Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2011/5838 E. 2013/12885 K. 30.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/5838
KARAR NO : 2013/12885
KARAR TARİHİ : 30.04.2013

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin ücreti ile fazla çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.04.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat … geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendi. Duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı işçi, davalı işverene ait işyerinde Ağustos 2005 – 31/05/2010 tarihleri arasında en son aylık brüt 2.900,00-TL maaş ile şube operasyon şefi olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin dayalı işverence hiçbir haklı gerekçe gösterilmeden fesih edildiğinin kendisine şifahi olarak bildirildiğini, bunun üzerine davalı işverene göndermiş olduğu ihtarnameye dayalı işverenliğin cevabi ihtarnamesinde haklarını ödememek için gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu beyan ve iddia ederek, kıdem, ihbar, izin, fazla çalışma ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı işveren, davacının iş akdinin, … Noterliğinin ihtarnamesi ile 25/II-e bendi gereği bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedildiğini, toplam 9.552,37 TL lik tahsilatın şirketin hesabında olmadığı ve davacının amiri Şükrü Balcı’nın davacıdan aldığı bilgiye göre bu tutarın davacının kendi hesabında olduğunun tespit edildiği, 2 kez savunma alındığını, şirket tahsilatlarının üzerinde kalması nedeni ile yazılı olarak da uyarıldığını, davacının aynı tutum ve davranışlarını sürdürdüğünü, görevini kötüye kullandığını, yersiz açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalı şirkette çalışmakta iken mali işler personeli çalışanın yaptığı denetim sırasında 20 civarında farklı müşteriden yapılan toplam 9.552,37 TL lik tahsilatın şirket hesabına davacı tarafça sokulmadığının tespit edilmesi üzerine, davacının bahsi geçen miktardan 8.213,38 TL yi şirkete ödediğini, ancak bakiyesini ödemediğinden davacı iş akdinin 31/05/2010 tarihi itibariyle 4857 sayılı Yasanın 25/II-e maddesi gereğince işverence haklı nedenle feshedildiği ancak davacı hakkında herhangi bir suç duyurusunda bulunulmadığı, tutanakları imzalayan kişilerin işyeri çalışanı olduğu, bu belgelerde davacının imzasının bulunmadığı, davacının imzasını taşıyan bir kısım ihtar ve savunma belgelerinden ise davacıya isnat edilen olaylar ile ilgili savunmaların 2009 ve 2010 yıllarının Nisan aylarına ait olduğu, davalının dayandığı fesih sebeplerinin kullanılma süresi olan 4857 sayılı Yasanın 26.maddesindeki 6 iş günlük hak düşürücü sürenin geçirilmiş olduğu gerekçesiyle tazminat istekleri ile yıllık izin talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacının iş sözleşmesi 27/05/2010 tarihinde yapılan tespit kapsamında; tahsil edilen fatura bedellerinin işverene intikal ettirilmemesi nedenine dayalı olarak 31.05.2010 tarihinde feshedilmiştir. Fesih yazısında, davacının daha önce de iki kez benzer olaylar sebebiyle savunmasının alındığı ve uyarıldığı belirtilmiş olup, 23/12/2009 ve 07/04/2010 tarihlerindeki tespitlere dayalı bir fesih yoktur. Bu itibarla İş Kanunu’nun 26. Maddesindeki hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
Dosyaya fotokopi olarak sunulan 24/05/2010 tarihli iş avansı dökümü belgesinde 27 belge karşılığında yapılan tahsilatlar toplamından işverene aktarılan miktar düşülerek davacının üzerinde 9.552,37TL kaldığı belirtilmiştir. Konu işverence tutanağa da bağlanmış, ayrıca davacının ödenmeyen tahsilat bedellerinin bir kısmını 31/05/2010 tarihinde ödediği konusunda da ayrı bir tutanak düzenlenmiştir. Dosyaya fotokopi olarak sunulan belgelerin işyeri kayıtları ile doğrulanması ve konunun uzmanı bir mali müşavir tarafından incelenmesi gerekir. Davacının daha önce benzer konulardaki uyarılara rağmen işveren adına yapılan tahsilatları işverene aktarmadığı belirlendiği taktirde işverence yapılan fesih haklı olarak kabul edilmeli ve ihbar, kıdem tazminatı talepleri reddedilmelidir. Belirtmek gerekir ki, işverenin olayla ilgili olarak suç duyurusunda bulunmamış olması sonuca etkili değildir.
Davacının iddia edildiği üzere tahsil ettiği fatura bedellerini işverene süresi içinde intikal ettirdiği belirlendiği taktirde ise sözü edilen tazminat isteklerinin kabulüne karar verilmelidir. Mahkemece eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.
3- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda yıllık izin ücreti 3.963,06 TL hesaplanmış, davalı vekili itiraz dilekçesinde 3.963,33 TL olarak ödeme yapıldığına dair banka dekontu sunmuştur. Mahkemece bu belgeler yönünden de gerekli araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın isteğin kabulüne karar vermiştir. Yapılacak iş; gerekirse ilgili bankadan ödeme bilgileri sorulmalı deliller tümüyle değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 990.00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.