Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2012/4032 E. 2012/10209 K. 27.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4032
KARAR NO : 2012/10209
KARAR TARİHİ : 27.03.2012

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA :Davacı, 2.000,00 TL sendika aidat alacağının ait oldukları kesildikleri aylardan bir ay sonra başlayacak en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, Belediye’nin Sendika adına kestiği aidatları 2821 sayılı Yasa’nın 61. maddesi gereği ödemediğini belirterek 2.000 TL aidat alacağının ait oldukları aylardan bir ay sonra başlayacak en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte hüküm altına alınmasını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır. ıslah dilekçesine karşı beyanda bulunarak, cevap dilekçesini ıslah ettiğini belirterek, sendikanın üyesi olan işçiler listesini, üyelik aidatı miktarını ve banka hesap numarasını işverene gönderip göndermediğinin anlaşılmadığını, dava dilekçesinde aidat alacaklarının ait olduğu dönemin belirtilmediğini 2861 sayılı Yasa’nın 61. maddesindeki düzenlemenin temerrüt için yeterlli olmadığını, davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını açıklayıp davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulü ile, 9.177TL aidat alacağının bilirkişi raporunda belirtilen miktarlarda ve belirtilen faiz başlangıç tarihlerinden itibaren bankalarca işletme kredisine uygulanan en yüksek faiz işletilerek davalıdan alınmasına karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Dava, 2821 Sendikalar Kanunu’nun 61.maddesi uyarınca açılmış bulunan sendika üyelik aidat alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Sendikalar Kanunu’nun 61. maddesinin birinci fıkrasında: “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret
ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya göndermeye mecburdur.” Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, “Yukarıdaki fıkra gereğince sendika tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenen aidatı kesmeyen işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye kadar bankalarca işletme kredilerini uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır” denilmektedir.
O halde; 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 61/1.maddesine göre bir işyerinde veya işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca yetki belgesi alan işçi sendikası, yetki belgesine konu işyeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini, sendika tüzüğüne göre üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve sendikanın banka hesap numarasını işverene bildirmesi ve bu listeye göre üyelik aidatını kesilmesini ve sendikanın banka hesabına yatırmasını istemesi gerekir. Sendika bu belge ve bilgileri davalı işverene göndermediği takdirde Toplu İş Sözleşmelerinde belirtilen ödeme tarihine göre faiz isteminde bulunamayacaktır.
Borçlar Kanunu’nun “Borçlunun temerrüdü” başlıklı 101. maddesinin birinci fıkrasında “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. ” İkinci fıkrasında ise “Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen ihbarda bulunmak suretiyle tespit etmiş ise, mücerret bu günün hitamı ile borçlu mütemerrit olur. ” hükümleri yer almaktadır.
Toplu İş Sözleşmelerinde kesilen aidatın ne zaman sendikaya yatırılacağı hususu düzenlenmiş ise ayrıca ihtara gerek kalmadan bu tarihlerden itibaren faize karar verilmeli, düzenlenmemiş ise taraf sendikanın işvereni temerrüde düşürmesi gerekir. Dava tarihinden önce sendika tarafından işverenin temerrüde düşürülmesi söz konusu değil ise dava ve ıslah tarihi temerrüt tarihini oluşturmaktadır.
Somut olayda faiz başlangıcı yönünden yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma yapılmadan hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Bundan başka, davacı dava dilekçesinde dava konusu aidatların ilişkin olduğu dönemi belirtmeyerek usulün 179. (HMK 119 )maddesi hükmüne uygun hareket etmemiş; Mahkemece davacıya dilekçesi açıklattırılmamıştır. Islah dilekçesi tebliğinden sonra davalı cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla zaman aşımı definde bulunmuştur. HMK 119 maddesi hükmünce dava dilekçesinde davanın dayanağını oluşturan tüm olayların gösterilmesi zorunludur. Davalı savunmasını dava dilekçesinde maddi olayları dikkate alarak yapmak durumundadır. Somut olayda bu hususlara uyulmaması sebebi ile cevap süresinin geçtiğinden veya savunmanın genişletildiğinden söz edilemeyeceğinden, Mahkemece zaman aşımı definin süresinde verilen cevap dilekçesi bulunmaması sebebi ile cevap ıslah dilekçesinin reddi şeklinde oluşturulan gerekçe ile dikkate alınmaması isabetli değildir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürdüğü zaman aşımı define değer verilmelidir.
Öte yandan, Zamanaşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya yöneltilen borç ikrarının, zamanaşımı definden zımni (örtülü) feragat anlamına geldiği, öğretideki baskın görüşlerle ve yargı inançlarıyla da doğrulanmaktadır ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19/11/1963 T. 5924-6419 sayılı kararı). Dahası, zamanaşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya karşı bir borç ikrarında bulunan borçlunun, bu borç ikrarına dayanılarak açılan davada zamanaşımı defini ileri sürmesi, çelişkili davranış yasağını oluşturur. Bu durum Medeni Kanunun 2 nci maddesine aykırı olup, hukuken korunamaz. ( HGK. 23.02.2000 gün ve 2000/15-71 E, 2000/116 K). Mahkemece dava konusu alacaklar davalı … tarafından gönderilen yıllar itibari ile kesilen aidat miktarlarını gösteren yazılar uyarınca hesaplanmış ise de , HGK 18.12.2002 gün 2002/15-1061 E ,2002/1070 K
sayılı ilanında belirtildiği üzere “ Borçlu bu irade beyanını açıkça alacaklıya karşı yapmalıdır….Alacaklının borçlunun irade beyanını üçüncü bir kişi aracılığıyla tesadüfen öğrenmesi halinde alacaklıya borçlu tarafından yönelmiş bir irade beyanının varlığından söz edilemez.”
Açıklanan sebeplerle davalı tarafından mahkemeye yazılan yazılar alacaklıya yöneltilen borç ikrarı mahiyetinde belge olarak kabul edilemeyeceğinden, zamanaşımı definden örtülü feragat anlamına gelmez. Davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı defi bir değerlendirilmeye tabi tutularak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe karar verilmesi hatalıdır
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.