Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2011/47663 E. 2013/33984 K. 18.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/47663
KARAR NO : 2013/33984
KARAR TARİHİ : 18.12.2013

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, ücret farkı alacağı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti ile hafta tatili ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işyerinde 28/03/2002 – 28/06/2010 tarihleri arasında engelli kadrosunda çalıştığını, en son aylık brüt ücretinin 1.137,00 TL olduğunu, özürlü personel olmasına karşın davalı işverenin usulüne uygun beyanname vermeyerek ücretinden %15 eksik ödeme yapılmasına sebebiyet verdiğini, ücretlerinin geç ödenmesi nedeniyle 28/06/2010 tarihli ihtarname ile hizmet akdini haklı nedene dayalı olarak feshettiğini, fesih tarihi itibariyle Mayıs-Haziran 2010 ayı ücretlerinin ödenmediğini, ihtarnameden sonra 02.07.2010 tarihinde mayıs ayı ücretinin ödendiğini, davalı işyerinde 08:00-08:30 saatlerinde işe başladığını, şubelerdeki çalışmasının 21:00-22:00 saatlerine kadar devam ettiğini, Cumartesi günleri de çalışmasının 17:30-19:30 saatlerine kadar devam ettiğini, dini bayramlarda 2009-2010 yılı 1 Mayısta çalışma yapılmadığını ancak diğer bayramlarda çalıştığını, yıllık izin ücreti alacağının olduğunu iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret ve ücret farkı alacağı, yıllık izin ücreti, genel tatil, hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunduklarını, davacının hizmet akdinin devamsızlık nedeniyle ve gerekli tutanaklar tutulmak suretiyle haklı nedene dayalı olarak feshedildiğini, davacının fazla çalışma yapmış olması halinde ücretinin ödendiğini savunarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının davalı işyerinde fazla çalışma yaptığı, keza genel tatil günlerinde de çalıştığı anlaşılmasına rağmen davalı işverenin bu çalışmalar karşılığı ücretleri ödediğini yasal deliller ile ispatlayamadığı, bu sebeple davacının iş akdini haklı nedene dayalı olarak feshettiği gerekçesiyle açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresi içersinde taraflarca temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının davalı işyerinde 28.03.2002-28.06.2010 tarihleri arasında çalıştığı yerel mahkemenin kabulünde olup buna göre davacının çalışmasının 8 yıl 3 ay(3010 gün) olmasına karşın 2568 gün çalıştığının kabulü ile işçilik alacaklarının hesaplanması yerinde değildir.
3-Dava dilekçesinde davacı tarafça 2009 ve 2010 yıllarına ait izinlerin kullanılmadığı ileri sürülmüş olup, bu iki çalışma yılı için davacının 20’şerden 40 gün izin hakkı bulunmaktadır. Bu izinlerin kullanma kaydının olup olmadığına göre yıllık ücretli izine hükmedilmesi gerekirken tüm çalışma süresi üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması isabetsizdir.
4-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir (Yargıtay 9.HD. 18.11.2008 gün 2007/32717 E, 2008/31210 K.).
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; mahkemece itibar edilen bilirkişi raporunda 2008/Şubat ayından itibaren bordrolarda fazla mesai tahakkuku bulunduğu gerekçesiyle 2008/Şubat ile fesih tarihi olan 28.06.2010 tarihleri arasında fazla mesai ücreti hesabı yapılmamıştır. Ancak dosyada bu hesaplanmayan süre itibariyle 2008/1-4-6-10-11-12. aylar, 2009/1-2-3-10-11. aylar ve 2010/2-3-4-6. ayların ücret bordrolarının sunulduğu, diğer bordroların ise dosyaya ibraz edilmediği ve bu sunulan bordroların da büyük bir kısmının imzalı olmadığı, ayrıca ibraz edilen hesap ekstrelerinden de hangi ödemenin hangi aya ait olduğu net olarak anlaşılmamaktadır. Ayrıca aynı dönem birlikte çalışan davacı tanıkları; davacının hafta içi hergün 2 saat daha fazla mesai yaptığını beyan etmişlerdir.

Mahkemece davacı tanıklarının bu beyanları değerlendirmeden ve yukarıda bahsedilen ve fazla mesainin hesabında dikkate alınan bordroların ve hesap ekstrelerinin durumu yanılgılı değerlendirilmek suretiyle davacının haftalık 8 saat fazla çalışma yaptığı ve 2008/Şubat ile fesih tarihi olan 28.06.2010 tarihleri arasında hiç fazla mesai ücretine hak kazanamadığı yönünde tespitte bulunan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması hatalı olup ayrı bir bozma nedenidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.