Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2009/31370 E. 2010/202 K. 18.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/31370
KARAR NO : 2010/202
KARAR TARİHİ : 18.01.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA :Davacı, kıdem tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, bozmaya uyarak isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili davacı işçinin davalı şirkette çalıştığını, işten çıkartıldığını, ibraname imzalatılmasına rağmen, kıdem tazminatının ödenmediğini mark karşılığı ücret aldığını belirterek tüm süre üzerinden kıdem tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının Libya da iş yapan davalı şirket işyerinde 3 dönem aralıklı çalıştığını ve her dönemde kendi istifa etmemiş ise mutlaka kıdem tazminatının ödendiğini, şirketin bu yönde prensipleri olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Verilen ilk kararın davalı tarafından temyizi üzerine, Dairemizce, “davacının tüm süre üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalı, 08.03.1994 tarihinde ödenen ve avans niteliğinde olan kıdem tazminatı fesih tarihine kadar hesaplanacak yasal faizi ile ve en son dönem için ödenen kıdem tazminatı miktarları toplamı hesaplanan kıdem tazminatından mahsup edilmeli ve kalan kıdem tazminatına karar verilmeli” gerekçesi ile bozulması sonrası yapılan yargılama sonunda, mahkemece bozmaya uyularak alınan ek rapor doğrultusunda davanın kabulüne ve davacının fazlaya ait haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Ne var ki mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu, davalı işverenin itirazı üzerine alınan rapordur. Davacı tarafın itiraz etmediği ve ıslah sureti ile artırıma tabi tuttuğu ilk bilirkişi raporunda davacının fark kıdem tazminatı 1.997, 50 Euro belirlenmiştir. Davacı taraf bu bilirkişi raporuna itiraz etmediğinden, davalı yararına usulü kazanılmış hak doğmuştur. O halde 1994 yılında ödenen 1.478,00 DEM, fesih tarihine kadar gerçekleşen 147,35 DEM faizi ile birlikte toplam 625,35 DEM,euor değerinin bulunarak ilk bilirkişi raporunda belirlenen 1.997,50 Eurodan mahsubu ile kalan miktarın hüküm altına alınması gerekir. Mahkemece belirtilen 1994 yılındaki ödemenin faizi ile davalının itirazı üzerine alınan ve aleyhine olan ikinci bilirkişi raporundaki miktardan mahsubu sonucu belirlenen alacağın fazlaya ilişkin haklar saklı bırakılarak hüküm altına alınması hatalıdır.
Diğer taraftan kabule göre davacı taraf ıslah dilekçesi ile fazlaya ait haklarını saklı tutamadığından, hüküm altına alınan miktar dışında kalan için davacının fazlaya ait hakkının saklı tutulmasına karar verilmesi taleple bağlılık kuralına aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.1.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.