YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/28423
KARAR NO : 2014/27483
KARAR TARİHİ : 22.09.2014
MAHKEMESİ : İZMİR 7. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2012
NUMARASI : 2011/349-2012/507
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, tatil ücreti, asgari geçim indirimi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı işveren nezdinde 13.06.2001-04.12.2010 tarihleri arasında şantiye şefi olarak çalıştığını, haklı ve geçerli bir neden olmaksızın işten çıkarıldığını, alacaklarının ödenmediğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma, tatil ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece kıdem ve ihbar tazminat taleplerinin reddine, diğer taleplerin kısmen kabulüne hükmedilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya Mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken, bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlenmesi için hakime bırakmıştır.
Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hakim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur.
Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikle getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır.
Bu itibarla geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uymamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir.
Somut olayda, mahkemece delil ibrazına ilişkin 25/07/2011 tarihli oturumda verilen “Davalı vekilinin delillerini, tanıklarının ad ve adreslerini bildirmesi için 10 günlük kesin süre verilmesine, (kesin sürenin hukuki sonuçları hatırlatıldı)” şeklindeki ara karar yasanın amaçladığı anlamda uygun bir kesin süre niteliği taşımadığından, davalı vekilinin 16/01/2012 tarihli oturumda hazır ettiğini bildirdiği tanıkların dinlenmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davalı tanıkları dinlenmeden yargılama yapılıp hüküm kurulması hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 22/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.