YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/26909
KARAR NO : 2014/27537
KARAR TARİHİ : 22.09.2014
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2012
NUMARASI : 2011/583-2012/478
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, izin ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, fazla mesai ücreti ile prim alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı işveren tarafından davacının ikramiyelerinin, fazla mesai ve tatil çalışmalarının ödenmediğini, izin kullandırılmadığını, ücret zammında ayrımcılık yapıldığını, davacının bu nedenle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini belirterek, kıdem tazminatı, ikramiye, yıllık ücretli izin, fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren vekili, davacının verdiği dilekçede özel nedenleri ve kendi isteği ile ayrıldığını, memleket değiştireceği gerekçesinin belirtildiğini, maaşlarının gününde ödendiğini, işyerinde ikramiye uygulaması olmadığını, işyerinde performansa dayalı ücret sistemi uygulandığını, bu durumun yasal olduğunu ayrımcılık yapılmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının işten kendi isteği ile özel nedenlerden dolayı memleket değiştireceğini bundan dolayı ayrılmak istediğini beyan eden imzalı dilekçesi olduğu bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanamayacağı yine dosyaya sunulan ücret bordrolarından davacının genel tatil, fazla çalışma ve hafta tatili tahakkukları bulunmadığı, ispat yükünün davacı tarafta olup ispatına dair belge, bilgi ve tanık beyanı sunulmadığından bu alacak taleplerinin kanıtlanamadığı, yine davacının kullanmadığı izin süresinin tespit edilemediği, Ekim 2010 ayında çalıştığı 18 gün için prim alacağı bulunduğu gerekçesi ile hesaplanan prim alacağının tahsiline, diğer isteklerin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar. Bu kapsamda tarafların delillerini sunmaları, açıklama yapmaları ve bu nedenle de duruşma yapılması gerekir. Davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Diğer taraftan 6100 sayılı HMK’nun 139. maddesine hükmüne göre; Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir. Çıkarılacak davetiyede, duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar yanında, taraflara sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın, onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceğini ayrıca ihtar eder.
Yine 140.maddesi; Hâkim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe (Ek ibare: 07/06/2012-6325 S.K./35.md) veya arabuluculuğa teşvik eder; bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder. Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh (Ek ibare: 07/06/2012-6325 S.K./35.md) veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür. Ön inceleme tek duruşmada tamamlanır.
Belirtilen bu hususlar Basit Yargılama Usulü ile ilgili kanunun 320. Maddesinde de açıklanmıştır.
Dosya içeriğine göre dilekçeler verildikten sonra mahkemece tensip yapılmadan, ön inceleme duruşması için taraflara tebligat çıkardığı ve çıkarılan tebligata “süre verilmeden belirtilen gün ve saatte duruşmaya gelmedikleri takdirde yokluklarında işlemlere itiraz edemeyecekleri, sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, itirazlarını açıklamaları, sunmadıkları delileri sunmaları, bildirmedikleri tanıkları bildirmeleri için” şerh düşüldüğü ve bu şekilde ihtar verildiği, ön inceleme duruşmasında taraf vekillerinin hazır olduğu, davacı vekilinin tanık bildirmek için süre istediği, ancak davalı vekilinin tanık bildirilmesine muvafakatleri olmadığını belirttiği, mahkemece ara kararı ile delillerin 6100 sayılı HMK.’un 119, 121, 141, 194, 318 ve 319 maddeleri uyarınca dava dilekçesi ile sunulması zorunluluğu nedeni ile delil ve tanık bildirme delillinin reddine ve ön inceleme aşaması tamamlanmadan tahkikat aşamasına geçilmesine ve dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacı vekili dava dilekçesinde delillerini bildirmiş ve tanık deliline dayanmıştır. Mahkemece yukarda belirtilen ön inceleme duruşmasında dava şartları, tarafların itirazları alındıktan sonra dava dilekçesinde belirtilen ve dayanılan delilleri sunmaları için iki haftalık yasal süre taraflara verilmelidir. Mahkemece anılan yasa hükümlerine aykırı olarak, ayrıca kesin süre ihtaratı da belirtilmeden ön inceleme duruşmasına kadar delillerini ve tanıklarını bildirmeleri için süre verilmesi hatalı olduğu gibi yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunma, kısaca açıklamada bulunma hakkının kısıtlanması hukuki dinlenilme hakkının ihlalidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.