YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/38752
KARAR NO : 2014/30745
KARAR TARİHİ : 23.10.2014
MAHKEMESİ : İZMİR 6. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2012
NUMARASI : 2012/298-2012/580
DAVA :Davacı, maktu tazminat alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı,davalının 07.08.2007 – 05.03.2010 tarihlerinde E.. Holding A.Ş’de Satış Uzmanı, 05.07.2010 – 31-05.2011’de E..Holding A.Ş’de Atermit + A.. Grubu Satış Şefi, 01.06.2011 – 31.03.2012 t.de Ö.. A.. San. Ve Tic. A.Ş/de Atermit+A.. Grubu Satış Şefi olarak çalıştığını, 31.03.2012 tarihinde istifaen hizmet akdini sona erdirdiğini, davalının müvekkili şirket ve grup şirketlerdeki çalışması ile ilgili olarak iş akdinin devamı ve işten ayrıldığı tarihten itibaren 2 yıl boyunca aynı sektörde, benzeri ve/veya ikame olunabilecek malzemeleri üreten, pazarlayan, bayiliğini, yapan herhangi bir 3. şahıs ve firmada çalışmayacağını/ortak olmayacağını taahhüt ettiğini, ancak davalının bu taahhüdüne uymadığını, işten ayrılmasından hemen sonra İ.. Pazarlama İç ve Dış Ticaret Ltd.Şti’nde bu taahhüdüne aykırı olarak çalışmaya başladığını, davalının taahhüdüne aykırı olarak çalıştığı İ.. Pazarlama İç ve Dış Ticaret Ltd.Şti müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösterdiğini iddia ederek 18.008-TL maktu tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, işe başladıktan bir hafta sonra rekabet yasağına ilişkin taahhütname imzalatıldığını, her ne kadar söz konusu taahhütnameyi imzalamaktan çekinse de 1,5 sene gibi uzun bir süre işsiz kaldığı için tekrar işsiz kalmamak adına taahhütnameyi imzaladığını, 01.03.2010 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiğini ve fesihle birlikte söz konusu taahhütnamenin de geçerliliğini yitirdiğini, iş sözleşmesinin feshedilmesinden 4 ay sonra, tekrar işe başlaması için davet edildiğini, 05.07.2010 tarihinde tekrar işe başladığını, ancak bu defa kendisine ne iş sözleşmesi ne de rekabet yasağına ilişkin taahhütname imzalatılmadığını, ikinci dönem çalışmasını sözlü iş sözleşmesi çerçevesinde gerçekleştirdiğini, davacı işyerinden ayrıldıktan bir süre sonra İ.. Pazarlama İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. işe başladığını, ancak hiçbir zaman rekabet saiki içinde olmadığını beyan ederek açılan davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, Davalı işçi 05.07.2010 tarihinden itibaren davalı işyerinde yeniden çalışmaya başlamış ise de bu tarihte imzalanan yeni bir iş sözleşmesi veya taahhütname ile rekabet yasağının bu yeni dönem için de kararlaştırıldığına dair bir sözleşme veya mutabakat sunulmadığı gibi, önceki çalışma dönemine ilişkin iş sözleşmesi hükümleri ile buna bağlı rekabet yasağını içerir taahhütnamenin bu yeni çalışma dönemi için de geçerli olduğuna dair bir anlaşma bulunmadığından 05.07.2010 – 31.03.2012 tarihleri arasındaki iş sözleşmesi dönemine dayanılarak rekabet yasağına dayalı tazminat da talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir.
İş sözleşmesinin devamı sırasında rekabet yasağının ihlali şeklindeki sadakatsizlik iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturur. Bu rekabet yasağının sözleşmeden veya kanundan kaynaklanmasının hukuki sonuçları ile aynıdır.
İş görme ve sadakat borçları, açıkça kararlaştırılmasa bile her iş sözleşmesinde vardır. Rekabet etmeme borcu ise, ancak iş sözleşmesi taraflarının açıkça kararlaştırmaları halinde ortaya çıkar.
