Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2012/13293 E. 2014/12681 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13293
KARAR NO : 2014/12681
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2011
NUMARASI : 2009/88-2011/933

DAVA :Taraflar arasındaki, itirazın iptali ile takibin devamına, %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.04.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat A. E. Ş. ile karşı taraf adına Avukat K. C. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı işçi, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2007/41015 Esas 2008/17093 Kararı ile Beyoğlu 2. İş Mahkemesinin 2007/405 E. Sayılı kararının bozularak işverence yapılan feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verildiğini, süresinde işe iade için işverene başvurulması halinde en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının ödenmesine, işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatlarının bu alacaktan mahsubuna, süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminatın 6 aylık ücret olarak belirlenmesine karar verildiğini, kesinleşen kararın tebliğe çıkarıldığı ilk seferde tebligatın bila ikmal döndüğü, bunun üzerine yeni adresine tebligat çıkarıldığı ancak usulüne uygun tebliğ edilmediğini, tebligat parçası incelendiğinde Kadir Kaya isimli muhayyel bir isme/şahıstan bilgi alınarak işte olduğunun beyan edilmesi üzerine tebligatın K. B. mahallesi muhtarlığına bırakıldığını, .2 no.lu haber kâğıdından muhatabın kapısına yapıştırılmadığını, bu tebliğin usulsüzlüğü nedeniyle öğrenme anı olan 03.12.2008 tarihinin tebligat tarihi olduğunu, 05.12.2008 tarihinde işe başvuruda bulunduğunu işverence işe başlatılmadığını, yasal hakları için icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötü niyetli borçlunun % 40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı işveren, kesinleşen kararın işçiye tebliğinin ardından yasal 10 iş günlük süresi içinde başvuruda bulunulmadığını, işçiye yapılan tebligatın geçerli olduğunu, tebligat usulsüz kabul edilirse kendi kusurlarının olmadığını, talep edilen % 40 tazminatın Kanuna aykırı olduğunu, alacakların likit olmadığını, tebligat memurunun kusurundan sorumlu tutulamayacaklarını bildirmiş, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, tebligatı yapan PTT taşeron işçisi tanık olarak dinlenmiş ve tebligat geçersiz olarak kabul edilmek suretiyle işçinin yasal süresi içinde başvurduğu sonucuna varılmış ve itirazın kısmen iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçi icra inkar tazminatı ödetilmesini talep etmiş, Mahkemece 32.236,00 TL olarak isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadeye dair kesinleşen kararın davacı tarafa tebliğ edildiği işe iade dosyasında belirtilmiş olup, ilgili Mahkeme de tebligatın 11.11.2008 tarihinde yapıldığına dair şerh yazısı vermiştir. Davalı işveren işe iade dosyasından anlaşılan tebliğ tarihine göre yasal başvuru süresinin geçtiğinden söz ederek davacıyı işe başlatmayacağını bildirmiştir.
Davacı işçiye işe iade yönünde kesinleşen kararın davacı tarafa tebliğinin usulsüz olup olmadığı tartışma konusu olup, bu durum tebligatı yapan şahsın tanık sıfatıyla dinlenmesinin ardından belirlenebilmiştir. Kesinleşen işe iade kararının davacı tarafa tebliği usulsüne uygun olmayıp, davacı işçi 03.12.2008 tarihinde usulsüz tebligattan haberdar olmuş ve 05.12.2008 tarihinde başvurusunu yapmıştır. Davacı daha sonra 15.12.2008 tarihinde noterde işlem yaparak yeniden gönderdiği başvuru yazısı göndermiştir. Ancak davacının her iki başvurusunda da kesinleşen kararın tebliğinin geçersiz olduğunu belirtilmemiştir. Sonuç olarak tebligatın geçersiz olması sebebiyle davacının işe başlamak için başvurusu yasal süresinde kabul edilmekle birlikte, tebligatın geçersiz olduğunu bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan işverenin icra inkar tazminatından sorumlu tutulması doğru değildir. Davaya konu alacakların tamamı işçinin işe iade yönünde başvuru şartına bağlı olup, başvurunun süresinde olup olmadığı bu dava ile yapılan yargılama neticesinde belirlenmiştir. Öte yandan bilirkişi hesap raporunda hak kazanılan tutarlar, icra takibine konu tüm taleplerden daha az olarak belirlenmiştir. Bu durumda alacakların likit oluğundan söz edilemez. Mahkemece icra inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde isteğin kabulü hatalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100.00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.