Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2012/11810 E. 2014/12673 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/11810
KARAR NO : 2014/12673
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2011
NUMARASI : 2001/1040-2011/1003

DAVA :Taraflar arasındaki, işveren zararının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.04.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat M. B. ile karşı taraf adına Avukat S. T.G. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı işveren, hisse senedi işlemleri eski müdürü davalının yatırım müşterilerinin bir kısım hesaplarında müşterilerin talimatı olmaksızın işlem yaptığını hesaplara gönderilen paraları ilgili hesaplara aktarmadığını ve ilgisi olmayan hesap ya da 3. kişilere havale ve transfer yaptığını ve bu şekilde hesap sahipleri ile şirket zararına kendisi ve 3. kişiler yararına işlem yaptığını ve haksız kazanç sağladığını müşterilerin başvuruları sonucu başlatılan inceleme neticesinde 412.221 TL ödeme yapıldığını davacının kendi haksız kazancı olan 128.000 TL ile birlikte şirket zararının 547.221 TL’ye ulaştığını Şişli Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduklarına beyanla davalarının kabulü ile zararın davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı işçi, hisse senedi müdürü olarak davacı şirkette uzun yıllar görev yaptığını, haksız kazanç sağladığı iddiasının doğru olmadığını şirket kayıtlarının düzensiz ve gerçek dışı olduğunu teftiş kurulu raporunda zararın 122.123 TL olduğu bildirilmesine karşın dava dilekçesinde 128.000 TL olarak belirtildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı aleyhine Şişli 5. Asliye Ceza Mahkemesinde 2002/321 esas sırasına kayıtlı dosyada hizmet nedeniyle emniyeti su istimal suçundan açılan davanın yapılan yargılaması neticesinde 2001/1618 sayılı karar ile yine Şişli 4. Asliye ceza mahkemesinin 2002/291 esas sayılı dosyasında özel evrakta sahtecilik suretiyle dolandırıcılık suçundan açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda 2003/390 sayılı karar ile Şişli 10.Asliye ceza mahkemesinin 1999/1562 esas sayılı dosyası ile birleştirildikleri, mahkemece birleştirilen dosyalar da dahil olarak yapılan yargılama neticesinde verilen 6 yıl 12 ay hapis cezasının Yargıtay 11.Ceza Dairesinin 2009/2109 esas 3540 sayılı ilamı gereğince bozularak zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği açıklanmıştır. Uzman bilirkişiler kurulunun ceza dosyası içeriği ile müfettiş raporu ve tüm dosya kapsamını esas alarak yaptıkları inceleme neticesinde ibraz ettikleri 06/10/2010 havale tarihli raporlarında, davalının müşteri hesaplarından kendi hesabına 119.984 TL aktardığı ayrıca davacı şirketin müşterilerle yapılan mutabakat sonucu uğradıkları zararın ibraname karşılığı tazmini için 808.261,16 TL ödeme yaptığı davalı şirketin müşterilere yaptığı ödeme nedeniyle uğradığı zarar da gerekli denetlemeleri her yıl yapmayan kurum içi iş akımı ve yetkiler konusunu açık olarak belirlemeyen davacı şirketin de zararın doğmasında davalı gibi % 50 oranında kusurlu olması nedeniyle davalının tazminle yükümlü olduğu zararın 404.130,55 TL ve kendi hesabına haksız olarak geçirdiği 119.984 TL’nin toplamları olan 524.114,55 TL’den davalıdan sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekilinin verdiği ıslah dilekçesi ile dava tarihinden sonra yapılan ödemeler nedeniyle uğranılan zararın da tazminini talep etmesi üzerine alınan 02/11/2011 havale tarihli bilirkişi raporuna göre davacının kendi hesabına aktardığı 119.985,75 TL’den tam olarak kusurlu ve sorumlu olduğu, 01/11/1999 tarihinden önce yapılan ödemeler nedeniyle uğranılan 808.261,43 TL zararın % 50’si olan 404.130,72 TL ve dava açıldıktan sonra yapılan 633.071 TL ödemeler nedeniyle uğranılan zararın % 50’si olan 316.535,50 TL’nin toplamları olan 840.651,97 TL den dolayı sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle ve ıslah sonrası davalı vekili zaman aşımı itirazında bulunmuş olsa da Bankalar Kanunu gereğince yöneticilerin usulsüz işlemlerinden dolayı uğranılan zararın tazmini için belirlenen zaman aşımı süresi 20 yıl olduğundan söz edilerek son raporda geçen hesaplamalara göre isteklerin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı işverenin tüm, davalı işçinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava 19.11.1999 tarihinde açılmıştır. Yargılama sırasında davacı işveren vekili tarafından verilen 29.06.2011 havale tarihli ıslah dilekçesi ile davaya konu zarar miktarı arttırılmıştır. Dilekçenin davalı vekiline tebliği üzerine yasal süresi içinde zamanaşımı defi ileri sürülmüştür.
Mahkemece Bankalar Kanunu gereği yöneticilerin usulsüz işlemleri sebebiyle uğranılan zararın tazmininin yirmi yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesiyle hüküm kurulmuştur.
Islahın yapıldığı tarihte yürürlükte olan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesinde, “Bu Kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıldır” şeklinde kurala yer verilmiştir. İlgili hükme göre on yıllık genel zamanaşımı süresi fon alacakları bakımından yirmi yıl olarak öngörülmüştür. Dairemizin 09.03.2009 gün ve 2007/30301 E, 2009/6217 K. sayılı kararında da fon alacakları bakımından zamanaşımı süresi 20 yıl olarak kabul edilmiştir. Ancak somut olayda davacı işveren borsa aracı kurumu olup, davaya konu tazminat alacağının fon alacağı olup olmadığı noktasında mahkemece bir değerlendirme yapılmamıştır. Davacı kurumun faaliyetleriyle ilgili TMSF tarafından bir işlem yapılıp yapılmadığı belirlenmeli ve davalı yöneticinin eylemlerine dayalı zarara iddialarına konu tazminatın fon alacağı olup olmadığı tespit olunmalı, sonucuna göre zamanaşımı yönünden bir karar verilmelidir.
Öte yandan davaya konu zarar iddiaları bakımından zamanaşımı süresi alacağın muaccel olduğu tarihten başlar. Mahkemece bu yönlerden gerekli araştırmaya gidilmesi ve zamanaşımı definin bu çerçevede değerlendirilmesi için kararı bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100.00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.