Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2011/9086 E. 2013/13056 K. 02.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/9086
KARAR NO : 2013/13056
KARAR TARİHİ : 02.05.2013

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA :Davacı, 3.498,37 TL kıdem tazminatı, 1.054,67 TL.ihbar tazminatı ile her iki alacak kalemi için hesaplanan 2.423,74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.976,78 TL’lik alacak kısmına yapılan itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.Başbayraktar Taşkın tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş akdinin feshi sebebiyle … 3. İş Mahkemesinde işçilik haklarının tahsili için açtığı davanın sonuçlandığını, bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşen ihbar ve kıdem tazminatlarının tahsili amacıyla ve Mahkemece tahsiline karar verilen 200,00 TL. ihbar ve kıdem tazminatları da dahil olmak üzere … 11.İcra Müdürlüğünün 2009/1855 Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptığını, ancak borçlunun, ilamlı alacak için ancak ilamlı icra takibi yapılabileceği ve bu sebeple herhangi bir borçlarının bulunmadığı yolunda itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, Yargıtay bozma kararında hatalı olduğu belirtilen bilirkişi raporuna istinaden icra takibi yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporu ile tespit edilen alacakların ayrı bir mahkeme kararına yansımadığı sürece takip konusu yapılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, dava yargılamayı gerektirdiğinden ve alacak miktarı likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, icra inkâr tazminatına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Genel haciz yoluyla yapılan ilamsız icra takiplerinde, borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkânlarından biri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67 inci maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. İcra takibinde yer alan ve borçlu tarafından itiraza uğrayan kısım davanın konusunu oluşturur. Borcun tamamına ya da bir kısmına itiraz hallerinde olduğu gibi imzaya itiraz ile faize itiraz edilmesi durumunda da itirazın iptali davası açılabilir.
İcra İflas Kanununun 68 ve 68 (a) maddelerinde sözü edilen belgelerden birine sahip olmayan alacaklı, itirazın giderilmesini sağlayabilmek için yalnız itirazın iptali yoluna başvurabilir.
Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli değilse alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukukî yarar yoktur.
İtirazın iptali davası süreye tabidir. Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde davayı açabilir.
İcra takibi konusu alacak davası iş mahkemesinin görevine girmekte ise, itirazın iptali davası da iş mahkemesinde açılır (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, … Kasım 2004, s. 223.). Buna göre davada 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 7 nci maddesi uyarınca sözlü yargılama usulü uygulanır.
İtirazın iptali davasında, işçilik alacaklarıyla ilgili olarak tahsil hükmü kurulması mümkün olmaz. Yargılama sonunda icra takibine itirazın kısmen ya da tamamen iptali ile takibin devamına ya da davanın reddine dair karar verilmelidir.
İtirazın iptali davasında dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması mümkün olup, arttırılan kısım yönünden tahsil davası olarak hüküm kurulmalıdır. Davaya konu miktarın ıslah yoluyla arttırılması itirazın iptali davasının niteliğini değiştirmez ve tamamını tahsil davasına dönüştürmez.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Yasada gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilir. İcra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Özellikle, işçinin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 Yasanın 8 inci ve 28 inci maddelerinin, işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkâr tazminatına hükmedilemez (Yargıtay HGK.0 4.03.2009 gün 2009/ 9-57 E, 2009/ 110 K).
Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır. Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkâr tazminatı ödemekle yükümlüdür (Yargıtay 9.HD. 04.04.2008 gün 2007/14360 E, 2008/7511 K.).
Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkâr tazminatına hükmedilmelidir.
İcra inkâr tazminatı, asıl alacak bakımından söz konu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
İcra takibinde işlemiş faiz için de takip tarihinden itibaren faiz talep edilmiş olması durumunda, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, faize faiz yürütülmesi anlamına gelir ki, Borçlar Kanununun 104/son maddesi ile 3095 sayılı Yasanın 3 üncü maddesi uyarınca faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz. Bu halde, asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmelidir.
Somut olayda, davacının … 11. İcra Müdürlüğünün 2009/1855 esas sayılı icra takibi ile talep ettiği kıdem ve ihbar tazminatının … 3. İş Mahkemesinin 17.5.2007 tarih ve 2006/450 Esas ,2007/332 Karar sayılı dosyasındaki bilirkişi raporuna dayandığı açıktır. Anılan karar Dairemizin 26/12/2008 tarih ve 2007/36150 E, 2008/35537 K sayılı ilamı ile kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki işçilik alacakları yönünden bozulmuştur. Böylece bozulan ilk kararın dayanağı bilirkişi raporunun kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin kısmı davacı yararına kazanılmış hak kapsamında kuvvetli delil mahiyetindedir. Dolayısı ile bu alacak kalemlerinin miktarı, ödenmesi gerektiği hususları taraflarca bilinebilir olduğundan ve yeniden yargılamayı gerektirmeyeceğinden likit bir alacak olarak değerlendirilip icra inkar tazminatının kabulüne karar verilmesi gerekirken tümüyle reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.