Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/9315 E. 2023/6503 K. 18.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/9315
KARAR NO : 2023/6503
KARAR TARİHİ : 18.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/57 E., 2021/327 K.
SUÇLAR : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, reşit olmayanla cinsel ilişki
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Uşak Cumhuriyet Başsavcılığının 27.12.2017 tarihli iddianamesiyle sanık hakkında mağdura yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarından kamu davası açılmıştır.

2. Uşak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.08.2018 tarihli ve 2018/19 Esas, 2018/211 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkumiyetine, reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

3. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin, 04.07.2019 tarihli ve 2019/215 Esas, 2019/1002 Karar sayılı kararı ile, sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılan Bakanlık vekili ve sanık müdafiinin istinaf başvurularının kabulüyle yapılan yargılama neticesinde hükümlerin kaldırılarak sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarından mahkumiyetine karar verilmiştir.

4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi kararının katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Yargıtay kapatılan 14. Ceza Dairesinin 19.02.2020 tarihli ve 2019/7363 Esas, 2020/1327 Karar sayılı kararı ile sanığın, mağdurun yaşı hususunda hataya düştüğünü ileri sürmesi ve tüm dosya içeriği karşısında olayda 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı tartışıldıktan sonra hükme varılması gerekirken bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesinin kanuna aykırı olduğundan bahisle bozulmasına karar verilmiştir.

5. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin, 17.06.2020 tarihli ve 2020/373 Esas, 2020/434 Karar sayılı kararı ile, sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarından mahkumiyetine karar verilmiştir.

6. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi kararının sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay kapatılan 14. Ceza Dairesinin 09.12.2020 tarihli ve 2020/7611 Esas, 2020/5741 Karar sayılı kararı ile sair temyiz itirazları reddedilerek dosya içeriğine göre sanığın, mağdurla cinsel ilişki eylemlerinin bir suç işleme kararının icrası kapsamında 2015 yılı Kasım ayı ile 2016 yılı Ekim ayları arasında gerçekleştiği, bu itibarla suç vasfının, mağdurun on beş yaşını doldurduğu 08.01.2016 tarihine kadarki dönem için çocuğun nitelikli cinsel istismarı, bu tarihten 2016 yılı Ekim ayına kadar olan dönem içinse reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla cinsel ilişkiye girmesi nedeniyle eylemlerin bütün halinde zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu oluşturduğu kabul edilerek mahkumiyeti gerekirken, hem çocuğun zincirleme şekilde nitelikli cinsel istismarı ve hem de zincirleme şekilde reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarından ayrı ayrı hükümler kurulmasının kanuna aykırı olduğundan bahisle bozulmasına karar verilmiştir.

7. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin, 03.03.2021 tarihli ve 2021/57 Esas, 2021/327 Karar sayılı kararı ile, önceki hükümde direnilmesine karar verilmiştir.

8. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi kararının sanık ve müdafii, katılan Bakanlık vekili ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 9.Ceza Dairesinin 20.04.2022 tarihli ve 2021/20816 Esas, 2022/3737 Karar sayılı kararı ile direnme ilamında belirtilen gerekçeler yerinde görülmediğinden reddiyle, 6763 sayılı Kanun’un 38 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10 uncu maddenin üçüncü bendine istinaden anılan direnme kararıyla ilgili hüküm kurulmak üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulunca incelenmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmiştir.

9. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.03.2023 tarihli ve 2022/9-303 Esas, 2023/151 Karar sayılı ilamıyla, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme gerekçesinin isabetli olduğu belirtilerek uygulamanın denetlenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak ve takdiri indirim yapılmaksızın ceza verilmesi ve Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.

2. Sanık Ve Müdafiinin Temyiz İstemleri
Sanığın mağdurun on beş yaşından küçük olduğu dönemlerde cinsel eyleminin bulunmadığına, eylemin kabulü halinde ise sanığın hata hükümlerinden faydalanması gerektiğine, sanığa verilen ceza miktarının yüksek olduğuna, hem çocuğun nitelikli cinsel istismarı hem de reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarından ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

3. Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi
Sanığın mağdura yönelik cinsel istismar eylemlerinin bütün halinde zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu oluşturduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin Kapsamına Göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Sanık …’ın 2015 yılı Kasım ayından başlayıp haftada bir cumartesi bazen de hafta içi olmak üzere en son 22.10.2016 tarihinde son bulacak biçimde on beş yaşından küçük mağdurla fiili livata yoluyla çok sayıda cinsel ilişkiye girdiği, mağdurun bu ilişkilerde pasif konumda olduğu, sanık …’ın eylemlerini organ sokma biçimiyle gerçekleştirdiği, eylemin ilk işlenmeye başlandığı 2015 yılı Kasım ayı itibariyle mağdurun on beş yaşından küçük olması nedeniyle rızasının hukuken geçerli olmadığı, böylece yüklenen çocuğun zincirleme biçimde nitelikli cinsel istismarı suçunu işlediği kanaatine varılmıştır.

2. Sanık … hakkında ayrıca zincirleme biçimde reşit olmayanla rızaen cinsel ilişki suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de, katılanın 08.12.2015 tarihinde on beş yaşını doldurduğu, 2015 yılı Kasım ayında ilk ilişkinin başladığı, bu tarih itibariyle katılanın on beş yaşından küçük olduğu, bu tarihten itibaren başlayıp katılanın on beş yaşını doldurmasından sonra da en son 22.10.2016 tarihinde son bulan organ sokma eylemlerinin 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ve daha ağır yaptırımı içeren çocuğun nitelikli cinsel istismarı eyleminin teselsül eden eylemleri niteliğinde olduğu, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince hüküm kurulurken hakkında aynı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasının uygulandığı anlaşılmakla ayrıca sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 43 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinde yer alan reşit olmayan ile cinsel ilişki suçu ile aynı Kanun’un 103 üncü maddesinde yer alan çocuğun cinsel istismarı suçunun aynı madde içerisinde düzenlenmeyen ve hatta birinin soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı, diğerinin ise, şikâyete bağlı olmayan farklı suçlar niteliğinde olduğu, bu suçların birbirinin unsuru ya da ağırlatıcı nedeni olmadığı, mağdura karşı gerçekleştirilen nitelikli cinsel istismar mahiyetindeki eylemlerin, mağdurun on beş yaşını doldurduğu tarihten sonra da mağdurun rızası ile devam etmiş olması halinde, mağdurun on beş yaşından küçük olduğu dönemdeki eylemlerinden dolayı sanığın nitelikli cinsel istismar suçundan, mağdurun on beş yaşından büyük olduğu dönemdeki eylemlerinin ise şikâyet devam ettiği taktirde reşit olmayan ile cinsel ilişki suçunu oluşturacağı, mağdurun on beş yaşını doldurmasından sonra sanık tarafından mağdurun rızası dahilinde gerçekleşen ve takibi şikâyete bağlı olan 104 üncü maddenin birinci fıkrasında düzenlenen reşit olmayan ile cinsel ilişki suçunun, 103 üncü maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen nitelikli cinsel istismar suçunun teselsülü mahiyetinde olmadığı ve ayrı bir suç olduğundan bahisle sanığın her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği kabul edilmiştir.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmanın toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin, 03.03.2021 tarihli ve 2021/57 Esas, 2021/327 Karar sayılı kararında sanık ve müdafii, katılan Bakanlık vekili ile bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısınca öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Uşak 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

18.10.2023 tarihinde karar verildi.