Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2012/13084 E. 2014/18542 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13084
KARAR NO : 2014/18542
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ (KADIKÖY 2.İŞ)

DAVA :Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin 20.09.1999-06.04.2010 tarihleri arasında muhasebeci olarak en son aylık 1.500 TL ücretle çalıştığını, son yıllarda ücretlerin düzenli olarak ödenmediğini, davalı şirket tarafından kısmi ödemelerde bulunulduğunu, 06.04.2010 tarihi itibariyle toplam ücret alacağı olan 9.012,00 TL’nin tahsili talebiyle yapılan icra takibine karşı davalı şirket tarafından itirazda bulunulduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla, Kadıköy 8.İcra Müdürlüğünün 2010/8637 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, % 40 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; davacının müvekkili şirkette işçi olarak görev yapmadığını, serbest muhasebeci olarak dışarından zaman zaman muhtasar beyannamelere imza attığını ve karşılığını ücretle aldığını, müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını, takip tarihi itibariyle 197,20 TL borcu bulunduğunu, takip konusu talebin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle icra inkâr tazminatının reddine karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı yasal süresi içerisinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- İşçilik alacaklarıyla ilgili olarak yapılmış olan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında yargılama ve icra inkâr tazminatına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel haciz yoluyla yapılan ilamsız icra takiplerinde, borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkânlarından biri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67 inci maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.

İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. İcra takibinde yer alan ve borçlu tarafından itiraza uğrayan kısım davanın konusunu oluşturur. Borcun tamamına ya da bir kısmına itiraz hallerinde olduğu gibi imzaya itiraz ile faize itiraz edilmesi durumunda da itirazın iptali davası açılabilir.
İcra İflas Kanununun 68 ve 68 (a) maddelerinde sözü edilen belgelerden birine sahip olmayan alacaklı, itirazın giderilmesini sağlayabilmek için yalnız itirazın iptali yoluna başvurabilir.
Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli değilse alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukukî yarar yoktur.
İtirazın iptali davası süreye tabidir. Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde davayı açabilir.
İcra takibi konusu alacak davası iş mahkemesinin görevine girmekte ise, itirazın iptali davası da iş mahkemesinde açılır (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, İstanbul Kasım 2004, s. 223.). Buna göre davada 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 7 nci maddesi uyarınca sözlü yargılama usulü uygulanır.
İtirazın iptali davasında, işçilik alacaklarıyla ilgili olarak tahsil hükmü kurulması mümkün olmaz. Yargılama sonunda icra takibine itirazın kısmen ya da tamamen iptali ile takibin devamına ya da davanın reddine dair karar verilmelidir.
İtirazın iptali davasında dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması mümkün olup, arttırılan kısım yönünden tahsil davası olarak hüküm kurulmalıdır. Davaya konu miktarın ıslah yoluyla arttırılması itirazın iptali davasının niteliğini değiştirmez ve tamamını tahsil davasına dönüştürmez.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Yasada gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilir. İcra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Özellikle, işçinin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 Yasanın 8 inci ve 28 inci maddelerinin, işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkâr tazminatına hükmedilemez (Yargıtay HGK. 4.3.2009 gün 2009/ 9-57 E, 2009/ 110 K).
Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır. Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkâr tazminatı ödemekle yükümlüdür (Yargıtay 9.HD. 4.4.2008 gün 2007/14360 E, 2008/7511 K.).
Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkâr tazminatına hükmedilmelidir.
İcra inkâr tazminatı, asıl alacak bakımından söz konu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
İcra takibinde işlemiş faiz için de takip tarihinden itibaren faiz talep edilmiş olması durumunda, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, faize faiz yürütülmesi anlamına gelir ki, Borçlar Kanununun 104/son maddesi ile 3095 sayılı Yasanın 3 üncü maddesi uyarınca faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz. Bu halde, asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmelidir.
Somut olayda davacı vekili davacının aylık net 1.500 TL ücret karşılığı çalıştığını, davalı ise dosyada bulunan Kapatılan Kadıköy 3. İş Mahkemesi’nin 2010/348 Esas sayılı dosyasında davacının ücretinin asgari ücret seviyesinde olduğunu savunmuştur. Yukarıda yer alan HGK kararında da belirtildiği üzere hakkın tartışmalı olduğu durumlarda icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği gözetilerek bu talebin reddi gerekirken kabulü hatalı olup

bozma nedeni ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün, HMK’nın geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
F) Sonuç:
Hükmün icra inkar tazminatına ilişkin 2. bendinin hükümden tamamen çıkarılarak yerine “ Talep yargılamayı gerektirip, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,” bendinin yazılmasına, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.