Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2012/38687 E. 2014/30814 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/38687
KARAR NO : 2014/30814
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2012
NUMARASI : 2010/419-2012/580

DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş akdinin haksız ve ihbarsız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve yıllık ücretli izin alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddine karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davacı, davalı mevkîinde gösterdiği İstanbul Halk Ulaşım San. ve Tic. A.Ş.’nin İstanbul Belediyesi sınırları dahilinde toplu taşıma hizmeti veren Avrupa Yakası ana duraklarına bağlı özel halk otobüslerinin tüm hizmetlerini düzenleyen ve denetleyen bir şirket olduğunu, bu bağlamda tüm özel halk otobüslerinin davalı Şirkete bağlı olarak çalıştığını ve kendisinin de Avrupa Yakası Merkez Durak Amirliği görevlisi olarak merkez duraktan kalkan bu otobüslerin zamanında kalkış ve varış yapıp yapmadığını denetleme görevini ifa ettiğini iddia etmiştir.
Davalı Şirket ise, adlarına düzenlenmiş özel halk otobüsü İşletme ruhsatı, yahut tahsis edilmiş bir toplu taşıma hattının bulunmadığı gibi, özel halk otobüslerini denetlemesinin ve eleman çalıştırmasının da mümkün olmadığından davacı ile aralarında iş ilişkisinin bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, davalı Şirkete bağlı olarak ücret karşılığı iş görme edimini ifa ettiği yönündeki iddiasını ispat için davalı Şirket adına kayıtlı GSM numarasını bildirerek SIM kartları ile telefon faturalarının ödeme makbuzlarını, tarafına tahsis edilen telsiz kullanma belgesi ve Şirket çalışanı olduğunu gösterir denetim kartını dosyaya sunmuş, ayrıca tanık dinletmiştir.
Mahkemece yargılama safhasında toplanan bilgi ve belgeler ile bilhassa davacı tarafça sunulan deliller ve taraf tanık beyanlarından, davacının özel halk otobüs duraklarında kahya (durak denetim görevlisi) olarak çalıştığı sabittir.
Dava konusu olayda asıl uyuşmazlık ise, davalı Şirketin özel halk otobüslerinin işletilmesinde yönetim ve denetim yetkisini haiz olup olmadığı ve buna bağlı olarak işveren olarak kabul edilip edilmeyeceği, yani taraflar arasında iş ilişkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosyaya mübrez İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin cevabî yazılarından, İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları dahilinde toplu ulaşım hizmetinin Belediyeye bağlı İETT, İDO ve İstanbul Ulaşım A.Ş.’ce yerine getirilmekle beraber ayrıca Belediye adına İETT Genel Müdürlüğü’nce verilen geçici çalışma ruhsatı ile üçüncü şahıslarca işletilen özel halk otobüslerinin toplu taşımacılık hizmeti verdiği, ancak işletmecilerin çalıştıkları hatlar üzerinde herhangi bir mülkiyet ve tasarruf hakkının bulunmadığının bildirildiği, ayrıca davalı Şirket ile aralarında sadece akbil kontür bedellerinin ödenmesine ilişkin kuralları düzenleyen sözleşmenin mevcut olup, geçici çalışma ruhsatı bulunmadığının beyan edildiği görülmüştür.
Keza, dosyada mevcut Özel Halk Otobüsleri Çalışma Yönergesi ile de; İETT Genel Müsürlüğü’nün yönetim, yürütüm ve denetimi altında yaptırılacak toplu taşımacılığa ilişkin usul, esas ve kurallar belirlenmiş olup, bu Yönerge de İETT’nin yönetim, yürütüm ve denetimi altında özel halk otobüsü ile toplu taşımacılık yaptırılan gerçek veya tüzel kişiler taşımacı olarak adlandırıldıktan sonra “Taşımacının Temsili” başlıklı 17 nci maddesinde de taşımacıların, hat ve güzergah değişiklikleri, hatlardaki araç dağılımları işletmecilikleri ile ilgili sorunları veya önerileri görüşmek ve sonuca bağlamak için kendilerini temsil etmek üzere faaliyet konusu taşımacılık ve üyeleri özel halk otobüsleri taşımacılarından oluşan en az 350 araç temsilcisinin bu konudaki vekâletine sahip olan tüzel kişilere vekâlet vermeleri zorunlu olduğu ve bu özelliklere haiz tüzel kişilikleri temsil ettikleri taşımacılara ait özel halk otobüsü komisyon toplantılarına davet edileceği, ayrıca Şirketin genel müdürü başkan ve yönetim kurulu üyeleri kendi şirketlerine ait otobüsleri denetleyip cezai işlem uygulayabileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Buna bağlı olarak, dosyadaki ticaret sicil kayıtlarından davalı Şirketin gerek kendi toplu taşıma araçlarını gerekse Şirket ortağı olan araçların toplu taşımacılık işleri ile ilgili usul ve esasları düzenlemek ve İETT Genel Müdürlüğü ile Şirket ortakları arasında adeta bir aracı kurum görevi görmek kaydıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi hudutları dahilinde özel halk otobüsleri ile toplu taşımacılık ulaşımı ve taşımacılığını alanında faaliyet göstermek üzere kurulduğu ve üyelerinin de özel halk otobüsü taşımacılarından oluştuğu anlaşılmıştır.
Görüldüğü üzere; davalı Şirket Özel Halk Otobüsleri Çalışma Yönergesi mucibince çalışma konusunu belirleyip faaliyet göstermek üzere kurulan bir Şirket olduğu gibi, Büyükşehir Belediyesinin cevabî yazılarında yapılan ve yukarıda değinilen açıklamaların aksine Belediye’nin zikredilen düzenleyici işlemi ile Şirketin kendisine ve üyelerine ait özel halk otobüslerini denetleme ve yaptırım uygulama hak ve yetkisine sahip olduğu gibi, taraf tanık beyanlarından da fiili uygulamanın bu yönde olduğu açıktır.
Her ne kadar zikredilen Yönerge özel halk otobüslerindeki yönetim ve denetim yetkisinin sadece İETT Genel Müdürlüğü’ne ait olduğunu ispat için dosyaya sunulmuş ise de Yönerge içeriği bilakis İETT nin yanında Şirketin de özel halk otobüslerini denetleme ve yaptırım uygulama hak ve yetkisini bulunduğunu göstermektedir.
Öte yandan, davacı tanıkları davacının ifa ettiği görev karşılığı ücretin davalı Şirketçe ödendiği beyan edilir iken davalı tanıkları ise ücretin özel halk otobüsleri işletenlerince ödendiği beyan etmişler ise de, yukarıda değinilen davalı Şirketin yapısı nazara alındığında özel halk otobüsü işletenlerinin bu Şirketten ayrı değerlendirilmesi yerinde olmayacağından, davalı tanık beyanlarına üstünlük tanınması halinde dahi bu beyanların sonuca etkili kabul etmek mümkün değildir.
Netice itibariyle; dosyadaki bilgi ve belgelerden ve özellikle davacı tarafça sunulan yazılı deliller ile taraf tanık beyanları, ticari sicil kayıtları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenleyici işleminden, davalı Şirketin İş Hukuku kapsamında işverenlik sıfatına haiz olduğu ve iş sözleşmesinin belirleyici unsurları olan ücret, iş görme ve bağımlılık kriterlerinin taraflar arasında sübut bulduğu anlaşılmakla, Mahkemece uyuşmazlığın esasına girilip yargılama yapılması gerekirken yukarıda yazılı şekilde taraflar arasında, iş ilişkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.