YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/39532
KARAR NO : 2014/31168
KARAR TARİHİ : 27.10.2014
MAHKEMESİ : SERİK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İŞ)
TARİHİ : 10/10/2012
NUMARASI : 2010/673-2012/566
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili davacı işçinin kendisine hakaret edildiği gerekçesi ile iş akdini haklı nedenle feshettiğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, fazla mesai yapmasına, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatillerde çalışmasına rağmen karşılığı olan ücretlerin ödenmediğin iddia ederek kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ücretleri alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar yasal süresi içerisinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında davacının iş akdinin feshi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı taraf kat şefinin ve asistanın kendisine sürekli olarak hakaret ettiği gerekçesi ile iş akdini haklı nedenle feshettiğini iddia etmiştir. Davalı ise olayın doğru olmadığını, bahsi geçen kişilerin de işveren olmadığını, feshin haklı mahiyette olmadığını savunmuştur. Davacı işçi 20.10.2010 tarihinde işverene fesih ihbarı göndermiştir. İçeriğinde 24/II-b fıkrasına göre feshedildiği açıkça yazılmıştır. Ayrıca bir gün öncesinde de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge çalışma müfettişliğine şikâyet dilekçesi vermiş, içeriğinde kendisine sürekli olarak kat şefi ve asistanı tarafından hakaretler edildiğinden, kişiliğinin ve onurunun çiğnendiğinden bahsetmiştir. Mahkemece; 24/II-d fıkrasında işçinin cinsel tacize maruz kalması halindeki feshin düzenlendiği, olayda cinsel taciz değil, hakaretin olduğu, davacının feshinin haksız olduğu sonucuna varılmış ise de davacının bu yönde hiçbir iddiası olmadığı gibi, işçinin hakarete uğradığı ilk derece Mahkemesi’nin de kabulündedir. Mahkemece feshin cinsel taciz olgusuna dayandırıldığı ve bu iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile kıdem tazminatının reddi hatalıdır. Davacının kıdem tazminatı isteminin hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.
2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür. Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür.
Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında hafta tatillerinde çalışmaların yazılı delille kanıtlaması mümkündür. Hafta tatili ücretlerinin tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt yoksa ödenen tutarın dışında hafta tatili çalışması yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerekir.
Yukarıda bahsedilen ilkeler şüphesiz, ulusal bayram genel tatil alacaklarının ispatı açısından da geçerlidir.
Somut olayda; davacı ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili alacak talebinde bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı adına düzenlenen bordrolarda tahakkuk ettirilen ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili ücreti olduğu bildirilerek, davacının bu taleplerinin reddine karar verilmiş ise de incelenen bordrolarda davacının imzası yer almadığı gibi, tahakkuk ettirilen bu ücretlerin ödendiğine dair her hangi bir ödeme kaydı da sunulmuş değildir. Davacı vekilinin bordrolarda tahakkuk ettirilen ücretlerin işçiye ödenmediği iddiası ve yanı sıra davacının ücretlerinin banka kanalı ile ödeniyor oluşunu beyan etmesi karşısında ödeme ile ilgili belgelerin her iki taraftan sorularak ilgili yerlerden getirtilip oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.