çalışmamaktadır. Diğer davacı tanığının çalışma düzenine ilişkin beyanı bulunmamıştır. Beyanı olan tanık ise 2,5-3 yıl beraber çalıştıklarını, haftanın 7 günü çalıştıklarını, ayda 2 pazar günü çalışmadıklarını, diğer günler sürekli çalıştıklarını, mesailerinin aylık 120-160 saat olduğunu, davacının da aynı şekilde çalıştığını, işyerinde sabah saat 08.30’da işe başladıklarını, Cumartesi ve Pazar günleri 08.00’de işyerinde olduklarını, işin durumuna göre gece 02.00-03.00’e kadar çalıştıklarını, sadece yıllık izinlerini kullandıklarını, bayram tatili, Cumhuriyet Bayramı dâhil çalıştıklarını, yılsonu sürekli, yılbaşı gecesi bile gece 12.00’de işten çıkabildiklerini beyan etmiştir.
Bilirkişi heyetince davacının günlük 3 saatten daha çok fazla mesai yapamayacağı gerekçesi ile doğrudan günlük 3 saat, haftalık 18 saat fazla mesai hesabı yapıldığı, davalı tarafından sunulan bordrolarda fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili ücret tahakkuku olan ayların dışlandığı bildirilmiştir.
Hükme dayanak kılındığı belirtilen 16.11.2011 tarihli bilirkişi raporundan hangi aylara ait bordrolarının dışlandığı, hangi aylara ait bordroların hesaba esas alındığı anlaşılamamaktadır. Yine raporların incelenmesinden daha evvel hazırlanan raporların devamı mahiyetinde olduğunun anlaşılması üzerine bu raporların da incelenmesinden diğer iki raporun da bu açıdan denetime elverişli olmadıkları anlaşılmıştır. Ayrıca davalı tarafından sunulan işyeri giriş-çıkış kayıtlarının da davacının alacak taleplerinin değerlendirilmesinde dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.
Kararın sadece davalı tarafından temyiz edilmiş olması da nazara alınarak usuli kazanılmış hak çerçevesinde, davalı tarafından ibraz edilen davacının tüm çalışma dönemine ilişkin işyeri giriş-çıkış kayıtları dikkate alınıp, davacının fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının tahakkuklarının yapıldığı aylarda açık bir şekilde bilirkişiye tespit ettirilerek davacının taleplerinin değerlendirilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 31.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.