Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2012/39045 E. 2014/30849 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/39045
KARAR NO : 2014/30849
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : KIRIKKALE 2. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2012
NUMARASI : 2012/62-2012/164

DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı C.. U..’a ait Beko-Arçelik Beyaz Eşya Yetkili Servisi bünyesinde 2003 yılının 9. Ayından itibaren teknisyen yardımcısı olarak çalışmaya başladığını, 2007 yılında klima teknisyeni olarak işe devam ettiğini, davalı C.. U..’ın servisi 30/10/2008 tarihinde A.. Ö.. isimli şahsa devrettiğini, davacının, davalı A.. Ö.. yanında da çalışmaya devam ettiğini, davalı Aydın’ın, davacının daha önceden alacağı olan 1.300,00 TL’yi ödeyeceğini söylemesine rağmen ödemediğini, burada bir ay çalıştıktan sonra iş yerinden ayrıldığını ileri sürerek, kıdem tazminatı ile ücret alacağı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram-genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı A.. Ö.. vekili, davalı Aydın ile davalı Cahit arasında dava dilekçesinde belirtildiği gibi iş yeri devri ilişkisi bulunmadığını, davalı Aydın’ın yıllardan beri Beko-Arçelik Beyaz Eşya Yetkili Servisi olarak çalıştığını, davalı Cahit’in işyerinden bağımsız bir yetkili servis olduğunu, davalı Cahit’in 31/10/2008 tarihinde görevinden istifa ettiğini, davalının istifası üzerine bazı işçilerin davalı Aydın’dan iş istediklerini, davacının da bu çerçevede davalı Aydın’ın işyerinde işe başladığını ve 15 gün çalıştığını, bu çalışmasının ücretinin de ödendiğini, akabinde davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını, davacıya, davalı Aydın tarafından bütün haklarının ödendiğini, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı C.. U.. davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı C.. U..’a ait işyerinin Arçelik Yetkili Servisi işi olduğu, diğer davalı A.. Ö..’in de Arçelik Yetkili Servis işi yaptığı, C.. U..’ın 23.10.2008 tarihli yazısı ile ekonomik sıkıntıları nedeniyle Yetkili Servis işinden istifa ettiğini Arçelik A.Ş.ye bildirdiği ve işyerinin 31.10.2008 tarihinde kapatıldığı, ancak dava konusu olayda devir işleminin, yasa hükümlerine uygun
olmadığı, zira işyerinin Arçelik A.Ş. yetkili servisi olup, devrinin Arçelik A.Ş.’nin onayına bağlı olup bu şirket tarafından devre ilişkin onay verilmediğini, kaldı ki, davalı C.. U..’ın 23.10.2008 tarihinde yetkili servis işinden 31/10/2008 tarihi itibariyle istifa etmiş olup iş yerini 31/10/2008 tarihinde kapattığını, davalı A.. Ö..’in kapanan işyerini devralmadığını, iş yerine ait araçları satın aldığını, işyeri kapandıktan sonra iş yerine ait araçların satın alınmasının hukuken bir devir olarak nitelendirilemeyeceğini, yine iş yerinde çalışanların sayı ve uzmanlık itibariyle önemli bir kısmının devralınmasının devir için yeterli olmadığını, bunun için önemli olanın devralanın mevcut örgütlü bütünlüğü kullanıyor olması gerekmektiğini, ancak davalı A.. Ö..’in mevcut örgütlü bütünlüğünün zaten var olup bir kısım işçiyi işe başlatmasının iş yerinin devri niteliği taşımadığı ve dolayısıyla davalılar arasında devir olmadığı gerekçesiyle, davalı A.. Ö..’e yönelik davada kıdem tazminatı, ücret alacağı, yıllık izin, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücreti istemlerinin reddine karar verilerek sadece fazla çalışma ücreti yönünden hüküm kurulmuş olup, davalı C.. U.. yönünden ise kıdem tazminatı, ücret alacağı, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücreti istemleri hüküm altına alınmış, hafta tatili ücreti isteminin ise reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davalılar arasında işyeri devri olup-olmadığı bakımından taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanununun 6 ncı maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu oldukları aynı yasanın üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
Değinilen Yasanın 120 nci maddesi hükmüne göre, 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesi halen yürürlükte olduğundan, işyeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
İşyerinin miras yoluyla intikali 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 599 uncu maddesinde düzenlenmiş, sözü edilen madde hükmünde mirasbırakanın ölümü ile mirasçıların bir bütün olarak mirasa hak kazanacakları açıklanmıştır.
