Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2012/1890 E. 2014/6124 K. 26.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1890
KARAR NO : 2014/6124
KARAR TARİHİ : 26.02.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. İŞ MAHKEMESİ (KARTAL 1. İŞ)
TARİHİ : 06/12/2011
NUMARASI : 2010/602-2011/1071

DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, milli ve dini bayram ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı T.. Ş.. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A)Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 22.05.1995-31.03.2009 tarihleri arasında Adalar Belediyesinde temizlik işlerinin ihalesi hususundaki sözleşmeler sonucu değişen değişik taşeron firmaların elemanı olarak değiştiğini, bu çalışma süresi içinde münhasıran Adalar Belediyesinin temizlik işlerini yaptığını, davacının temizlik işçisi ve şoför olarak hiç ara vermeden aynı yerde aynı işi yaptığını, net maaşının 980 TL olduğunu, yemek ve servis uygulaması bulunduğunu, iş akdinin 31.03.2009 tarihinde ekonomik kriz gerekçe gösterilerek haksız olarak feshedildiğini, yasal hiçbir alacağının ödenmediğini, temizlik görevlisi ve daha sonra temizlik araçlarında şoför olarak vardiyalı şekilde çalıştığını, yıllık izinlerini kullanamadığını, milli ve dini bayramların tamamında genel tatillerde çalıştığını, fazla mesai yaptığını iddia ederek kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, milli dini bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı şirket vekili, müvekkili firmanın diğer davalı belediyece açılan temizlik ihalelerine girerek belirli dönemlerde belediye sınırları dahilinde çöp toplama temizlik faaliyetlerini yürüten firma olduğunu, davacı işçinin de 11.05.2004-31.03.2009 arasında belirli dönemlerde belirli süreli iş sözleşmeleri kapsamında çalıştığını, ancak müvekkili yanındaki çalışmasının aralıksız olmadığını, müvekkilinin 31.03.2009 tarihinden sonra belediyeden ihale alamadığı için davacı için SGK’YA 05 kodu ile işten ayrılış bildirgesi verildiğini, bu uygulamanın belediye ihalesi kapsamında çalışan tüm işçiler için uygulandığını, daha sonraki dönemlerde belediyeden ihale alan diğer taşeron firmaların bu işçilerle çalışmaya devam ettiğini, davanın kötü niyetli olduğunu, kaldı ki müvekkilinin tazminat ödeme yükümlülüğü olmamasına rağmen, davacının işten ayrıldığı 31.03.2009 tarihinden sonra 25.04.2009 tarihinde kıdem, ihbar, yıllık izin, bayram ve genel tatil ücreti alacakları bakımından toplam 3.875,00 TL alarak davalıyı ibra ettiğini, buna ek olarak 24.06.2009 ve 27.07.2009 tarihinde davacının banka hesabına toplam 1.451,22 TL tazminat ödendiğini, davacının fazla mesai, yıllık izin, milli dini bayram, hafta genel tatil ücreti alacağı bulunmadığını savunmuştur.
Davalı belediye savunmasına dosyada rastlanılmamıştır.
C)Yerel Mahkeme Kararının Özeti.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile kıdem, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline, fazla taleplerin reddine karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar davalı T.. İş Temizlik Hizmetleri Turz. İnş. San. ve Tic Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalı T.. İş Temizlik Hizmetleri Turz. İnş San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin hizmet cetvelinin incelenmesinden, 22.05.1995-31.08.1995 tarihleri arasında 743582 sicil numaralı işyerinde çalıştığı anlaşılmakta olup, bu çalışma döneminin hangi işverenlik nezdinde geçtiği, bu işyerinin davalı belediye ile asıl işveren, alt işverenlik ilişkisi olup olmadığı, ayrıca davalı temyiz dilekçesinde ileri sürülen hizmet süresindeki boşluklar da değerlendirilip tartışılarak sonuca gidilmesi gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile davacı işçinin 22.05.1995-31.03.2009 tarihleri arasında 13 yıl 10 ay 10 gün süre ile çalıştığının kabulü ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalıdır.
3-Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
a)-Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir (Yargıtay 9.HD. 15.10.2010 gün, 2008/41165 E, 2010/29240 K.).
b)-İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez (Yargıtay 9.HD. 5.11.2010 gün, 2008/37441 E, 2010/31943 K).
c)-İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanununun 21 inci maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 31 inci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir (Yargıtay 9.HD. 26.10.2010 gün, 2009/27121 E, 2010/30468 K). Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
d)-İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir. (Yargıtay 9.HD. 4.11.2010 gün 2008/37372 E, 2010/31566 K).
e)-Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 9.HD 21.10.2010 gün 2008/40992 E, 2010/39123 K.). Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz (Yargıtay 9.HD. 24.6.2010 gün 2008/33748 E, 2010/20389 K.).
f)-Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır (Yargıtay 9.HD. 27.06.2008 gün 2007/23861 E, 2008/17735 K.). Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır (Yargıtay HGK. 21.10.2009 gün, 2009/396 E, 2009/441 K).
g)-Yine, işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazı kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir (Yargıtay 9.HD. 4.11.2010 gün 2008/40032 E, 2010/31666 K).
h)-İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir (Yargıtay 9.HD. 24.6.2010 gün, 2008/33597 E, 2010/20380 K). Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay HGK. 27.1.2010 gün 2009/9-586 E, 2010/31 K. ; Yargıtay 9.HD. 13.7.2010 gün, 2008/33764 E, 2010/23201 K.).
Somut olayda, dosyada bulunan ibraname miktar içermekte olup, anılan ibraname miktar içeren alacaklar bakımından makbuz, yıllık izin ücreti açısından hakkı ortadan kaldıracak niteliktedir. İbranamedeki miktarların ilgili alacaklardan mahsup edilmesi gerektiği düşünülmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Anılan ibraname karşısında yıllık izin ücreti talebinin de reddi gerekir.
4-24.06.2009 tarihli 800 TL tutarlı kıdem tazminatı ödemesine dair makbuz aslı getirtilerek, davacıya sorulup mahsup konusunun değerlendirilmesi de gerekmektedir.
F)Sonuç:
Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.