YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/39050
KARAR NO : 2014/31604
KARAR TARİHİ : 28.10.2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. İŞ MAHKEMESİ (KADIKÖY 3. İŞ)
TARİHİ : 13/09/2012
NUMARASI : 2011/837-2012/732
DAVA :Davacı ve karşı davalı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine, davalı ve karşı davacı prim alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, asıl davayı kısmen hüküm altına almış, karşı davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK.nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı- karşı davalı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının iş aktinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı – karşı davacı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının iddia ve taleplerinin savunarak davacının davasının reddini ve karşılık dava olarak davacıya ödenen prim avansları alacağını istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacı-karşı davalının taleplerinin sübut bulduğu gerekçesi ile davacı-karşı davalının taleplerinin kabulüne, sübut bulmadığı gerekçesi ile davalı-karşı davacının prim avansı alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Kararı süresi içinde taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı-karşı davacının tüm, davacı-karşı davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut olayda, taraflar arasında ücret miktarı ihtilaflıdır.
Davacı-karşı davalının iş aktinde, davacı -karşı davalının, aylık 40000 TL. tutarındaki satış ortalamasını muhafaza ettiği sürece kendisine aylık ücretine ilaveten 1000 TL. prim ödeneceği, aylık ortalama satış tutarının bu miktarın altına düşmesi halinde işverenin kararlaştırılan primi ödemekte tamamiyle serbest olduğu, aylık ortalama satışın 40000 TL.’nın üzerine çıkması halinde ise artan miktarın %2’si oranında ek başarı primi ödeneceği, prime esas satışların yıl sonunda hesaplanacağı, yıl içinde prime mahsuben avans ödemesi yapılabileceği, ama avans ödemesinin kesinleşmiş bir hak olmadığı, prim hesaplamasına esas alınacak satış bedellerinin şirket kasasına nakit şekilde girmesinin esas alınacağı, diğer şirket çalışanlarına yapılan ödemelerin personel için bir hak tesis etmeyeceği” yönünde hüküm bulunmaktadır.
Davalının muhasebecisi ve mali işler sorumlusu olan davalı şahidi Ü.. V.. “davacı P.. Satış bölümünde satış sorumlusu olarak ayda 1400 TL. brüt ücret ile çalışıyordu. Aylık 40000 TL.’lık satış yapması en son 1200 TL. maktu ödeme yapılması sözleşme ile kararlaştırılmıştı. Davacı son yıllarda 40000 TL. satış yapmamasına rağmen işveren tarafından 1200 TL.’lık ödeme yapılmaya devam edildi…. 40000 TL.’lık satış karşılığı aylık 1200 TL. ödeme prim niteliğindedir, sene sonunda bordrolaması yapılmaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı Şirket vekili cevap dilekçesinde, davacının 2009 yılında ve devamında satış kotasını tutturamağını savunmuştur. Ancak, davacı işçiye, 2009 yılının başından itibaren her ay önce 590 TL., sonra 605 TL., daha sonra da 800 TL. civarında her ay yapılan ödemelerin yanında düzenli olarak her ay 1250’şer TL., 2010 yılı Şubat ayından itibaren de her ay düzenli olarak 1200’şer TL. ödemeler yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durum, davalı şahidi Ü.. V..’nın “Davacı son yıllarda 40000 TL. satış yapmamasına rağmen işveren 1200 TL.’lık ödeme yapılmaya devam etti” yönündeki beyanını desteklemektedir.
Davalı işveren vekilinin, davacı işçinin 2008 yılından sonra 40000 TL. aylık satış kotasını tutturamadığını söylemesine rağmen davalı şahidinin 1200 TL. prim ödemesine devam edildiğini ifade etmesi, davalının primlerin yıl sonunda hesaplandığını savunmasına rağmen, banka kayıtlarında düzenli olduğu gözlemlenen 1250 TL. ya da 1200 TL. ödemeler bulunması tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde, davacı işçinin 2009 yılından beri beri kotayı tutturamasa da kendisine prim ödenmeye devam edildiğini göstermektedir. Öte yandan, yıl sonunda yapılan hesaplama ile davacıdan kotayı tutturamadığı için önceki yıllarda ödenen primlerin işverenlikçe mahsup edildiği veya geri alındığı yönünde işverenliğin bir savunması veya delili yoktur. Bu durumda, en azından 2009 yılından beri uygulanagelen bu durumun davacı işçi açısından bir işyeri uygulamasına dönüştüğünü, ya da ödemelerin davacı işçinin kotayı tutturamamasına rağmen bu kadar düzenli olması nedeni ile prim adı altında aslında normal maaşının bir parçası olduğunu göstermektedir. Her iki durumda da, prim başlığı altındaki bu ödemelerin, aslında, davacının aylık ücretinin bir parçası olduğu kabul edilmelidir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı-karşı davalının aylık brüt 1410 TL. ücret yanında prim usulü ile çalıştığı kabul edilerek, işçilik alacakları prim dikkate alınmaksızın hesaplanmıştır. Bu itibarla, işçilik alacaklarının tespitinde esas alınan aylık ücretin prim de dahil edilerek davacının tespit edilecek gerçek aylık ücreti üzerinden işçilik alacaklarının hesaplanması gerekmektedir. Mahkeme’nin yazılı şekilde karar vermesi hatalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.