İşyerinin önceleri gerçek kişi ya da kişilerce işletilmesinin ardından şirketleşmeye gidilmesi durumunda, bu işlem de bir tür işyeri devri sayılmalıdır. Önceki gerçek kişi olan işverenlerin devralan tüzel kişi ortakları olması bu devir ilişkisini ortadan kaldırmamaktadır (Yargıtay 9.HD. 22.7.2008 gün 2007/ 20491 E, 2008/ 21645 K.). Aynı şekilde daha önce tüzel kişi şirket olan işverenin işyerini bir gerçek şahsa devretmesi de mümkündür. Devralanın şirketin hissedarlarından biri olması da sonucu değiştirmeyecektir. Adi ortaklardan bir ya da bazılarının hisselerini devri de sorumlulukların belirlenmesi noktasında işyeri devri olarak işlem görmelidir.
İşyeri devrinin temel ölçütü, ekonomik birliğin kimliğinin korunmasıdır. Avrupa Adalet Divanı kararlarına göre, maddî ve maddî olmayan unsurların devredilip devredilmediği ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde faaliyete ara verilmişse bunun süresi, işyeri devrinin kriterleri arasında kabul edilmektedir.
Basın İş Kanununa tabi işyerleri bakımından, işyerinin belirleyici unsurlarından olan marka, logo ve yayın imtiyaz hakları gibi maddî olmayan unsurların devri de işyeri devri olarak değerlendirilmelidir (Yargıtay 9. HD., 19.1.2010 gün, 2009/42958 E., 2009/354 K).
Maddî ve maddî olmayan unsurların devri söz konusu olmaksızın da işgücünün önem taşıdığı sektörlerde ekonomik birliğin önemli unsurunu olan işçilerin devri de, işyeri devri olarak kabul edilmelidir.
Devirden sonra işyerindeki ekonomik birliğin kimliğini koruyup korumadığının saptanabilmesi için, yürütülen faaliyetin devirden sonra yeni işveren tarafından aynı veya özdeş biçimde sürdürülmesi ölçütü yanında, işyerinin taşınmaz ve taşınır malları ile maddî olmayan varlıkların, işyerinde çalışan işçilerin sayı ve uzmanlık bakımından çoğunluğunun, bunun yanı sıra müşteri çevresinin devredilip devredilmediği, devir öncesi ve sonrasındaki faaliyetler arasında benzerlik olup olmadığı, devir sebebiyle işyerinde faaliyet askıya alınmışsa askı süresi gibi koşullar da göz önünde tutulmalıdır.
4857 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde yazılı olan “hukukî işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımnî bir anlaşma da yeterli görülmelidir.
İşyerine Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu tarafından el koyulması ise işyeri devri niteliğinde değildir. Bu durumda yönetim hakkına müdahale edilmekte veya bankacılık faaliyetleri askıya alınmaktadır.
Yine özelleştirme işlemi sonucu kamuya ait hisselerin devri de işyeri devri olarak değerlendirilemez. Özelleştirmede işyeri aynı tüzel kişilik altında faaliyetini sürdürmekte sadece kamuya ait hisselerin bir kısmı ya da tamamı el değiştirmektedir. Bununla birlikte, tamamı kamuya ait olan bir işyerinin özelleştirme işlemi sonucu başka bir işverene geçmesi işyeri devri niteliğindedir (Yargıtay 9.HD. 8.7.2008 gün ve 2008/25370 E, 2008/ 19682 K.).
İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı şekilde işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkânı vermez.
İşyerinin devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup, işyeri devri çalışma koşullarında değişiklik anlamına da gelmez. Dairemizin kökleşmiş kararlarına göre işyeri devri işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanımaz. İşyeri devrinin çalışma koşullarını ağırlaştıran bir yönü olup olmadığı belirlenmelidir (Yargıtay 9.HD. 27.10.2008 gün 2008/ 29715 E, 2008/28944 K.).
Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
Somut olayda, davalı A.. Ö..’in başka bir olayla ilgili olarak Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesinden anlaşıldığı üzere, diğer davalı C.. U..’tan işyerini devraldığı, ancak Arçelik’in çalışma prensibinden dolayı resmi devir işlemi yapılamadığı, işyerinin önce kapanıp sonra açılış yapıldığı, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin görünürde değil ikili anlaşma ile kurulduğu, dolayısıyla işyeri devrinin varlığının yazılı delille kanıtlandığı, davacının devralan işveren yanında çalışması bulunduğundan devralan işverenin tüm işçilik alacaklarından sorumlu olduğu anlaşılmakla, davaya konu işçilik alacaklarından sorumluluğun işyeri devri hükümlerine göre belirlenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalılar arasında işyeri devri bulunmadığının kabul edilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.