YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/30415
KARAR NO : 2014/34988
KARAR TARİHİ : 24.11.2014
MAHKEMESİ : MİLAS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İŞ)
TARİHİ : 02/02/2012
NUMARASI : 2010/28-2012/52
DAVA : Davacı sendika vekili, Bölge Çalışma Müdürlüğü tarafından davalı işletmeye ait işyerinde Bölge Çalışma Müdürlüğü iş müfettişliğince 4857 sayılı İş Kanunu’nun 3/2 maddesi uyarınca yapılan tespitte davalı işveren tarafından verilen bazı işlerin istisna ve yardımcı iş kapsamında asıl-alt işveren ilişkisi olduğunun tespit edildiğini, oysa bunların da asıl iş olduğunu ve bu işlemlerinde muvazaalı olduğunun tespiti ile bu sözleşmeler kapsamında çalışan işçilerin başlangıçtan itibaren davalı kurum işçisi sayılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın süresi içinde davalı işveren vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine mahkemece ek karar ile kararın 4857 sayılı İş Kanunu’nun 3/2 maddesi uyarınca kesin olarak verildiği gerekçesi ile temyiz isteminin reddine karar verilmiştir. Ek karar süresi içinde temyiz edilmiş olup, temyiz isteminin reddine dair kararın, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 3. Maddesindeki itirazın muvazaanın tespitine yönelik ve asıl-alt işverenlerce yapılacak olması ve davalı sendikanın gerek sendika adına ve gerekse işçi adına itirazda bulunmasının bu madde kapsamında yer verilmemesi nedeni ile yerinde olmadığı, 6100 sayılı HMK.’un 106 maddesine göre tespit isteminin ise temyize tabi kararlar kapsamında kaldığı anlaşıldığından, mahkemenin temyiz isteminin reddine dair ek kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA davalı işverenin duruşmalı temyiz talebinin işin mahiyeti nazara alınarak reddine karar verildi. Davalı işveren temyizi üzerine dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Somut uyuşmazlıkta davacı sendika davalı bakanlığa ait Bölge Çalışma Müdürlüğü İş Müfettişliğinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 3. Maddesi kapsamında davalı işveren ait işyerinde alt işverenlik sözleşmelerinin muvazaalı olup olmadığına yönelik incelemesi üzerine, iş müfettişliğinin bazı alt işverenlik sözleşmelerinin muvazaalı olmadığını tespit etmesi üzerine, davacı sendika, tüzel kişi olarak bu sözleşmelerinde muvazaalı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi heyet raporuna dayanılarak, dava konusu edilen asıl-alt işverenlik sözleşmelerinden iki sözleşmenin muvazaalı olduğunun ve bu sözleşme kapsamında çalışan işçilerin başlangıçtan itibaren davalı işveren işçisi olduklarının tespitine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 3. Maddesinde itiraza tabi olan konu iş müfettişliğinin muvazaa tespitine yönelik işlemidir. Ve bu işleme de ancak asıl ve alt işverenler başvurabilir. 3. Madde de sendika ve işçinin muvazaa tespiti yoktur şeklindeki işleme karşı itiraz yolu öngörülmediğinden, davacı sendikanın asıl-alt işveren sözleşmelerinin muvazaalı tespit isteminin 6100 sayılı HMK.’un 106. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Anılan madde de ise açıkça “Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edileceği, tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması” gerektiği belirtilmiştir.
Diğer taraftan 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 26/2 maddesine göre ise “Sendikalar(Kuruluşlar), çalışma hayatından, mevzuattan, örf ve adetten doğan uyuşmazlıklarda işçi ve işverenleri temsilen; sendikalar, yazılı başvuruları üzerine iş sözleşmesinden ve çalışma ilişkisinden doğan hakları ile sosyal güvenlik haklarında üyelerini ve mirasçılarını temsilen dava açmak ve bu nedenle açılmış davada davayı takip yetkisine sahiptir”.
Asıl-alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespiti, madde kapsamında olanaklıdır. Ancak muvazaalı işleme konu olan alt işverenlik sözleşmesi kapsamında çalışan işçilerin sendika üyesi olduğunu ve onlar adına dava açtığını iddia etmediği gibi herhangi bir işçi adına temsilen de muvazaanın tespitini talep etmemiştir. Davacı sendikanın salt tüzel kişi olarak bu davayı açmakta güncel hukuki yararı bulunmadığından, davanın davacının sıfatına göre HMK.’un 114/e-h ve 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerekir. Mahkemece yazılı şekilde davanın esastan kabulü hatalıdır.
SONUÇ :
Temyiz olunan kararın yukarda belirtilen nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.11.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.