Bundan başka, iş görme ve sadakat borçlarının yerine getirilmesi sadece sözleşmenin yürürlüğü sırasında söz konusudur. Buna karşılık BK’nunda düzenlenmiş olan rekabet etmeme borcu ise iş sözleşmesinden sonraki süre içinde yerine getirilir. Rekabet etmeme yükümüne ilişkin sözleşmenin yazılı şekilde yapılması, iş ve süre ile sınırlandırılmış olması, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye sokmaması ve işçinin reşit olması gerekir.
İş sözleşmesi devam ederken, işçinin rekabet sayılacak davranışları ise “doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olup ”İş Kanunu’nun 25/II-e kapsamına girer ve işveren için haklı fesih nedeni oluşturur. Rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise işçi, BK.nun 351.maddesi gereğince zararı tazmin ile mükelleftir ( Çelik Nuri, İş Hukuk Dersleri, Beta Yayınları, 22.Bası, Ağustos s: 136-139; Tunçomağ Kenan, Centel Tankut, İş Hukukunun Esasları, Beta Yayınları, s:101; Mollamahmutoğlu Hamdi, İş Hukuku, Turhan Yayınevi, 2. Bası,s:367; Süzek Sarper, İş Hukuku, Beta Yayınları, 2.Bası, s:276-277).
İş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. İş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise, buna dayalı olarak açılacak dava niteliği itibariyle 818 sayılı BK’nun 348. maddesi kapsamına girmekle ve bu kapsamdaki davalar TTK.nun 4/1-3 maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olmakla, bu tür davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.02.2012 gün ve 2011/11-781 E., 2012/109 K.) sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Böylece iş ve ticaret mahkemelerinin görev alanlarına ilişkin kıstaslar ortaya konulduğuna göre, yapılan açıklamalar ışığında, somut olay irdelenerek, eldeki davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 440 ve devamı (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348 ve devamı) maddeleri kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin ve buna göre de davaya bakmakla görevli mahkemenin hangisi olduğunun belirlenmesi gerekir.
Davacı tarafça davalının imzaladığı rekabet yasağı taahhüdü ile işten ayrıldığı tarihten itibaren iki yıl boyunca aynı sektörde, benzeri ve/veya ikame olunabilecek malzemeleri üreten, pazarlayan, bayiliğini, yapan herhangi bir 3. şahıs ve firmada çalışmayacağını/ortak olmayacağını taahhüt etmesine rağmen akdin sona ermesinden sonra aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirkette çalıştığı ve böylece rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasıyla işbu dava açılmıştır
Davaya dayanak alınan taahhüdün işçi ile işveren arasında düzenlenmiş olması, bu taahhüt nedeniyle çıkan uyuşmazlığın iş hukuku kapsamında kaldığını kabule yeterli değildir. Zira, bu taahhüt iş akdinin sona ermesi halinde yapılmaması gereken bir hususa ilişkin olmakla, iş hukukunun düzenleme alanı dışında kalmaktadır.
Gerek davalı işçinin açıklanan taahhüdünün kapsamı, gerek davalının davacıya ait işyerinden istifaen ayrılmış ve başka bir işyerinde çalışmaya başlamış olması ve gerekse de davacının istemi ile davanın açıklanan özelliğine göre; davalının rekabet yasağını ihlal eden davranışının açık biçimde iş akdinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin bulunduğu; bu davranışın, hizmet akdinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve 447 maddeleri (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348.maddesi) kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Bu kapsamda yer alan uyuşmazlıklara ilişkin davaların ise, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 4/1-c. (mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3.) maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığında duraksama bulunmamaktadır.
Mutlak ticari davaların görülme yeri ise, açık biçimde ticaret mahkemeleridir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.02.2013 Tarih 2012/9-854 Esas- 2013/292 Karar sayılı ilamıda hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve 447 maddeleri (mülga 818 sayılı Kanun’un 348. maddesi kapsamında ) değerlendirilmesi gereken uyuşmazlıklara ilişkin davaların 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 4/1-c.( mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3. maddesi )gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve mutlak ticari davaların görülme yerinin ise, açık biçimde ticaret mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece mutlak şekilde ticaret mahkemelerinin görevine giren davada görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.