Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2011/51635 E. 2013/35125 K. 26.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/51635
KARAR NO : 2013/35125
KARAR TARİHİ : 26.12.2013

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA :Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili ile; müvekkilinin davalı işyerinde 22.07.1986 tarihinde işe başladığını, 01.09.1997 yılında da ayrıldığını, daha sonra 03.08.1998 yılında yeniden başladığını ve 02.08.2003 yılında kendi isteği ile işten ayrıldığını, müvekkilin bu iş yerinde Genel Müdür Yardımcısı sıfatı ile çalıştığını ve almış olduğu en son maaşın 4800 TL olduğunu, 08.09.1999 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 4447 sayılı yasa ile 1475 sayılı yasanın 14. Maddesine eklenen bent ile toplam 3600 gün prim ödeyip 15 yıllık sigorta tamamlayanlar işten kendi istekleri ile ayrılsa bile kıdem tazminatı alabileceklerini, 3600 gün prim ödeme ve 15 yıllık sigortalı olma şartlarına haiz olduğunu, bu nedenle bu haktan yararlanması gerektiğini belirterek arz ve izah olunan nedenlerden dolayı 5000 TL kıdem tazminatının 02.08.2003 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; müvekkil şirketin merkezi adres olarak verilen Eminönü /… olduğunu, bu nedenle davada … İş mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle davanın yetki yönünden reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde beyan edildiği gibi davacının iş yerinden istifa ederek kendi isteği ile ayrıldığını, bu nedenle kıdem tazminatı talep hakkının olmadığını, davacının müvekkil işyerinden ayrıldıktan sonra, başka işyerlerinde de çalıştığını, tespitlerine göre 22.12.2003 -04.01.2008 tarihleri arasında … San. Tic. A.Ş. Sanayi Bölgesi, Kılıç mevkii, Silivri deki iş yerinde uzun süre çalıştığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
İş sözleşmesinin işçi tarafından yaş hariç emeklilik koşullarının oluşması nedeni ile feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu k,urum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. Öte yandan işçinin, sosyal güvenlik anlamında bu hakkı kazanmasının ardından, ilgili kurum ya da sandığa başvurmaksızın kıdem tazminatı talebiyle işyerinden ayrılması ve bu yolla hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar. Faiz başlangıcında da bu tarih esas alınmalıdır.
Dairemizce daha önce verilen kararlarda, derhal yapılan fesihlerde henüz ihbar tazminatı ödenmemişken ve yine ihbar öneli süresi içinde işçinin emeklilik için başvurması durumu, işçinin emeklilik suretiyle feshi olarak değerlendirilmekteydi. Bu halde işçi ihbar tazminatına hak kazanamaz ise de, kamu kurumları bakımından kıdem tazminatı hesabında daha önce borçlanmış olduğu askerlik süresinin dikkate alınması gerekmekteydi. Kamu kurumu işyerleri bakımından askerlik borçlanmasının kıdem tazminatına yansıtılması noktasında işçi lehine olarak değerlendirilebilecek bu husus, işçinin ihbar tazminatına hak kazanamaması sebebiyle de işçinin aleyhinedir. Dairemizin, derhal feshin ardından önel içinde işçinin emeklilik için dilekçe vermesi halinde, feshin işçi tarafından gerçekleştirildiği görüşü, işe iadeyle ilgili iş güvencesi hükümleri de dikkate alındığında 4857 sayılı İş Kanununun sistematiğine uygun düşmemektedir. Gerçekten açıklanan çözüm tarzında işveren feshi yerine işçinin emeklilik sebebiyle feshine değer verildiğinden, işçi iş güvencesinden de mahrum kalmaktadır. Bu nedenle, işverenin derhal feshinin ardından, işçinin ihbar tazminatı ödenmediği bir anda yaşlılık aylığı için tahsis talebinde bulunmasının işveren feshini ortada kaldırmayacağı düşünülmektedir. Dairemizce, konunun bütün yönleriyle ve yenk değerlendirilmesi sonucu, işverence yapılan feshin ardından ve henüz ihbar tazminatı ödenmediği bir sırada işçinin emeklilik için başvurusunun işçinin emeklilik sebebiyle feshi anlamına gelmeyeceği sonucuna varılmıştır.
4447 sayılı Yasanın 45 inci maddesi ile 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve pirim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir.
Somut olayda, davacının işyerinden ayrıldığı tarihte 4447 sayılı yasa ile 1475 sayılı yasanın 14. maddesine eklenen bent gereği yaş hariç emeklilik koşullarını oluşturduğu, bu nedene dayalı fesihlerde bildirim yapılmamasının sadece faiz başlangıcı açısından önem arz edeceği, davacının iş akdinin sona erdiği 02.08.2003 tarihinden 4 ay sonra başka bir işyerinde çalışmaya başladığı, yeniden işe girmesinde yasal bir engel olmadığı, davacının kötü niyetli davrandığına ilişkin mahkeme saptamasının yerinde olmayıp dosyada mevcut bilirkişi raporu bir değerlendirmeye tabi tutularak kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken yerinde olmayan nedenlerle reddi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.