YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5155
KARAR NO : 2014/10416
KARAR TARİHİ : 27.03.2014
MAHKEMESİ : İNEGÖL 1. ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2011
NUMARASI : 2009/666-2011/806
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılardan B.. Mobilya Koltuk Sanayı Tic. Ltd. Şti. tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait işyerinde 20/04/2008 tarihinde işe başladığını , 17/06/2009 tarihinde işveren tarafından yazılı bir bildirimde bulunulmadan hizmet akdine son verildiğini, ustabaşı olarak aylık 1.355,00 TL ücret ile çalıştığını, sigortasının işe girdikten 2 ay sonra yapıldığını, son maaş alacağının 1.000,00 TL lik kısmınında ödenmediğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları , yıllık izin ücreti , fazla çalışma ve ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının sadece 13 ay çalıştığını, bu müddet zarfında sürekli olarak devamsızlık yaptığını ve sözlü olarak uyarıldığını, en son 13.7.2009 tarihinde “çalışacaksan düzenli olarak çalış ”dediğinde “ ben o zaman çalışmıyacağım sen bildiğini yap” diyerek işten ayrılıp gittiğini, asgari ücretle çalıştığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı işyerinde 01/06/2008 – 17/06/2009 tarihleri arasında çalıştığı, işveren tarafından hizmet akdine son verildiği, ustabaşı olarak çalıştığı şirkette son olarak aldığı ücretin aylık net 1.355,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalılardan B.. Mobilya Koltuk Sanayı Tic. Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemesi, taraflar arasında iş sözleşmesinin
bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. (Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.).
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda davacı davalı mobilya üretim işyerinde ustabaşı olarak net 1355 TL ücret ile çalıştığını iddia etmiş davalı ise asgari ücret ile çalıştığını savunmuştur.
Mahkemece dinlenen davacı tanıkları davacının aldığı ücreti bilmediklerini ifade etmişlerdir.
Bordrolar ise asgari ücret üzerinden düzenlenmiştir.
Söz konusu delillerle davacının 1355 TL aldığı sonucuna varılamaz.
Mahkemece davacının işi, davalı işyerindeki hizmet süresi, meslekte geçirdiği süre , meslek ünvanı, bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.Yazılı şekilde eksik inceleme karar verilmesi hatalıdır.
3- Davacı, dava dilekçesinde, ödenmeyen 1000 TL ücret alacağının bulunduğunu iddia ederek 1000 TL ücret alacağının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Bilirkişi raporunda ise 30 günlük ücret alacağı 1891.20 TL olarak hesaplanmıştır.
Her ne kadar davacı ıslahla ücret alacağı miktarını 1891.20 TL ye çıkarmış olsa da dava dilekçesinde ödenmeyen 1000 TL ücret alacağının bulunduğunu ( 30 günlük ücret alacağı bulunduğunu ifade etmeden ) belirterek 1000 TL ücret alacağının hüküm altına alınmasını istemediğinden bu miktarın davacıyı bağlayacağı gözetilmeden HMKnun 26/1. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralı dikkate alınmaksızın 1891.20 TL ücret alacağının hüküm altına alınması hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.